Türkiye’de milyarderlerin varlığını yüzde 39 artıran salgın ve Âşık Serdari

MURAT ÖZVERİ

"Dert bir olaydı ağlaması kolaydı” derler. Şarkışlalı Âşık Serdari yaklaşık 1880’lerde, ülkenin içinden çıkamadığı krizleri ve krizlerin etkilerini öylesine kısa ve özlü anlatmış ki, yazıyı uzatmamak için derdimi onun dizeleriyle anlatmaya başlayacağım. Serdari söze kestirmeden girmiş:

Nesini söyleyim canım efendim/Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim/Arzuhal eylesem deftere sığmaz/Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.2

Koronavirüs salgını başlayalı, en azından bizde resmen başladı, denildiği tarihin üzerinden bir yılı geçti. Salgın öncelikle işçilerin işini, gelirini, sağlığını tehdit etti, etmeye de devam etmekte.

İş Yasası’nda pandemi koşullarında işçinin işini, gelirini ve sağlığını koruyacak düzenlemeler yer almamaktadır.

Hükümet kriz süresince işçileri korumak için 4447 sayılı yasada ufak değişiklikler yaparak kısa çalışma ödeneğini devreye soktu. Kısa çalışma ödeneğinin yanında İş Yasası’na geçici 10. madde eklenerek fesih yasağı ve ücretsiz izinde gelir desteği ikinci bir çözüm olarak sunuldu.

Pandemi nedeniyle İş Yasası’nda yapılan değişiklikle “Fesih yasağı” adı altında tazminatlı işten çıkarmalar yasaklanırken işverenin tazminatsız işten çıkarması hiçbir sınırlamaya tabi tutulmamıştır. Ücretsiz izinde işçinin onay koşulunun yasayla ortadan kaldırılması işverene işçiye baskı yapacak yeni olanaklar sunulması anlamına gelmiştir. İşverenler kısa çalışma için başvururken eşit işlem borcunu göz ardı etmişler, kendilerince işten çıkmasını istedikleri, hak aramada kararlı oldukları için baş ağrısı olarak kabul ettikleri işçileri sürekli kısa çalışma uygulamasına tabi tutarken, kendilerince işyerine daha sadık diye düşündükleri çalışanları normal çalıştırmaya devam etmişlerdir.

İşyerlerinde hak aramanın yaptırımı, kısa çalışmaya tabi tutma veya ücretsiz izne çıkarmaya dönüşmüştür.

Bazı işyerleri ise kısa çalışmadan yararlanırken işçileri normal çalıştırmış, kısa çalışmadan alınan ödeneği ücretlerden kesmiştir.

Bu süreçte sendika hakkını kullanan işçiler hemen ücretsiz izne çıkarılmış, ücretsiz izne son vermenin koşulu olarak önlerine sendikalaşmadan vazgeçmeleri konulmuştur.

İşverenlerin sözde fesih yasağı olan dönemde kendilerince “haklı neden”le (tazminatsız) işten çıkarmaları sürdü. Kamuoyunca Kod-29 olarak ünlenen nedenlerle işverenin tazminatsız işten çıkarmaları sonucu “ayda ortalama 14 bin 772 ve günde ortalama 491 kişi” işten çıkarıldı.3

Pandemi bir sosyal risktir. Unutulan sosyal risk ve sosyal güvenlik sistemidir.

Bir tehdit, risk, insanların bir arada yaşamalarından kaynaklanıyorsa genel olarak bu riske “sosyal risk” deriz. Sosyal risklerden bireyi korumak için oluşturulmuş, özgün hukuk kurallarına sahip, kurumsal bir yapısı olan sistemlere de sosyal güvenlik sistemi deriz. Salgının tehdit ettiği işçinin sağlığını önceleyerek işinden vazgeçmesi halinde yaşayacağı gelir kaybını gidermekle görevli olan da sosyal güvenlik sistemidir.

Türk sosyal güvenlik sisteminde tipik bir sosyal risk olan küresel salgın kapsama alınmadığı gibi, primsiz sistemle desteklenmediği için de gelir kaybını giderecek etkili bir mekanizma yaratılamamıştır. Tam tersi bir yaklaşım geliştiren Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı 7 Mayıs 2020 tarih, 2020/12 sayılı genelgesiyle Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğundan hareketle “Söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir” demiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu bu genelgeyle 5510 sayılı yasada belirtilen durumlarda meydana gelen olayları hastalık sigortası kapsamında değerlendireceğini ilan etmiştir.

Zenginin sözüne beli diyorlar/Fukara söylerse deli diyorlar/Zamane şeyhine veli diyorlar/Gittikçe çoğalır delimiz bizim.

Gerçekten de “zenginin sözüne beli (tamam)” dediler. DİSK-Ar verilerine göre 2020 yılında işverenler işsizlik sigortası primi olarak 11 milyar TL ödeyip, ödediklerinin neredeyse iki katına yaklaşacak ölçüde, 18 milyar TL teşvik ve destek ödemesi aldılar.4 Aynı dönemde işçilere sadece 6 milyar TL nakdi ücret desteği yapıldı. “Zenginin sözüne beli” demeseler, işverenlere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yaptıkları ödemeleri işçilere yapmış olsalardı DİSK- Ar raporunun da dediği gibi işçilere ayda bin 168 TL değil bunun iki veya üç katı nakdi ücret desteği yapılabilecekti.5

Pandemi herkes için kriz anlamına gelmedi.

