Google Play Store
App Store

Tutuklu gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın eşleri BirGün’e konuştu. Özge Terkoğlu, “Barış’ı tanıyan herkes gazetecilikten vazgeçmeyeceğini çok iyi bilir’’ derken, Aysel Pehlivan ise hukuk sisteminin aba altından sopa göstermek için kullanılan bir araç olmaması gerektiğini vurguladı

Tutuklu gazeteciler Terkoğlu ve Pehlivan’ın eşleri: Gazeteciliğe devam edecekler

DİLAN ESEN

Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle geçen haftalarda çok sayıda gazeteci tutuklandı. Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile muhabir Hülya Kılınç; Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, ve Yeni Yaşam gazetesinden Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkında tutuklama kararı verildi. Tutuklanan basın emekçileri gazetecilikten taviz vermeyeceklerini ifade etti.

Barış Pehlivan’ın eşi Aysel Pehlivan ile Barış Terkoğlu’nun eşi Özge Terkoğlu tüm bu yaşananları BirGün’e değerlendirdi.

Eşinin bir mesajını ileten Aysel Pehlivan, “Buradan gazeteci olarak çıkacağız ve yine gazetecilik yapacağız diyor’’ diye konuştu. Eşinin durumunun iyi olduğunu belirten Pehlivan, görüşler iptal olduğu için yalnızca haftada 2 kez telefon konuşması yapabildiklerini ifade etti.

YAZDIKLARI ORTADA

Hukuk sisteminin aba altından sopa göstermek için bir araç olmaması gerektiğine değinen Pehlivan, şu ifadeleri kullandı: “Tutuksuz yargılanmaları gereken bir dava nedeniyle cezaevindeler. Hem de koronavirüs salgını nedeniyle iddianamenin ne zaman çıkacağı, yargılamanın ne zaman başlayacağı belirsiz olan şu koşullar altında oradalar. Yaptıkları, yazdıkları ortadayken, hâlihazırda her hafta başka bir haber için ifade vermeye giderken kaçma şüpheleri varmış gibi tutuklanmaları adalet duygusunu zedeliyor. Hele de herkesin sağlığını tehdit eden bir salgın yaşanırken halkın doğru haber alması bir kat daha önem kazandı. Bu yüzden haksız yere tutuklanan bütün gazetecilerin durumlarının yeniden değerlendirilmesi çok önemli.’’

Ülkenin dört bir yanındaki insanlardan destek aldıklarını vurgulayan Pehlivan, “Onu ne kadar sevdiklerini ve yaptığı işlere ne kadar değer verdiklerini yazıyorlar, anlatıyorlar. Bunları duymak her zaman çok kıymetli, daha da gurur duyuyorum onunla. Biliyorum ki o bu sevgiyi ve saygıyı yıllardır yaptığı binlerce haber, pek çok belgesel ve kitaplarıyla kazandı’’ ifadelerini kullandı.

BUGÜNLER GELİP GEÇER

Bu tutuklamayla bağımsız gazeteciliğin bir kez daha cezalandırılmak istendiğinin görüldüğünün altını çizen Özge Terkoğlu ise şöyle dedi: “Barış iyi bir gazeteci olmayı hayatının merkezine koyan biri ve aslında onu yeterince tanıyan herkes bundan vazgeçmeyeceğini çok iyi bilir. O hep ‘Ben geriye dönüp baktığımda ben doğru yerde durdum diyebilmeliyim’ der ve maliyetlerinden çok yapması gerekenlere bakarak kararlarını verir ve işini yapar. Böyle bir gazetecilik aslında bu mesleğin en ideal hali, o bunu aklıyla ve vicdanıyla sürdürüyor. Şunu söyleyebilirim ki eşi olarak bu haksız tutuklamalar da dahil hiçbir şey ileride Barış’ın kendine sürekli sorduğu ‘Ben o dönem nerede durdum’ sorusuna gönül rahatlığıyla cevap verememekten daha ağır olamaz. Bugünler gelir geçer, hayatta gerçekten önemli olan tek şey insanın gönlünün ferah ve hafif olması ve kafasını yastığına her akşam huzurla koyması.’’

TUTUKLAMA TECRİTE DÖNÜŞÜYOR

Keyfi tutuklamanın bir an önce bitmesini beklediğini aktaran Terkoğlu, “Böyle bir dönemde ağır tecrite dönüşen ve hayati risk taşıyan bir salgın hastalık söz konusuyken bu keyfi tutuklu tutma haliyle, eşimin ve meslektaşlarının sorumluluğunu aldıklarını unutmamaları gerektiğinin altını çizmek istiyorum’’ diye konuştu.

Kendilerini yalnız bırakmayan pek çok insana teşekkür ettiklerini dile getiren Terkoğlu, “9 yıl önce Barış tutuklandığında da yalnız değildik, ilk zamanlar tanıyanlar bilenler ve ilke olarak haber alma özgürlüğüne sahip çıkanlar yanımızdaydı. Doğru yerde durduğunuzda eninde sonunda yalnız kalmıyorsunuz ve haklılığınız mutlaka kamu vicdanında görünür oluyor’’ diye konuştu.

Terkoğlu, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Barış hemen çalışabileceği ve hem ruhen hem de bedenen kendini iyi tutabileceği bir sistem yaratmış. Ne yazık ki hâlâ tek başına kalıyor, Barış Pehlivan ile birlikte kalmak için verdikleri dilekçelere rağmen hala ikisi de yalnız tutuluyorlar. Görüşün olmadığı bu dönemde, koğuşta da yalnız tutulduğunu düşününce bu uygulama özellikle daha ağır geliyor.’’