Ülkeyi her alanda uçuruma sürükleyen AKP, 22. kuruluş yıldönümünü geride bıraktı. Mesaj yayımlayan Erdoğan, ekonomik krizin farkında olduklarını savunurken suçu yine dış güçlere attı. Halk yoksulluğa mahkûm edilirken eğitim ve sağlık sistemi çöktü, kültürel alan çoraklaştı. Baskı ve şiddet artarken, kadın cinayetleri zirve yaptı. Gerici abluka tüm yaşamı etkisi altına aldı.

Ülkedeki en büyük kötülük AKP
Haziran 2013'te AKP'ye karşı kitlesel eylemler düzenlendi. (Fotoğraflar: Depo Photos)

Politika Servisi

14 Ağustos 2001’de kuruluş dilekçesi verilen AKP’nin kuruluşundan bu yana 22 yıl geçti. Zenginlik, refah, demokrasi, insan hakları, AB’ye üyelik vaadiyle çıkılan yolda halka, ekonomik kriz, derin yoksulluk ve tek adam rejimine dönüşen başkanlık sisteminden başka bir şey verilmedi. Yasama ve yargı yürütmenin tahakkümüne girerken gerici abluka ülkenin dört bir yanını kuşattı. Eğitim ve sağlık sistemi tahrip edildi, hegemonya kuramadıkları kültürel alan çölleşti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararları dahi uygulanmadı. Gazeteciler, muhalif siyasiler cezaevlerine atıldı. Ülke, yoksulluk, gericilik ve giderek artan baskı girdabında uçuruma sürüklendi. AKP, 22 yılda her alanda giderek gerileyen ülkenin başına gelmiş en büyük kötülük olurken tüm devlet imkanlarını seferber ederek iktidarının ömrünü uzatmayı başarsa da halkı teslim alamadı.

EKONOMİ: Ülkenin en büyük krizleri AKP döneminde yaşandı. Kasım 2002'de 1 dolar 1,61 TL ediyorken bugün 27 TL’yi aştı. Euro ise 30 TL’ye dayandı. Yıllık enflasyon ise Kasım 2002'de yüzde 31,8 idi. TÜİK’in temmuz ayında açıkladığı yıllık enflasyon yüzde 47,83 olurken ENAG ise yüzde 100’ün üzerinde açıkladı. Halk büyük bir yoksulluk içine sürüklendi. Esnaf kepenk kapatırken yurttaş temel ihtiyaç maddelerini dahi karşılayamaz hale geldi. Asgari ücrete yapılan zamlar ise daha yurttaşın cebine girmeden eridi. Seçim sonrası akaryakıttan gıdaya her kalemde yaşanan zamlar isyan ettirdi. İMF’siz İMF programı olarak yorumlanan yeni ekonomi modelinde ekmekten, suya sudan mazota her şeye gün be gün zam geldi. Artan fiyatlar altında alım gücünün düştüğü, ülkenin asgari ücretliler ülkesi olduğu bu koşullarda vatandaşlar kredi kartlarında çözüm arar hale geldi.

EĞİTİM: En büyük tahribatlardan biri eğitim sisteminde yaşandı. Gerici müfredat, İmam hatiplerin artışı, ticarileşme, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi gibi çok sayıda sorun eğitime büyük zararlar verdi. Kamuoyunda da büyük tepkilere neden olan ‘Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi ile eğitimdeki dinselleşmenin önünü daha da açmış oldu. Diyanet aracılığı ile ‘Manevi Danışman’ adı altında imam, müezzin, vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişiler okullara atandı. Yeni Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in karma eğitime karşı çıkışı büyük tepki çekti. Tekin, katıldığı canlı yayında kız okulları kurmanın, kız çocuklarının okula gönderilmemesini engelleyecek bir çözüm olabileceğini savundu.

SAĞLIK: Erdoğan, sağlıkta özellikle şehir hastaneleri üzerinden başarı hikâyeleri anlatırken rakamlar bunun tam tersini söylüyor. OECD’de sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı temel alındığında Türkiye, 38 ülke içinde sonuncu sırada yer bulabildi. Şehir hastanelerinin ve kışkırtılmış sağlık talebinin yarattığı kaos devam ediyor. Randevu almak bile imkânsız hale geldi. Hastaneler sermayenin çıkarlarına terkedildi. Pandemi süreci iyi yönetilemedi, on binlerce yurttaş sağlıktaki yıkımın kurbanı oldu.

