Çağıl Kaya Türkiye’de caz müziğin başarılı temsilcilerinden birisi. Kaya’nın 2014 yılında yayımladığı ‘bir parça ay biraz kuş’ albümü sonrasında ikinci solo albümü ‘şimdilik her şey yolunda’ da müzikseverlerle buluştu. 8 şarkının yer aldığı albümde Çağıl Kaya yarattığı zıtlıklardan umuda ve korkuya ayrı ayrı kapılar açıyor. A.K. Müzik’ten çıkan albümde Çağıl Kaya’ya Ercüment Orkut, Eylül Biçer, Tamer Temel, Matt Hall ve Cem Aksel eşlik ediyor. Çağıl Kaya ile bir araya geldik, albümünü ve müziğini konuştuk

Umudun başladığı nokta: Şimdilik ‘her şey yolunda’

BURAK ABATAY / @abatayburak
Fotoğraflar: Güney Birtek

Çağıl Kaya Türkiye’de caz müziğin başarılı temsilcilerinden birisi. Kaya’nın 2014 yılında yayımladığı ‘bir parça ay biraz kuş’ albümü sonrasında ikinci solo albümü ‘şimdilik her şey yolunda’ da müzikseverlerle buluştu. 8 şarkının yer aldığı albümde Çağıl Kaya yarattığı zıtlıklardan umuda ve korkuya ayrı ayrı kapılar açıyor. A.K. Müzik’ten çıkan albümde Çağıl Kaya’ya Ercüment Orkut, Eylül Biçer, Tamer Temel, Matt Hall ve Cem Aksel eşlik ediyor. Çağıl Kaya ile bir araya geldik, albümünü ve müziğini konuştuk

» İkinci solo albümünüz dinleyiciyle buluştu. Nasıl gelişti albüm süreci?

2014 yılında ilk albümüm çıktı. Geçen sene haziran ayında da bu albümü çıkarmaya karar verdik. İlk albümden sonraki zaman zarfında çok sayıda parçayı hazır hale getirmiştim. Ve parçaların üç tanesi hariç geri kalanı bu süreçte üzerine düşünülüp uğraşılmış ve düzenlenmiş parçalar. Bu yılın başında albümü kaydettik. Haziranda da dinleyiciyle buluştu. Albümde Cem Aksel, Ercüment Orkut, Eylül Biçer, Tamer Temel ve Matt Hall ile beraber çaldık.

» O zaman bütün şarkılar yeni şarkılar değil mi?

Yeni. Sadece ‘koyu bir uyku’ parçası eski. Onu aslında ilk albüm için kaydetmiştik ama içime sinmediği için albüme koymamıştık. Konserlerde çalmaya devam ettik tabii. Sonrasında şarkı çalındıkça başka bir hale dönüştü ve yeniden kaydedip içimize sinerek bu albüme koyduk. Onun dışında da iki tane cover şarkı var: ‘ve ben yalnız’ ile ‘deli’.

» ‘şimdilik her şey yolunda’ isminden ne anlamamız lazım, neyi kapsıyor bu isim?

Daha önce de birkaç defa dile getirdim, Mathieu Kassovitz’in bir filmi var, Türkçeye Protesto diye çevrildi. O filmdeki bir hikâyeden esinlenerek kullanılmış bir isim ‘şimdilik her şey yolunda’. Filmdeki hikâyede adamın biri 50. kattan aşağıya düşer ve her katta, düşerken ‘şimdilik her şey yolunda, şimdilik her şey yolunda’ der. Ama sonuç olarak yere düşmüş olur.

Ve benim ‘şimdilik her şey yolunda’ sözüyle ilgili düşüncem, yaşanan sürecin bütün dünyada ve ülkemizde çok olumlu gitmemesiyle ile paralel. Bir şekilde kendi kendimize “şimdilik her şey yolunda” demezsek de akıl sağlığımızı yitirebiliriz. Hayatta kalmak zorundayız. O yüzden bunu söylememiz gerekiyor. Ama o kadar çok şey oluyor ki… Bunları görmezden gelmeyerek, bunların farkında olarak söylememiz lazım; düştüğümüzün farkında olarak. Çünkü öbür türlü sessiz kalarak maalesef hiçbir şeyin değişmesini engelleyemiyoruz. O yüzden de kendi kendimize sürekli tekrar ettiğimiz bir cümle ‘şimdilik her yolunda’.

umudun-basladigi-nokta-simdilik-her-sey-yolunda-317293-1.