“Türkiye’de milyarderlerin toplam varlığı son bir yılda yüzde 39 oranında arttı. 2020 yılında Türkiye’deki milyarderlerin toplam malvarlığı 38,3 milyar dolardı. Covid-19 döneminde, son bir yılda dolar milyarderlerinin serveti yaklaşık 15 milyar dolar artarak 53,2 milyar dolara çıktı. Böylece Türkiye milyarderlerinin serveti Covid-19 salgınına rağmen son bir yılda yüzde 39 arttı. Türkiyeli 26 dolar milyarderinin servetindeki artış ortalama döviz kurları ile yaklaşık 127 milyar TL oldu.”6

Ayrıca, salgınla mücadele için çalışması zorunlu olan işyerlerinin dışında tüm işyerlerinde çalışmanın durdurulması gerekirken, işverenler bırakın durdurmayı krizi fırsata çevirip “kapalı işyeri uygulaması” icat ettiler. “Kapalı devre çalışma sistemi” adı altında işçileri Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 72. maddesini çiğneme pahasına 14 gün süreyle fabrikada tuttular. Aynı kanunun 74. maddesi “fabrika ve imalathanelerle …. sari hastalıklara musap kimselerin alıkonulması memnudur”, yani fabrikalarda bulaşıcı hastalıklara yakalanmış kişilerin bulundurulması fabrikada tutulması yasaktır, demesine karşın aldırmadılar.

Sefil ireçberin tebdili şaştı/Borç kemalin buldu boynundan aştı/İntikal parası binleri geçti/Dahi doğrulamaz belimiz bizim

İşim mi sağlığım mı ikilemi içerisinde kalan, yeterli gelire ulaşamayan insanlar çözümü borçlanmada buldular. Serdari’nin deyişiyle: “Borç kemalin buldu boynundan aştı.”

Bireysel kredi kullanan sayısındaki artış

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi şubat bülteninde yer alan rakamlara göre 2020 yılı şubat ayında 692,2 milyar lira olan bireysel kredi tutarı 2021 yılı şubat ayında 880,9 milyar liraya ulaştı. Bireysel kredi kullanan sayısı 2020 yılında 32,1 milyon kişiyken 2021 Şubat ayında bireysel kredi kullanan kişi sayısı 34,4 milyona çıktı.7

İnsanlar sadece bireysel kredilerle borçlanmadılar. Bireysel kredi kartı da borçlanmanın bir aracı olarak kullanılmaya devam etti.

Bireysel kredi kartı borç tutarındaki artış

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi şubat ayı bülteninde yer alan rakamlara göre 2020 Şubat ayında 119,6 milyar lira olan bireysel kredi kartı borç tutarı 2021 yılı şubat ayında 149 milyara liraya ulaştı. Bireysel kredi kartı kullanan sayısı 2020 yılında 26,8 milyon kişiyken 2021 Şubat ayında kredi kartı kullanan kişi sayısı 28,1 milyona ulaştı.

Bir diğer borçlanma kalemi olan “ihtiyaç ve diğer krediler” başlığına baktığımızda da borçlanmanın artmaya devam ettiğini görüyoruz. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi şubat ayı bülteninde yer alan rakamlara göre 2020 Şubat ayında 289,3 milyar lira olan “ihtiyaç ve diğer krediler” tutarı 2021 yılı şubat ayında 403,6 milyar liraya ulaştı. İhtiyaç ve diğer krediler başlığı altında borç alan kişi sayısı 2020 yılında 25,7 milyon kişiyken 2021 Şubatı’nda kredi kartı kullanan kişi sayısı 28,2 milyon kişiye çıktı.

Benim bu gidişe aklım ermiyor/Fukara halinden kimse bilmiyor/Padişah sikkesi selam vermiyor/Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Dolar 1 Ocak 2020’de 5,93 TL’den işlem görüyordu. 28 Nisan 2021 tarihinde 8,2 TL’ye ulaştı. Her ne kadar eski Maliye Bakanı’mız dolar artışını ciddiye almayıp, “Siz maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz” sözleriyle tarihe geçmiş olsa da dolarla maaş almayanlar tam da bu nedenle, dolarla maaş alamadıkları için Türk parasının değer yitimi nedeniyle bir gecede yoksullaştılar. Durum tam da Serdari’nin söylediği “Padişah sikkesi selam vermiyor” aşamasına gelinmiştir.

Zenginin yediği baklava börek/Kahvaltıda eder keteli çörek/Fukaraya sordum size ne gerek?/Düğülcek çorbası balımız bizim

Dolarla maaş alamayan emekçiler, İstanbul’da 1 lira 75 olan ekmeği 1 liradan satan Halk Ekmek büfelerinin önünde kuyruklar oluşturmuştur. Halk Ekmek büfesinde 1 liraya satılan ekmek “düğülcek çorbasının” yerine yoksulun “balı” olmuştur.

Söz uzadı, bana verilen sınırları aştım, son sözü yine Âşık Serdari’ye bırakayım.

Serdari halimiz böyle n’olacak/Kısa çöp uzundan hakkın alacak/Mamurlar yakılıp viran olacak/Akıbet dağılır ilimiz bizim


1http://arastirma.disk.org.tr/wp-content/uploads/2021/01/ISF-Ocak-2021-SON.pdf İn. T. 29.04.2021

2https://www.antoloji.com/nesini-soyleyim-siiri/ İ. T. 29.04.2021

3http://disk.org.tr/2021/04/2020de-kod-29-kiyimi-143-bini-erkek-34-bini-kadin-toplam-177-bin-isci/

4http://arastirma.disk.org.tr/wp-content/uploads/2021/01/ISF-Ocak-2021-SON.pdf İn. T. 29.04.2021

5a.g.e

6http://disk.org.tr/2021/04/covid-19-doneminde-turkiyede-dolar-milyarderlerinin-serveti-15-milyar-dolar-artti/ İ. T. 29.04.2021

7Risk Merkezi Aylık Bülteni, Şubat 2021, Sayı:66, Nisan 2021