YARGI: Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararlarına da uymayarak kendi bildiğini okumaya devam etti. “Siyasi tutuklular” eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tutuklanmalarının Anayasa’ya aykırı olduğu ve bir an önce serbest bırakılmaları gerektiğine dair karar verilmesine rağmen bu karara uyulmadı. Kavala ve Demirtaş’a beraat çıkmadı. Erdoğan’a hakaret davaları rekor üstüne rekorlar kırdı. “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “hükümeti aşağılama” suçlamasıyla 2022'de tam 16 bin 753 kişi ceza mahkemelerinde hâkim karşısına çıkarıldı.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Basın İlan Kurumu, RTÜK, Dezenformasyon Yasası gibi pek çok unsur üzerinden bağımsız medya ve gazeteciler hedef alındı. Merkezi Paris’te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) basın özgürlüğü listesinde Türkiye bu yıl 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı. Netflix, Disney+, Prime Video, Mubi, Bein ve Blu TV’deki birçok yapıma ‘toplumsal ve kültürel değerlere ve Türk aile yapısına aykırı’ olduğu gerekçesiyle para cezası uygulandı. Televizyon kanalları da hedef alınırken TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün Gazetesi yazarı Merdan Yanardağ cezaevine konuldu. Gazeteci Barış Pehlivan ise bugün cezaevine alınacak.

GERİCİ ABLUKA: İktidar, eğitim ve kültürel alandaki gerici baskılarla da yetinmedi. Laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in ilerici değerleri birer bire budandı. LGBTİ bireyler sürekli hedef tahtasına konuldu. Yürüyüşler engellenirken gökkuşağı renkleri bile yasaklandı. Tarihin en gerici Meclis’ini kuran iktidar, HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’ni de Meclis’e soktu. AKP’nin başörtüsüne anayasal güvence sağlayan, kamuda çarşaf kullanımının yolunu açan anayasa değişikliği teklifi yeni yasama yılında gündeme gelecek. ‘Ölüm pahasına’ sokağa çıkacaklarını söyleyen kadınlar tepki gösterdi. FETÖ’den boşalan yerlere tarikat ve cemaatler doldurmaya devam etti. Menzil Tarikatı, adeta özerk bir yapıya büründü. Ölen Abdulbaki Hüseyni’nin cenaze töreni adeta bir güç gösterisine dönüştü. Cenaze törenine siyasiler de katıldı.

AKP döneminde tarikat ve cemaatlere her alanda yol açıldı.

YOLSUZLUK VE ÇETELER: 2021’in ilk 6 ayında 10,2 milyar dolar olan kaynağı belirsiz para girişi 2022’nin aynı döneminde ise 24,3 milyar dolara yükseldi. Türkiye, ülkeleri kara para aklama ve terörizmin finansmanı konularında değerlendiren Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF), 1991 yılında üye oldu. 21 Kasım 2021 tarihinde ise “Kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele önlemlerinin yetersiz olduğu” gerekçesiyle gri listeye alındı. AKP döneminde Türkiye’ye toplam 76,7 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girdi. Suç örgütünden hüküm giyen Alaattin Çakıcı, Sedat Şahin gibi isimler serbest bırakıldı. Ülke uluslararası suç şebekelerinin merkezi haline gelirken pek çok ülkenin sularında rotası Türkiye olan uyuşturucu yüklü gemiler ele geçirildi. Kırmızı bültenle aranan pek çok çete lideri de Türkiye’de ortaya çıktı. Suç örgütü elebaşısı Sedat Peker’in ifşaatları da mafya, siyaset ve bürokrasi üçgeninde yaşanan skandalları gözler önüne serdi.