» Basit bir Polyannacılık değil ama bu?

Kesinlikle değil, benim için öyle değil en azından. Çünkü kendi kendime “Tamam ya şimdilik her şey yolunda böyle devam etsin kendi kendine” demiyorum. "Benim evime kadar ulaşmadıkça bir sorun yok" deme hakkımız yok. Sorun var sorunlar devam ediyor. Her şey güllük gülistanlık değil maalesef. Dolayısıyla bunun farkında olmak zorundayız. O yüzden de keşke sessiz kalmasak ve bir şeyleri beraber toplu olarak yapabilsek. Tabii son yıllarda yaşadığımız her şey bizi korkuya itti, korkuyoruz dışarıya çıkmaya, beraber hareket etmeye, beraber bir şeylerin karşısında durmaya çekiniyoruz. Belki haklıyızdır bir tarafından da, çünkü korku dolu günler yaşamaya da devam ediyoruz. Ama elimizden geleni yapmalı. Ben müzisyenim ve yolunda gitmeyen şeyleri elimden nasıl geliyorsa o şekilde duyurmaya mecburum. Bu soru bana sorulduğunda bunu tekrar tekrar söylemek istiyorum çünkü bunun başka bir yolu yok. Sessiz kalmak istemiyorum o yüzden de elimden geldiğince tekrar ediyorum.

» Albümü dinlediğimde iki farklı tema karşıma çıktı. Biri ölüm ve diğeri de yaşam. Buradan yola çıkarak yaşama ve ölüme dair hem dengeyi hem de dengesizliği hissedebiliyoruz.

‘şimdilik her şey yolunda’ albümü özellikle şehrin ağırlığını çok fazla hissettiğim bir sürece denk geldi. İstanbul benim için ve belki de bir sürü insan için çok fazla şey barındırıyor. Çok fazla alternatifi olan, enerjisi çok yüksek olan bir şehir. Ama bu enerjinin negatif olduğu çok fazla zaman var. Dolayısıyla yaşam ve ölüm çizgisini çok yoğun hissettiğimiz bir şehirde yaşıyoruz biz. Her an her şey olabilir. Bu beni besliyor ama tabii günlük yaşantı içerisinde bunalımlı hissettiğim çok fazla zaman oluyor. Ve ben İzmir’den İstanbul’a göçmüş biri olarak bunu iyiden iyiye hissediyorum. İzmir’de sakindir hayat, her zaman daha yumuşak şekilde akar. İstanbul’da ise dünya birbirine girer. Ama İzmir huzurludur garip bir şekilde. İyi mi kötü mü bilmiyorum. Ama İzmir’den İstanbul’a gelen biri olarak bununla yüzleşmek benim için zor oldu. Huzursuzluk ama bu huzursuzluk biraz da hoşuma gidiyor. O yüzden sözlere de yansıyor. Şarkılarım günlük yaşantısında bu ağırlığı yaşayan kadınlar ve adamlardan söz ediyor.

umudun-basladigi-nokta-simdilik-her-sey-yolunda-317221-1.

» Bekir Özgür Aybar albümünüzle ilgili bir eleştiri yazmıştı ve albümdeki bu zıtlık kavramına da değinmişti. Siz nasıl bakıyorsunuz Aybar’ın eleştirilerine?

