MMO Başkanı Çakar, Türkiye’de sanayinin her gün daha fazla konuşulur hale geldiğini, çünkü ülke ekonomisinin üretimde sanayiden uzaklaştığını söyledi. Çakar, sahte refah algısına kapılmadan sanayi politikasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi

Türkiye ‘sanayisizleşme’ dönemi içine girdi

Pınar Yüksek

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası’nın 1962 yılından bu yana gerçekleştirdiği Sanayi Kongresi 8-9 Aralık tarihlerinde Ankara’da toplanıyor. Alanında Türkiye’nin en önemli buluşmalarından biri olan Sanayi Kongresi’nin tartışma başlıklarını ve hedeflerini Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Ali Ekber Çakar’la konuştuk.

» Bu yıl sanayi kongresi, sanayi yatırımlarındaki düşüşe paralel tartışmaların sanayi üzerinde odaklandığı bir dönemde yapılıyor. Nasıl bir sanayi kongresi bizleri bekliyor?
Evet sizin de belirttiğiniz gibi, sanayi bugünlerde birçok tartışmanın ana başlığı haline gelmiş durumda. Fakat şunun altını çizmem gerekiyor ki sanayiyi her geçen gün daha fazla konuşur hale geliyoruz, çünkü sanayiden uzaklaşıyoruz. Makro ekonomik tüm verilerde bu uzaklaşmayı görebilirsiniz. Büyümede, istihdamda, yatırımlarda, borçlanmada... Esas olarak bizim bu yıl çıkış noktamız ‘sanayisizleşme’ oldu. İçinde bulunduğumuz süreci sanayisizleşme olarak tanımlıyoruz çünkü. Dolayısıyla öncelikle bir sanayileşme paradigmasına ihtiyacımız olduğunu, sanayiyi konuşmaya öncelikle bir ‘üretim ekonomisinden’ bahsederek başlamamız gerektiğini vurgulamak istedik. Bir sanayileşme anlayışını hakim kılmadıkça ve bu anlayış doğrultusunda adım atmadıkça sanayiyi evet yine konuşuruz fakat iç karartıcı bir tabloyla konuşmuş oluruz.
Bu yıl sanayi kongresinde öncelikle sanayi ile sanayileşme ayrımına ışık tutmak istiyoruz.

» Nedir bu ayrım?
Bildiğiniz gibi sanayi politikaları ile ekonomik gelişme ve kalkınma arasındaki bağ çok yakındır. Tüm dünyada örneklerini gördüğümüz ekonomik gelişmenin baş aktörü sanayidir. Ekonomik gelişme ve kalkınma için sürükleyici olabilecek üretim faaliyetlerinden oluşan sanayi, üretim ilişkilerinin, siyasi ve sosyoekonomik yapının değişimi ile mümkündür. Sanayileşme ise bir toplumsal dönüşümdür. Demokratikleşme, çağdaş ve modern bir yaşama geçişin aracıdır. Sadece gelir sorununu çözmeyi hedeflemez, aynı zamanda refah sorunu ile birlikte eğitim, sağlık, gıda, hukuk ve çevre sorunlarını da çözmeyi hedefler.
Dolayısıyla Makina Mühendisleri Odası olarak öncelikle sanayileşme politikasını, bir toplumsal proje çerçevesinde doğa, toplum ve devlet ilişkilerini yeniden düzenleyen köklü bir devrim ile birlikte ele almaktayız.

