Uludereliler, 34 kişinin yaşamını yitirdiği Uludere Katliamı’nı İstanbul’da anlattı.

SEVGİM DENİZALTI

Uludereliler, 34 kişinin yaşamını yitirdiği Uludere Katliamı’nı İstanbul’da anlattı. Türkiye Barış Meclisi’nin düzenlediği panele konuşmacı olarak katılan Garibe Ürek, Ferhat Encü ve Hikmet Alma, katliamda kimyasal bombaların kullanıldığını söyledi. Failler bulunup cezalandırmadan hiçbir tazminatı kabul etmeyeceklerini belirten Uludereliler, “Kendine insanım diyen herkese sesleniyoruz: artık sessiz kalmayın, yanımızda olun!” diye konuştu.

Panelde konuşan Ferhat Encü, devletin “operasyon kazası, istihbarat hatası” gibi sözlerle kendilerini kandıramayacağını, bu katliamın kasıtlı şekilde gerçekleştirildiğini söyledi. “Madem operasyon kazası, failler neden bulunmuyor? F-16’lar uzaydan gelip mi vurdular bu insanları?” diye soran Encü, şöyle devam etti:

“Her şey açık, devletin tavrından da belli. Biz aileler savcıya gittiğimiz zaman adeta sanık durumuna düşürüldük. Bize ‘neden toplu gömdünüz, o bez parçalarını tabutların üstüne kim koydu?’ diye sordular. Bununla da yetinmediler, ‘34 kişi azdır’ deyip, katliamda yakınlarını kaybetmiş 5 köylümüzü tutukladılar. Katliamda 3 amca çocuğunu, 1 dayı çocuğunu, 11 akrabasını kaybeden bir insan tutuklu şu an. 70’e yakın köylümüzün de ismi var kontrol noktalarında. Bu yüzden hasta olanlar bile köyün dışına çıkamıyor, Roboski  açık cezaevine dönüşmüş durumda.”

'KAYMAKAMI BİLEREK GÖNDERDİLER'
“Devlet bizi yalnız bıraktı” diyen Ferhat Encü, provokasyon çıkarmak için Kaymakam’ın bilerek gönderildiğini söyledi. Yetkililerinin “Provokasyon olsun, olay çıksın, katliamın üstünü örtelim” mantığıyla hareket ettiğini belirten Encü, “34 canımız gitmiş. Aileler, ‘Biz kendimizi tutarız, ama taziye yerinde binlerce insan var, lütfen gelmeyin’ dediler, ama Kaymakam yine de gönderildi. 34 insanı katletmişsin, daha failleri bulamamışsın, Kaymakam’ı dövdüler diye köylüleri tutukluyorsun!” dedi.

Orada yapılanın kaçakçılık değil sınır ticareti olduğunu vurgulayan Encü, “Biz yalnızca karnımızı doyurmak için bunu yapıyoruz. Burada gemilerle tonlarca petrol kaçırılırken, vergi kaçırılırken F-16’ları gönderdiniz mi? Biz zamanında kendi köylerimizden zorla göç ettirildik, hayvanlarımız vardı eskiden, artık o da yok. 34 değil, 1000 kişi de öldürseniz mecburuz, başka geçim kaynağımız yok” diye konuştu. Encü, ayrıca, katliamda yakınlarını yitirenlerin psikolojik desteğe ihtiyaç duyduklarını vurguladı.

“NİŞANLIMI GERİ GETİREBİLECEKLER Mİ?”
Katliamda 19 yaşındaki nişanlısını kaybeden Garibe Ürek, “Siz hiç hayatınızda kardeşinizin, evladınızın, sevdiğinizin paramparça bedenlerine gittiniz mi?” diye sordu. “Ölenlerin hepsi benim yakınımdı. Kimi sınıf arkadaşım, kimi akrabam, kimi köylümdü” diyen Ürek, şöyle devam etti: “Madem yanlışlıkla öldürdünüz, niye gelmediniz, yardım etmediniz? Köylüler oraya gittiklerinde 13 kişi hala yaşıyordu. Helikopterle hastaneye kaldırılsalar yaşayabilirlerdi. Şimdi katledilen insanların ailelerine kim bakacak? Tüm hayallerimi nişanlımla birlikte toprağa gömdüler. Nişanlımı geri getirebilecekler mi?”

