İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı Sinclair-Webb: Hükümetin yargıya olağanüstü müdahaleleri nedeniyle hukukun üstünlüğü ilkesi yok edildi

“Türkiye’de hukukun üstünlüğü kalmadı”

ONUR EREM - @onurerem

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) dört gün önce yayımlanan 2015 Dünya Raporu’nda Türkiye’deki otoriterleşme, denge ve denetleme mekanizmalarının yok edilmesi ve insan haklarındaki gerilemelere büyük eleştiriler getirildi. HRW Türkiye Araştırmacısı Emma Sinclair-Webb ile bu eleştirileri ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri konuştuk.

>> Raporunuzdaki en önemli eleştirilerden biri denge-denetleme mekanizmaları işlevsizleştirilirken ülkenin otoriterliğe doğru kayması. Parlamenter sistem bu haldeyken Erdoğan’ın başkanlık rejimine geçmek  istemesi bir tek adam rejimine yol açar mı?
İnsan hakları kurumları genellikle ülkelerin kendi kurumsal düzenlemeleri ve gelenekleri hakkında söz söylemez. Bazı ülkelerde başkanlık, bazı ülkelerde ikili meclis olur, sonuçta her ülkede farklı uygulamalar olabilir.

Ama burada önemli olan denge ve denetleme mekanizmalarının olması. Kuvvetler ayrılığı ve denge-denetleme mekanizmaları olmazsa insan hakları açısından sorunlar yaşanır.

>> Erdoğan’ın küçük esnafı ve bakkaların sokaklarda polislik yapıp asayiş sağlaması gerektiği açıklamaları ve çıkması beklenen iç güvenlik  paketine baktığınızda kafanızda nasıl bir rejim canlanıyor?
Türkiye’de polisle ilgili en problemli yasa gelmek üzere: İç güvenlik yasası. Çok kapsamlı bir paket ve bazı maddeler kolluk yetkilerini çok artırıyor. Örneğin yargı denetimi olmadan gözaltı yapılacak, önleyici gözaltı olacak. Molotof kokteyli atanlara karşı silah kullanma yetkisi veriliyor. Bu paketle yargı da etkisizleştirilirken inisiyatif polise veriliyor. Çok kötü bir şekilde kullanılabilir bu yasa.


>> Yalnızca HRW değil, Sınır Tanımayan Gazeteciler’den Freedom House’a kadar tüm örgütler son dönemde Türkiye’deki haklarda gerilemeyi ve otoriterleşmeyi  eleştiren raporlar yayımladı. Yabancı hükümetlerin  gözünde Türkiye nasıl bir ülke?
Türkiye uluslararası alandaki itibarı çok zarar gördü. Hükümetin getirilen eleştirileri kabul etmemesi ise bu zararı artırıyor. Türkiye’nin uluslararası itibarından daha önemli olan ise Türkiye’de halkın yaşadığı hak ihlalleri. Bu ülkenin yurttaşlarının hakları çiğneniyor, yalnızca muhalif kişilerin değil, AKP’ye oy verenlerin de hakları çiğneniyor hükümet tarafından.

>> Yargıda yaşananlar ve AKP’nin bu alandaki dönüşümü sıradan insanları nasıl etkiledi?
Türkiye’de yargı sistemi her zaman politizeydi. Ama son dönemde, özellikle yolsuzluk iddialarının ardından hükümet yargıya olağanüstü müdahaleler yapmaya başladı. Binlerce kamu görevlisi sürgüne gönderildi, kitlesel bir rotasyon yaşandı. Yeni bir ceza hâkimlik sistemi yaratıldı: Sulh ceza. Küçük bir gruptan oluşan bir sistem bu ve soruşturmalarda çok kritik müdahaleler yapabilirler.

>> AKP’nin haziran ayındaki genel seçimlerden güçlenerek çıkması durumunda  ülkede ne gibi değişiklikler yapacağını düşünüyorsunuz?
O konuda bir şey demem doğru olmaz ama AKP, hükümet gücünü diğer partiler aleyhine suistimal ederek seçim kampanyalarının adil bir şekilde yapılmasını engellememeli. Muhalif partilere propaganda için eşit fırsat verilmeli.