Rize’nin İkizdere ilçesinde bir otelde 16-17 Ocak’ta yapılan, Türkiye’nin 81 ilinden yaklaşık 300 demokratik kitle örgütü temsilcisinin

Rize’nin İkizdere ilçesinde bir otelde 16-17 Ocak’ta yapılan, Türkiye’nin 81 ilinden yaklaşık 300 demokratik kitle örgütü temsilcisinin katıldığı Türkiye Su Meclisi Genel Kurul Toplantısı sonucunda hazırlanan Su Manifestosu’nda, suyun dünyada ve üzerinde bulunulan coğrafyada yaşamın temel koşulu olduğu belirtildi.
Türkiye’nin dereleri, nehirleri, gölleri ve yer altı sularının son 50 yılda artan bir hızla talan edildiği ileri sürülen manifestoda şöyle denildi: ‘’Kısa bir süre içinde Marmara Denizi’nden daha büyük bir göl alanı kurutulmuş, yüzlerce nehir ve derenin doğal işleyişi bozulmuş, yer altı sularımız onlarca metre aşağı inmiştir. Bu nedenlerle sayısız canlı türünün nesli tükenmiş, tarım alanları çoraklaşmış, coğrafi belleğimiz parçalanmış ve atalarımızdan miras aldığımız çok sayıda doğal ve tarihi alan sular altında kalmıştır. Barajlar, hidroelektrik santraller, doğal göllerin kurutulması ve yanlış sulama uygulamaları bu yok oluşun ana nedenleridir.’’
‘SU YASASI TEMEL BİR ZORUNLULUK’
Manifestoda ‘’Kendi var oluşumuza, ait olduğumuz topluma, yaşadığımız gezegene ve gelecek nesillere karşı duyduğumuz vicdani sorumluluğun sonucu olarak suya ilişkin tüm faaliyetlerde bazı esasların uygulanması gerektiğini savunuyoruz’’ denilerek, şöyle devam edildi: ‘’Doğa hakkı ve buna bağlı olarak su hakkı, insan haklarının gerçekleşmesi için bir zorunluluktur. Su, günübirlik değişen yasal düzenlemelerin öznesi olamaz. Kesin düzenlemelere sahip ekolojik temelli bir su yasası, su ihtiyacının doğru ve adil temini için en temel zorunluluktur. Su korsanlığı ile buna aracılık eden hiçbir ulusal veya uluslar üzeri örgütlenme desteklenemez. Yer altı sularından, doğal dolum hızından daha fazlası çekilemez. Kurak iklime sahip bölgelerde salma sulama yapılamaz. Suyun havzalar arasındaki veya bulunduğu havza içerisindeki doğal döngüsünü parçalayan faaliyetler, oluşturdukları ekolojik, ekonomik ve sosyolojik zararlar nedeniyle kabul edilemez. Suya erişim hakkı toplumun tüm kesimleri için sürekli ve eşit olmalıdır.
HESLER VE BARAJLAR DOĞA KATİLİ
Manifestoda, Türkiye’nin dört bir yanından gelen sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve bilim insanlarının Rize’nin İkizdere ilçesinde buluştuğu, yukarıda tanımlanan koşullar ve nedenlerden dolayı Türkiye Su Meclisi’ni kurduğu belirtilerek şunlar kaydedildi:
‘’Amacımız doğa hakkını anayasal güvence altına alarak suyun kamu tarafından sahiplenilmesini sağlamaktır. Bu gerçekleşene kadar tüm hidroelektrik santral, baraj ve drenaj projelerinin havzalar arası su transferi ve sulama projelerinin karşısındayız. Türkiye Su Meclisi yukarıda belirtilen esasların tamamı uygulanana kadar çalışmalarını sürdürmeye kararlıdır. Meclis havadan, topraktan ve sudan aldığımız yaşam enerjisinin insan eliyle üretilen enerjilerden çok daha önemli olduğunun farkındadır.’’