“Eksik Vals” şarkısıyla dinleyiciyle buluşan Selin Sümbültepe, iktidar baskılarının onu daha da güçlendirdiğini belirtti. Sümbültepe “Başka seçeneğimiz yok. Umut etmeyi bırakmak, sonsuz bir yas gibi yaralar sanatçıyı” dedi.

Umudu yitirmek sanatçıyı yaralar
Selin Sümbültepe. (Fotoğraf: Melike Beşli)

Gizem ERTÜRK

Kendine has müzikal anlatıcılığının tüm derinliklerine inen ilk prodüktörlük deneyimi “Eksik Vals’ı dinleyicisiyle buluşturan Selin Sümbültepe kariyerinde cesaretle yeni yollara girmeyi, keşifler yapmayı sürdürüyor. Hüznün sinematik dansı olarak yorumladığı parçasında dinleyicisini valse davet eden müzisyen aralarında Dilhan Şeşen, Güneş Özgeç gibi isimlerin de bulunduğu dostlarıyla da işbirliği yaptı. Sümbültepe ile yeni albümünü konuştuk. 

“Eksik Vals” ilk prodüktörlük deneyimin. Şarkının koro kısmında da Dilhan Şeşen’den Güneş Özgeç’e birçok müzisyen dostunun da vokali var… Nasıl gelişti süreç?

Demosunu yıllar önce yapmıştım ama geliştirilmesi gereken bir taslaktı. Şarkıyı hayata geçirmeye karar verdiğimde çok destek gördüm ve deneyimli arkadaşlarımdan tavsiyeler aldım. Sırasıyla demodaki kanalları notaya döküp, canlı enstrümanları çaldırarak başladım. Son halini alması yavaş oldu ama süreç oldukça keyifli geçti. Emeği geçen çok müzisyen arkadaşım var. Hepsine tekrar teşekkür ederim.

Tüm prodüksiyon aşamalarını kendin yaptığın bir çalışma ile iş birliği yaptığın çalışmaları karşılaştıracak olursan her iki deneyimi nasıl yorumlarsın?

Prodüksiyonun stüdyoda geçen kısmı oldukça akıcı ve rahatlatıcıydı. Bunun aksine bilgisayar başında geçirdiğim süre yeterince nörd bir yapım olmadığından başlarda beni biraz zorladı. Baştan ayağa büyük bir deneyimdi ve sınırlarımı genişletmiş olmanın verdiği dayanılmaz bir hafiflik var içimde. Diskografime prodüktörü olduğum bir çalışma bıraktığım için mutluyum.

“Eksik Vals” günümüz şarkı kalıplarının dışında bir şarkı... Neredeyse tüm şarkılarının belirli bir kalıp ve formül içerisinde üretildiği bir dönemde, bu kalıpların dışına çıkmayı nasıl başardın?

Bir şarkı yazdıktan sonra sadece müzikal değil neredeyse her katmanını hayal ederken buluyorum kendimi. ‘Eksik Vals’ sırasını bekleyen şarkılarımdandı. Ya vazgeçecektim ya da üstüne gidecektim. İkincisi oldu ve şarkımın üstünde tüm birikmiş prodüksiyon merakımı dışa vuruverdim. Belki de bu yüzden kalıpların dışına çıktı. ‘Eksik Vals’ kapak tasarımından prodüksiyonuna, baştan aşağı şimdiye kadar ki eklektik yaklaşımımın en somut örneğidir.

Konserler iptal ediliyor hala sanatçıların yaşadığı zorluklar ortada. Bu topraklarda yaşan bir müzisyen olarak ne hissediyorsun? Geleceğe dair umutların, kaygıların neler?

Elbette kaygı dolu zamanlardan geçtik geçiyoruz ve bu bilinmezlik can sıkıcı. Sahne sanatları kısıtlandıkça nefessiz kalıyoruz. Bununla beslenenlere inat her seferinde daha da güçleniyoruz. Başka seçeneğimiz yok. Umut etmeyi bırakmak, sonsuz bir yas gibi yaralar sanatçıyı. 

BİRBİRİMİZE TUTUNMAKTAN BAŞKA HİÇBİR ÇAREMİZ YOK

Ülkeyi yasa boğan Maraş merkezli depremlerde Hatay’da birinci derece yakınlarınızı kaybettiniz. Bugün yaşadıklarınıza dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?

Hâlâ çok zor zamanlar geçiriyoruz. Maneviyatımız tamiri mümkün olamayacak kadar ciddi bir kırılma yaşadı. Birbirimize tutunmaktan başka çaremiz yok. İhmaller çok büyük maalesef insanlar inşaat tozlarının içinde yaşamaya çalışıyorlar. Molozlar doğayı tahrip ediyor. Zeytinlikler ölüyor. Yerle bir olan kültürel miraslar hala ilk günki gibi yıkık duruyor. Dilerim bu toprakların hafızasını bi nebze onarabilmek için gerekli mimari restorasyonlar yapılır.