‘Çalışanlar zenginleşmiyor’
» Peki, sanayisizleşme süreci dediniz, Türkiye bu treni kaçırdı mı?
Tam anlamıyla ifade etmem gerekirse Türkiye bu trene binmelidir. Kaçırdığı yer artık tarihin tozlu raflarına gömülmeli, hiç vakit kaybetmeden adımlarını atarak bu yola çıkmalıdır. Bu günlerde kamuoyunda yanlış bir algı yaygın halde dolaşıyor. ‘Büyüme başarısı”, “hızlı büyüme iddiası” vb iddialarla ekonominin içinde bulunduğu sıkıntılı durumun aşılacağı zannediliyor. Bahis misali büyüme tahminleri ortalıkta geziyor. Öncelikle yaratılan bu sahte refah algısından hemen çıkmamız gerekiyor.
Neredeyse yüzde 13 enflasyon üreten, yüzde 11’lere yaklaşmış işsizlik üreten, faizi yüzde 14’lere değmiş, bunun yanında makine ve teçhizat yatırımları eksiye düşmüş bir ekonomide hangi büyüme veya kimin büyümesinden bahsediyorsunuz diye sormak gerekiyor. Evet, bir zenginleşme olduğu doğrudur, fakat bu zenginleşme, toplumun çoğunluğunu oluşturan çalışan kesimin zenginleşmesi değildir. Ücret seviyeleri, işsizlik ve enflasyon bir arada değerlendirildiğinde ülke ekonomisi hızlı bir yoksullaşma içindedir. Öncelikle içinde bulunduğumuz durumun adını doğru koymak gerekiyor.

» Ve bu da sanayisizleşme sürecinin bir parçası değil mi?
Doğru. Türkiye sanayiden, tarımsal üretimden uzaklaştıkça, ortaya çıkan boşluğu inşaat- gayrimenkul faaliyetleriyle dolduruyor. Refah sağlamayan, gelir dağılımını bozan ve istihdamın niteliğini bozan bir karaktere sahiptir inşaat faaliyetleri. Bu bozulmaları da tüm şiddetiyle yaşıyor ülkemiz.

Saha çalışmamız genişledi
» Peki, kongreye geri dönecek olursak, bu yıl oturumlarda farklılık göze çarpıyor. Kongrenin ikinci gününde MMO tarafından hazırlanan geniş bir saha çalışmasının sonuçları bizlerle paylaşılacak ve ayrıca sektörel raporlar da bulunuyor.
Evet, Odamız geçtiğimiz yıllarda başlattığı saha çalışmasını genişleterek 3 sanayi kentine taşıdı. İlk olarak Gebze’de başlayan mühendislerin üretim süreçlerindeki ve kentle olan ilişkilerini gözlemlemeye dönük yapılan araştırma bu yıl 3 il ve ilçede eşzamanlı olarak gerçekleştirildi. Sırasıyla Gaziantep, Ergene ve Konya’da mühendislerle yüz yüze görüşmeleri içeren saha çalışmaları tamamlandı.

Geniş bir kapsamda gerçekleştirdiğimiz ve daha önce sistematik akademik ve bilimsel çalışmanın olmadığı bir alanda ilk ve öncü bir atılımla, yapılmamış olanı hedefleyerek, Türkiye’de yeni mühendislik örüntülerini incelemeyi amaçladık. Mühendislerin iş deneyimlerini, gündelik hayat deneyimlerini, kültürel, toplumsal ve politik deneyimlerini ve de kent deneyimlerini bir bütün olarak inceledik.

Bu araştırma sırasında iş deneyimi alanında çalışma koşullarını, ücretlerini, vasıf yahut yaratıcılıklarını, otonomi, denetim, teknoloji, kariyer, meslek gibi konuları sorguladık. Anket ve görüşmeler yaptık, hem bire bir hem de grup olarak mühendislerle görüşme olanağı yakaladık.

Elbette bu geniş projenin oluşması ve yürütülmesinde Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’e de teşekkür etmeyi borç bilirim.

» Son olarak, yaklaşan kongre öncesi neler söylemek istersiniz?
1962 yılından bu yana iki yılda bir düzenlediğimiz ve artık gelenekselleşmiş olan Sanayi Kongresi’nde bu yıl hep beraber olmayı amaçlıyoruz. Gencinden yaşlısına, işçisinden emeklisine, sanayileşme olgusunu ve nasıl bir alternatif reçete oluşturmamız gerektiğini hep birlikte tartışmaya ihtiyacımız olduğu açık. Bu kapsamda 8-9 Aralık tarihlerinde katılmak isteyen herkesi kongrede birlikte tartışmaya bekliyoruz.