KÜLTÜREL TAHRİBAT: Kültürel hegemonya inşa edememekten yakınan AKP, kültürel alanı baskıyla tahrip etti. Gerici vakıf ve derneklerin hedef göstermeleri ile ülkenin birçok noktasında festivaller, konserler ve sergiler yasaklandı. TRT başta olmak üzere projesi yandaşlara ait yapımlar televizyon kanallarında ve dijital platformlarda gösterime girdi. Saray’ın davetini kabul eden şarkıcılar mükafatlarını alırken pek çok skandalla gündeme gelen Tamer Karadağlı’nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne atanması büyük tepki çekti. Sanatçıların sahne kıyafetleri, sosyal medya paylaşımları hedef gösterildi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ: Karar alma süreçlerini hızlandırdığı iddia edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, iddia edilenin aksine kritik önemdeki birçok kamu kurumunda hantallaşmaya yol açtı. 2018 yılının 24 Haziran’ından bu yana başkanlık sistemiyle yönetilen Türkiye’de bu süreçte sular hiç durulmadı. Ekonomiden iç ve dış siyasete kadar hemen her konuda olumsuz görüntüler ortaya çıktı. TBMM önemini kaybederken yasama, yürütme ve yargı tek adamın elinde toplandı. Bürokrasi tıkandı. En tepeden en aşağıya kadar bütün devlet kurumları kriz içine girdi. Ülkeyi kararnamelerle yöneten Erdoğan, Meclis ve Kabine’yi de ihtiyaç duyduğunda kullanabileceği bir onay mekanizmasına dönüştürdü.

KADIN CİNAYETLERİ: Kadına yönelik erkek şiddeti AKP döneminde tırmandı. Son 6 ayda her gün bir kadın erkek şiddetinin hedefi olurken kapsamlı soruşturmaların yürütülmediği ortaya çıktı. Hazirana dek en az 136 kadın vahşice katledildi. 114 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadınlar, cezasızlık politikasının faile cesaret verdiğini söyledi. Kadınları sosyal yaşamdan silmeye çalışan iktidar, İstanbul Sözleşmesi’ni de fesih etti. Gericilerin hedefinde olan 6284 sayılı kadına yönelik şiddetin önlenmesini düzenleyen kanun maddesi de tartışmaya açıldı. AKP döneminde 7 binden fazla kadının katledildiği pek çok rapora yansıdı.

ŞİDDET TIRMANDI: Umut Vakfı’nın verilerine göre sadece bu yıl içinde bin 860 silahlı saldırı oldu. Uzmanlar saldırıların artmasına ekonomik kriz, mafyalaşma ve cezasızlığın neden olduğunu söylerken silahlı saldırıların yanı sıra uyuşturucu da bir başka sorun olarak dikkat çekti.

HALK MUTSUZ: Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülkede gerçekleştirilen geleneksel yıl sonu Global Mutluluk Araştırması’nın sonuçlarına göre ülkede mutluluk oranı sadece yüzde 37. Türkiye en mutsuz 5 ülkeden biri oldu. OECD’nin “Sosyal ve Duygusal Beceriler” araştırmasının sonuçları da Türkiye’deki çocukların içinde bulunduğu olumsuz durumu gözler önüne serdi. 15 yaş grubundaki öğrencilerin yaşam doyumu ortalaması 6,30 puanla OECD ülkeleri arasında son sırada yer aldı. 

***

ERDOĞAN KRİZİ KABUL ETTİ

Erdoğan, partisinin 22. kuruluş yıl dönümü nedeniyle videolu mesaj yayımladı. Erdoğan mesajında, "Hayat pahalılığının son dönemde milletimizi bunalttığının farkındayız. Ülkemizin her meselesini çözdüğümüz gibi inşallah bu sıkıntıyı da hal yoluna yine biz koyacağız" ifadelerini kullandı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözüyle başladığımız bu yolculukta hamd olsun girdiğimiz her seçimden birinci çıkarak bu günlere geldik. Kuruluşumuzdan bugüne partimizin hangi kademesinde olursa olsun bu kutlu davanın başarısı için çalışan emek veren, ter döken her bir kardeşime teşekkür ediyorum.”

HALK İKTİDARA BARİKAT OLDU

Devletin bütün imkanlarını seferber eden iktidar tüm gücüyle saldırsa da halkın yarısını ikna edemedi. Gezi Direnişi AKP iktidarına karşı en kitlesel eylem olurken Tekel’den Cerrattepe’ye pek çok direniş yaşandı. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde AKP ciddi oranda oy kaybederken Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turu geçemedi. Seçimlerin ardından krizin faturasını halka kesen AKP iktidarına tepkiler dinmedi. Ülkenin pek çok yerinde toplumsal muhalefet sokağa çıktı. Kamyoncular kontak kapatırken sosyalistler basın açıklamaları gerçekleştirdi. Akbelen’de madene karşı yaşam savunucularının direnişi ise günlerdir devam ediyor. Pek çok fabrikada irili ufaklı eylem ve grevler yaşanıyor.