Ben çok çabuk bunalabilen, çok çabuk demoralize olabilen ve çevreden, olaylardan, insanlardan çok çabuk etkilenebilen biriyim. Ama bir yandan da içimde garip bir umut var. Nedenini anlamasam da umudum hep var. Yazdığım şeylerde hep çok büyük bir korku ve umutsuzluk var. Ortaya çıkan müziklerse daha ritmik ve his olarak da karanlık değil aslında. Sözler ve müzik yan yana geldiğinde o zıtlığı yaratıyor sanırım. Bunu tanımlayamıyorum tam olarak çünkü bilinçli olarak yapmıyorum bunu. Sözler biraz daha ağır olsun ama müzik birazcık daha hareketli olsun demiyorum. Böyle çıktı şimdiye kadar. İlk albümde biraz daha küçüktüm. Daha umutlu olduğum, biraz daha doğayı hissettiğim bir dönemdi, daha pastel renklerle yaşıyordum galiba. Bu albümde ise ilkinden farklı olarak ağırlığı daha çok hissedebiliyoruz. Bekir Özgür Aybar’ın kritiğini okuduğumda sosyal medyada da paylaşmıştım bu düşüncemi; galiba beni benden daha iyi anlatmış

» Turgut Uyar’ın şiirlerinden esinlenerek yazılmış bir şarkı var albümde. Müzik ve edebiyat bağlamında da bir şeyler hissedebiliyoruz bu albümde.

Edebiyat benim çok sevdiğim bir alan. Okumayı ve merak ettiğim alanlarla ilgili araştırma yapmayı seviyorum. Turgut Uyar çok okuduğum, anlamaya çalıştığım ve çok sevdiğim bir şair. Etkisi var tabii. Daha genç nesil şairleri de takip etmeye çalışıyorum. Ömür Özçetin, Birhan Keskin, Türker Özşekerli gibi çok sevdiğim şairler var aralarında. Olabildiğince çok okumaya çalışıyorum. Şiir yazmak çok iddialı bir şey ama şiire dönük ifadeler oluşturabilen bir şeyler yazmaya uğraşıyorum. Bir kısmı da böyle şarkılara dönüyor.

umudun-basladigi-nokta-simdilik-her-sey-yolunda-317294-1.

» Tam da ona gelecektim aslında. Şarkı sözü yazarlığı, ozanlık gibi kavramlar çok sık konuşulur hale geldi. Siz kendinizde böyle bir bağdaşıklık görüyor musunuz?

Ben kendime şairim diyemem. Bu zor bir şey. Yazdığım şeyleri şiir olarak görmedim. Hele ki ozanlık… Ben şarkı sözü yazıyorum. O yüzden öyle bir şey söylememeyi tercih ederim. Şairim diyebilmek büyük bir iddia.

» Suruç’la ilgili bir şarkı var albümde.

umudun-basladigi-nokta-simdilik-her-sey-yolunda-317295-1.Benim için kırılma noktası gibi bir şey Suruç, bir sürü insanın da hayatında eminim öyledir. Çok ağır yaşadığım ve çok etkilendiğim bir gündü. Çok şey söküldü içimden, yazdım yazdım yazdım ve kelimelere döküldü. Daha sonra bunu bir şekilde albüme koymayı çok istedim. Suruç’ta o gün gencecik, umut dolu insanlar katledildi. O gün orada ölmeyip hayatta kalabilmiş olanlar ve aileleri, bütün çevreleri ile hâlâ aynı sıkıntıları, aynı baskıları görmeye devam ediyorlar maalesef. Bu süreçte hakikaten çok ağır şeyler yaşıyorlar. Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum ve de bunu bir şekilde paylaşmak zorunda hissediyorum. Biraz önce söylediğim şey de bu. ‘şimdilik her şey yolunda’ cümlesinin anlamı o yüzden önemli benim için. Yani sessiz kalmak istemiyorum ama sessiz kalmamak için yola çıkıp da ‘Neden böyle yapılıyor?’ diye bağıramıyorum. Ben müzisyenim ve şarkı söylüyorum. Şarkı söyleyerek bunu ifade etmek bana düşüyor, kendimi bu konuda sorumlu hissediyorum. ‘saatler 12’de durdu’ şarkısının albümde olmasını bu anlamda önemli buluyorum. Umarım bir farkındalığa sebep olabilir.

» İki tane de cover şarkı var albümde.

Başka türlerde parçaları coverlamayı seviyorum. İlk albümümde de Duman’ın İstanbul diye parçasını yapmıştık. O yüzden heyecan verici geliyor bana değişik türlerde bir şeyler yapmak. Laf olsun diye de seçimler yapmak istemedim. Sevdiğim şeyleri koymak istedim albüme. mor ve ötesi’ni de ‘deli’ şarkısını da, Selmi Andak’ın ‘ve ben yalnız’ını da çok seviyorum.

