Umutları kırılsa da barışa inançları var
Kolombiya’da sadece bu yıl 200’ü aşkın insan hakları savunucusu katledildi. Eski FARC gerillalarının sivil hayata dönüşünü kayda alan gazeteci Nick MacWilliam, yaşananlara rağmen eski gerillaların büyük çoğunluğunun barışı inşa etmeye kararlı olduğunu söyledi.
Özde ÇELİKBİLEK
KOLOMBİYA hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) arasındaki 2016’da imzalanan barış anlaşması, elli yıllık iç savaşı ‘kâğıt üstünde’ sona erdirdi. FARC, siyasi parti olarak faaliyet göstermeye başladı ve 13 bin eski gerilla sivil hayata geçti. Ancak Kolombiya hükümeti tarafından anlaşmanın gerekliliklerin birçoğu yerine getirilmedi. Ülkede sadece bu yıl eski FARC üyesi 231 insan hakları savunucusu katledildi.
Uzun yıllar Güney Amerika’da yaşayan gazeteci Nick MackWilliam, sivil hayata dönen FARC üyelerinin hayatını ve ‘barış sürecini’ kayıt altına aldı.
Londra’da hayatını sürdüren İngiltereli gazeteci, aynı zamanda “Kolombiya için Adalet” hareketi için faaliyet yürütüyor. “Kolombiya’da Eski FARC Gerillaları Yeni Yaşam İnşa Ediyor” ismini taşıyan belgeseli yakında izleyiciyle buluşacak olan MackWilliam’la, Kolombiya’da istikrarlı ve kalıcı bir barışı kurmak isteyenlerin çabalarını konuştuk.
BARIŞ HAYATA GEÇİRİLMELİ
MacWilliam, “En acil sorun, anlaşmanın Kasım 2016’da imzalanmasından bu yana yüzlerce topluluk liderinin ve insan hakları savunucusunun hayatına mal olan yıkıcı insan hakları krizidir. Mağdurlar, tarihsel olarak çatışmalardan ve siyasi dışlanmadan en çok etkilenen aynı gruplara aittir: Yerli ve Afrikalı-Kolombiyalı topluluk liderleri, çevre ve toprak savunucuları, köylü çiftçiler, sendikacılar, LGBTİ’ler ve muhalifler. Kolombiya’da onların tek ‘suçu’, ülkelerinde sosyal koşulları iyileştirmeye, doğal çevreyi korumaya veya demokratik haklarını kullanmaya çalışmalarıdır” vurgusu yaptı.
KATLEDİLİYORLAR
Katledilen kişilerin yaşadığı bölgelerin oldukça verimli yerler olduğuna dikkat çeken MacWilliam, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hedeflenen toplulukların çoğu, zengin doğal kaynaklara sahip bölgelerdedir. Çok uluslu şirketler bu kaynakları çıkarmaya çalışıyor ancak orada yaşayan toplulukların direnişiyle karşılaşıyor. On yıllardır sağcı paramiliter güçler, sivil halkı terörize etmek ve yerlerinden etmek için çok uluslu şirketler, siyasiler ve ticari elitler, güvenlik güçleri ile yakın işbirliği içinde çalıştılar. Kaynak zengini bu bölgeyi kapitalist çıkarlar uğruna endüstriyel tarım için ve değerli kaynak arayışı için açtılar. Paramiliter güçler, uyuşturucu kaçakçılığı yollarını ve kokainin temel bileşeni olan hammaddenin üretildiği bölgeleri kontrol etmek için de rekabet haline girdiler. Paramiliter grupların faaliyetlerine karşı çıkan topluluklar ise hedef alındılar.”
Nick MacWilliam, barış anlaşmasının ardından gelindiği noktayı, “Ne yazık ki anlaşma bu sorunları ele alırken, hükümet bunu yeterince hayata geçiremedi ve birçok kişi hükümetin barış sürecine olan bağlılığını sorgulamaya başladı” ifadeleriyle özetledi. MacWilliam, “Başkan Iván Duque’nin Demokratik Merkez Partisi barış müzakerelerine karşı çıkarak, 2016 ulusal referandumunda anlaşmayı reddetmek için başarılı kampanyayı koordine etmişti” diyor ve ekliyor: “Ağustos 2018’de göreve başladığından bu yana Duque, anlaşmaya saygı duyacağına söz verdi, ancak aynı zamanda, özellikle çatışmada olanlarla ilgili hakikati belirlemeyi, adaleti getirmeyi amaçlayan geçiş dönemi bileşeni başta olmak üzere, bazı temel alanlarında tek taraflı değişiklikler yapmaya, görmezden gelmeye çalıştı.”
SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDİ
MacWilliam, devletin barış anlaşmasını uygulamadaki başarısızlığına dikkat çekiyor. İngiltereli gazeteciye göre, bu başarısızlık insan hakları ihlallerinin ana faktörü. MacWilliam, şöyle konuşuyor: “Kolombiya son derece verimli bir ülke olmasına rağmen neoliberal ticaret anlaşmaları nedeniyle kendi üretebileceği büyük miktarlarda gıda maddelerini ithal ediyor. Yollar ve hizmetler gibi temel altyapı eksikliğiyle birleştiğinde, bu durum, kırsal topluluklarda hayatta kalmak için uyuşturucunun hammaddesinin üretimi dışında çok az ekonomik alternatif bıraktı” dedi ve ekledi, “2016 barış anlaşması şartlarına göre, tarım toplulukları kokain ve marihuana gibi yasadışı ürünlerden yasal alternatif ve sağlığa zararı olmayan ürünlerin üretimine geçiş için devlet desteği almasını içeriyordu, fakat bu yerine getirilmedi. ABD ve Avrupa’nın doyumsuz kokain talebi nedeniyle kaçakçılar zenginleşmeye ve paramiliter güçlerle çalışmaya devam ediyor, büyük ve verimli tarım arazilerine başka alternatif bırakılmıyor.”
BARIŞI İNADI SÜRÜYOR
Nick MacWilliam, sivil hayata dönen eski FARC üyelerinin endişelerinin sürdüğünün altını çiziyor ve şu ifadeleri kullanıyor: “3 Ekim’deki son cinayetin ardından, neredeyse dört yıl önce barış anlaşmasının imzalanmasından bu yana FARC’dan 231 eski gerilla öldürüldü. Birleşmiş Milletler, FARC üyeleri ve hak savunucuları için güvenliği garanti etmenin barış süreci için en acil öncelik olduğu konusunda defalarca uyarıda bulundu.”
Yaşananlara rağmen eski gerillaların büyük çoğunluğunun barışı inşa etmeye kararlı olduğu görüşünde olan MacWilliam, sözlerini şöyle noktalıyor: “Ne yazık ki, FARC’ın seçim siyasetine ve genel olarak barış sürecinde etkin rol oynamasına karşı çıkan güçlü kesimlerin hedefinde.”
***
Barış çabasını aktardık
“Kolombiya İçin Adalet” hareketi içerisinde yer alan MacWilliam, belgesel sürecini şöyle anlattı: “Bu film, Şubat 2020’de Kolombiya’ya giden Kolombiya İçin Adalet heyetinin ziyareti üzerine çekildi. Heyet, İngiltere, İrlanda, İtalya ve Danimarka’dan İngiliz ve İspanyol parlamenterler ve sendikacılardan oluşuyordu. Tarihsel olarak şiddetten en çok etkilenen bölgelerden biri olan Kolombiya’nın kuzeybatısındaki Urabá’da FARC eski gerillalarının San José de León topluluğunu ziyaret ettik. Bu ziyaretler, delegelere eski gerillalar ile tanışma ve sivil hayata geçerken karşılaştıkları sosyal, politik ve güvenlik güçlüklerini anlama fırsatı sundu. San José de León’da topluluk, sürdürülebilir bir ekonomik beslenme biçimi olarak balık çiftçiliğini geliştiriyordu. Eski gerillaların geçimlerini sağlamak, yeniden birleşme sürecini başarıyla ulaştırmak için mücadele etmeyi ana hedefi olarak belirledi. Binlerce FARC üyesi, bunu başarmalarına yardımcı olacak eğitim ve öğretim programlarına kaydoldu. Bizim için barış sürecine ve sosyal açıdan daha adil bir toplum inşa etmeye kararlı olan FARC üyelerinin bakış açılarını anlatmaya yardımcı olmak önemli, bu yüzden bu filmi çektik. Kolombiya’da istikrarlı ve kalıcı bir barışı kurmak için gösterilen bu büyük çabayı dünyanın her yerinden insanlara iletmek istiyoruz.”