Olayda kimyasalların kullanıldığını belirten Ürek, “İnsanlar kimyasal bombalarla paramparça oldu, beyinleri patladı. Acımıza tuz basmak için bir de masum gençlerimizi tutukladılar. Çoğunu daha nezarete koymadan darp ettiler. Bize bu kadar acı yaşattılar, hala gençlerimizden ne istiyorlar?” diye sordu.

"ERDOĞAN'A ZERRE İNANMIYORUZ"
“Kendine insanım diyen herkese sesleniyorum: kimse sessiz kalmasın artık!” diyen Ürek, tek isteklerinin faillerin bir an önce bulunması olduğunu söyledi. Ürek, Başbakan Erdoğan’ın samimiyetine zerre kadar inanmadığını da ifade etti: “Kürtlere haklarını vereceğiz, diyor Başbakan, buradan soruyorum, Kürtlerin hakkı bu mu? Bombalarla katledilmek mi?”

VÜCUTLARI SICAKTI, KURTULABİLİRLERDİ
Panelde konuşan Hikmet Alma da, yaptıklarının kaçakçılık olmadığını, 50 lira için bu işi yaptıklarını, ayda 3-4 kez gittiklerini söyledi. Alma, katliamı şu sözlerle anlattı: “Olay akşamı kardeşim gitti, ben gitmedim. Daha sınırı geçmeden aradı, ‘heronlar var’ dedi, biz de dedik ki, ‘onlar hep var, bir şey olmaz’. İki yolu da tuttu asker, sınıra 1 km kala, sınırdan geçmelerine engel oldular, köylüleri orada biriktirdiler. Gülyazı Alayı’ndan aydınlatma topları fırlattılar, sonra da bombaladılar. Bir köylümüz aradı, ‘tek ben sağ kaldım’ dedi, biz koşarak sınıra gittik, biz giderken asker alaya çekiliyordu. Et kokusu, kan kokusu, kimyasal bir madde de vardı. Vücutları sıcaktı, erken müdahale yapılsa yaralılar kurtulurdu.”

‘Lütfen masa başından haber yapmayın’

Devletten kimsenin taziye çadırına gelmediğine dikkat çeken Uludereliler, “Beşir Atalay, taziye çadırına 5 km uzakta bir eve geldi, Başbakan’ın konuştuğu kişi ise ailelerden biri değil” dedi. Olaydan 15-20 gün sonra ise Vali’nin gelerek tazminattan söz ettiğini belirten Uludereliler, “Sürekli tazminat denilmesi bizim yaramızı daha da açıyor. Bu en son söylenecek şey. Önce failler bulunsun. Biz barış istiyoruz” diye konuştu. Uludereliler, aileler olarak tek istediklerinin faillerin bulunup cezalandırılması olduğunu dile getirdi. Ailelerin, failler bulunmadan devletçe verilecek hiçbir tazminatı kabul etmeyeceklerini söyleyen Uludereliler, Türk medyasına da seslendi: “Lütfen masa başında haber yapmayın, başkasının güdümünde haber yapmayın, biz pek çok kanalı televizyonumuzdan sildik, bizim sesimizi duyurun.”

TBMM heyeti, katliamdan kurtulan gençlerle görüştü

KATLİAMI araştırmak üzere Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyüne giden TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri, katliamdan sağ kurtulan 3 gençle görüştü. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün başkanlığında oluşturulan alt komisyon dün uçakla Diyarbakır'a, buradan da helikopterle Uludere'ye gitti.

Heyet üyeleri helikopterle indikleri Gülyazı Alay Komutanlığı'ndan köye geçerek burada köylülerle görüştü. Basına kısa açıklama yapan Üstün, tüm partilerin verdiği ortak önerge ile bu komisyonun buraya geldiğini belirterek, "Geliş amacımız öncelikle yürekleri parçalayan bu acınızı paylaşmaktır. Sizin gibi bizim de yüreğimiz, ciğerimiz parçalandı. Amacımız adalete yardımcı olmaktır. Bu olay her ne kadar karanlık görünse de amacımız bu olayın aydınlatılmasıdır. Soruşturma dört koldan yürütülüyor" dedi.