» Siz bir caz müzisyenisiniz. Caz müzik Türkiye’de nasıl bir profile hitap ediyor?

Çok belirli bir profilden bahsetmek kolay değil. Ama özellikle kendi müziğini yapan ve orijinal şeyler üreten, ana akım caz müziğin dışında yeni şeyler yapan müzisyenleri dinleyen büyük bir genç kitle var. Bu çok güzel ve umut verici bir şey benim için. Tabii onun dışında caz kulüplerine giden belli bir yaş aralığında ve ekonomik durumun üzerinde bir kitle de var. Takip eden ve dinlediği şeyin peşini pek bırakmayan bir dinleyici profili çıkıyor karşımıza. O yüzden de güzel bence. Daha popüler türlere göre daha az bir kitle tabii ki ama inatla takip ediyorlar o da mutlu ediyor beni. Kendi adıma Türkiye’de caz etrafındaki gelişen müziğin geleceği konusunda umutluyum. İyi şeyler oluyor, çok fazla üretim var ve yeni çok fazla isim var. Her gün neredeyse bir albüm çıkıyor bu aralar. Bir sürü şey öğreniyoruz. Bu çok iyi bir kazanım.

» Tekrar albüme dönecek olursak sizin vokalinizle ilgili saf bir isyan buluyorum: Bağıran ama yumruğunu masaya vurmayan bir başkaldırı. İsyan hayatınızda olan bir kavram mı?

Çok güzel tanımladın. Çünkü ben hiçbir zaman masaya yumruğunu vurabilen birisi olmadım. Daha barışçıl yollardan biraz daha konuşarak, başka yollar bulmaya çalışarak ve daha çok üzmeden kırmadan anlatmaya çalışıyorum derdimi hep. Ama şarkıların içinde yoğun bir isyan var doğru söylüyorsun.

» Dilinizdeki isyan inatçı ve dirayetli bir isyan mıdır?

Elimden geldiğince dirayetliyim. Derdimi anlatmaya ve vazgeçmemeye uğraşıyorum. İsyan belki o vazgeçmeme kısmında olabilir. Çünkü dil dediğimiz şey benim için çok önemli. Sadece kendini ifade etmek için kullanmıyorsun. İki insan arasındaki ilişkiden, ülkeler arası ilişkilere kadar çok önemli bir şey dil. Savaşa da neden olabiliyor barışa da. Bu kadar önemli bir şey. Ben de olabildiğince üzerine düşünerek yazmaya ve bu anlamda sabırlı ve dirayetli olmaya çalışıyorum.

umudun-basladigi-nokta-simdilik-her-sey-yolunda-317296-1.

» Albümdeki şarkıların sizdeki karşılıklarını merak ediyorum. Tanımlamanız mümkün mü?

Elbette!

Ne zaman ölsem?

Biraz buhranlı bir anımda ortaya çıkmıştı. Piyanonun başındaydım ve sözler bir anda geldi. Çaldım ve bittiğinde büyük bir rahatlamayla son buldu. Gözyaşlarıyla biten bir parça benim için. O yüzden ağır bir yükü var.

Nefesimi tuttum

Kendi kendine yaratılan bir iç konuşmanın şarkısı.

Ve ben yalnız

Çok etkilendiğim bir şarkıydı Ve Ben Yalnız. Defalarca çaldıktan sonra albümde de yer alsın istedim.

Soluk

Bir takım kadınları ve adamları anlatıyor. Biraz dertli, kendini arayan, bazen bulmuş ama çamaşır askısına asılmış gibi orada kuruyan dertleri anlatıyor.

Aksi

Çıkış noktası itibariyle hayatımdaki aksi adamlar ve aksi kadınlara ithaf edilmiş bir parça.

Saatler 12’de Durdu

Suruç.

Deli

Beni söylerken heyecanlandırıyor. Bahsettiğim kişilik hissiyatına çok uygun.

Koyu Bir Uyku

İlk albüme göndermesi olan bir parça. Ama sözel anlamda içimdeki çok derin bir kuyuyu anlatıyor. Zıtlık durumu daha belirgin benim için.