Ben yıllardır Ülker gibi bir müessesenin basketbola bu kadar yatırım yapıp, daha sonra da Avrupa'da hiç bir başarı elde edememesini kabullenmesini hiç anlayamıyorum. Sen takımın başına en iyi teknik heyetini getireceksin, Türkiye'nin e

Ben yıllardır Ülker gibi bir müessesenin basketbola bu kadar yatırım yapıp, daha sonra da Avrupa'da hiç bir başarı elde edememesini kabullenmesini hiç anlayamıyorum. Sen takımın başına en iyi teknik heyetini getireceksin, Türkiye'nin en iyi yerli oyuncularını, Avrupa ve Amerika'da başarılı olmuş oyuncuları parana hiç acımadan transfer edeceksin, onların bir dediğini iki etmeyeceksin, sonra da iş başarı kazanmaya geldi mi ortada kocaman bir hiç olacak. Helal olsun Ülker yöneticilerine valla. Ben olsam bu kadar fedakarlıktan sonra bu rezalete katlanamam. İnsan yaptığı yatırımın karşılığını görmek ister.

Şaka değil sevgili okuyucularım. Siz Ülkerin Türkiye Basketbol Ligi'nde lider durumda olduğuna bakmayın. Ülker'in bütçesi ile Efes Pilsen'i bir kenara koyarsak, diğer takımların bütçeleri arasında adeta bir uçurum var. Bu bütçe Avrupa'daki birçok takımın bütçesinden bile çok fazla. Ben Ülker'in maçlarına gittiğim zaman stafflarında görev yapan kişileri saydım. Birçok takımın oyuncu kadrosundan fazla. Kısacası Ülker bu işe çok iyi para harcıyor. Ama maalesef karşılığını yıllardır alamıyor. Bana sakın kimse Türkiyede'ki başarılarından bahsetmesin. Avrupa'da başarı olmadıktan sonra onların hiçbir kıymeti yok benim gözümde. Benim gözümde olduğu gibi bu işi iyi bilenlerin gözünde de durum aynı.

Turuncu yeşilli yönetim maalesef yıllardır basketbolün başına ekol yaratacak birini getiremedi. En büyük rakipleri Efes'ten bu konuda ders alamadılar.

Artık bu kadar yıl basketbola yatırım yapınca, mutlaka bir ekol yaratılmalı, oyun tarzı ve takımın basketbolü ona göre şekillendiril-melidir. Başarı ancak böyle yakalanır. Ama Ülker'de yıllardır yönetime gelen kişiler hep kendi kafalarına göre basketbol oynattılar. Sonuçta başarı için gereken altyapı bir türlü oluşmadı. Her antrenör kısa vadede kendisini ve kişisel başarısını ön plana çıkardı ve takımın geleceğini asla düşünmedi.

Durum böyle olunca Türkiye'de Efes ile ara sıra paylaşılan başarılar dışında Avrupa arenasında hep hüsranla karşılaşıldı.

Bu sezon da en başından beri yanlış yapılan transferler sonucunda Euro Lig'e de erkenden veda edildi.

Bir de Ergin Ataman'ın basında yer aldığı son olayları bunların üstüne tuz biber ekti. Bu olaylar tabii ki Ülker camiasına hiç yakışmadı ve hoş karşılanmadı.

Sonuçta Ergin Ataman'ın görevden alınması ile kriz bir şekilde çözülmüş oldu. Bence bu geçici bir çözüm.

Ülker kesinlikle geç kalmış değildir. Önümüzdeki sezon için planlarını şimdiden mutlaka yapmalı, ona göre yapılanmalıdır. Bu süreyi çok iyi şekilde değerlendirmek, bugüne kadar yapılan hatalardan ders almak, onları seneye Avrupa'da başarıya taşıyabilir. Yazıktır, Ülker yönetimine bu başarısızlık hiç yakışmıyor.

Sponsor oldukları takımlar bile kendilerinden daha başarılı oluyorlar.