Unutulmaz dizelerin şairi Ahmed Arif’i kaybedeli 29 yıl oldu

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük şairlerinden biri olan Ahmed Arif, hayatını kaybedişinin 29’uncu yılında da unutulmadı. Sosyal medyada pek çok kullanıcı, Arif’i şiirleriyle andı.

Hayattayken yayımlanan tek şiir kitabı 'Hasretinden Prangalar Eskittim'le tanınan Arif, 'Hasretinden Prangalar Eskittim', 'Ay Karanlık', 'Sevdan Beni', 'Suskun' ve 'Akşam Erken İner Mapushaneye' gibi unutulmaz şiirlere imza attı.

İşte 23 Nisan 1927'de Diyarbakır'da dünyaya gelen ve 2 Haziran 1991’de 64 yaşındayken Ankara’da yaşamını yitiren usta şairin zihinlerde iz bırakan muhteşem dizeleri…

ANADOLU

(…)

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne - üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle.

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun?

ADİLOŞ BEBENİN NİNNİSİ

(…)

Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,

Bunlar,

Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

Tanı bunları,

Tanı da büyü...

AY KARANLIK

Maviye/Maviye çalar gözlerin,

Yangın mavisine/Rüzgarda asi,

Körsem/Senden gayrısına yoksam

Bozuksam/Can benim, düş benim,

Ellere nesi?

Hadi gel,

Ay karanlık...

(…)

KARANFİL SOKAĞI

(…)

Döğüşenler de var bu havalarda

El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem

Ümit, öfkeli ve mahzun

Ümit, sapına kadar namuslu

Dağlara çekilmiş

Kar altındadır.

(…)

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

(…)

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara.

Akan yıldıza.

Bir kibrit çöpüne varana.

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

DİYARBEKİR KALESİNDEN NOTLAR

(…)

Açar,

Kan kırmızı yediverenler

Ve kar yağar bir yandan,

Savrulur Karacadağ,

Savrulur zozan...

Bak, bıyığım buz tuttu,

Üşüyorum da

Zemheri de uzadıkça uzadı,

Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,

Seni, Diyarbekir gibi,

Nelere, nelere baskın gelmez ki

Seni düşünmenin tadı...

DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ MEMLEKETİMİN

Haberin var mı taş duvar?

demir kapı, kör pencere,

yastığım, ranzam, zincirim,

uğruna ölümlere gidip geldiğim,

zulamdaki mahzun resim,

haberin var mi?

görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,

karanfil kokuyor cigaram

dağlarına bahar gelmiş memleketimin…

SEVDAN BENİ

Terketmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın, karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça...

Ve ellerim, kelepçede,

Tütünsüz uykusuz kaldım,

Terketmedi sevdan beni...

OTUZÜÇ KURŞUN

(…)

Vurulmuşum

Dağların kuytuluk bir boğazında

Vakitlerden bir sabah namazında

Yatarım

Kanlı, upuzun...

Vurulmuşum

Düşüm, gecelerden kara

Bir hayra yoranım çıkmaz

Canım alırlar ecelsiz

Sığdıramam kitaplara

Şifre buyurmuş bir paşa

Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz

Rivayet sanılır belki

Gül memeler değil

Domdom kurşunu

Paramparça ağzımdaki...

(…)

AHMED ARİF KİMDİR?

Asıl adı Ahmed Önal olan Ahmed Arif 23 Nisan 1927’de Diyarbakır’da dünyaya geldi. Annesi Erbilli Sâre Hanım’ı çok küçük yaşlardayken (1929) yitirdi.

Babası, Kerküklü Arif Hikmet, Diyarbakır Nüfus Müdürlüğü’nde çalışıyordu. Onun Urfa Siverek’e atanmasıyla, Diyarbakır’dan ayrıldılar. Diyarbakır’da yalnızca anaokuluna gidebilmişti.

Okumayı burada öğrendi. Siverek İlkokulu’na kaydolduğunda, okumayı biliyordu. İlkokulu Siverek’te bitirdikten sonra, ortaokula Diyarbakır’da başlasa da Urfa’da tamamladı. Yatılı olarak okuduğu Afyon Lisesi’ni 1945’te bitirdi.

Askerliğini yaptıktan sonra, 1947 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümüne kaydoldu.

1948’de, Merkez Bankası’nda memuriyete başladı. Hem çalışıyor hem okuyordu. Türk Ceza Yasası’nın 141. maddesine aykırı bulunan sol siyasi görüş ve eylemleri nedeniyle 1951 yılında tutuklanarak 38 ay hapiste yattı.

7 Ekim 1954’te serbest bırakıldı. Ancak, Urfa’da 8 ay kamu gözetimi altında kalması gerekiyordu. Mahkemeye başvurarak, kararı, Urfa değil de Diyarbakır olarak değiştirtti. Artık memurluk yapamazdı. Bir tuğla ve kiremit fabrikasında çalışmaya başladı.

Birkaç yıl sonra tekrar Ankara’ya döndüyse de, öğrenimini tamamlama olanağı yoktu. Birçok işe girip çıktıktan sonra, Öncü ve Halkçı gibi gazetelerde düzeltmenlik, teknik sekreterlik ve gazetecilik yaptı.

1967’de Aynur Hanım’la evlendi. 1972’de oğlu Filinta doğdu. 1977’de gazetecilikten emekli oldu.

2 Haziran 1991 sabahı bir kalp yetmezliği sonucunda Ankara’da yaşama veda etti. Cenazesi ertesi gün Maltepe Camisi’nden kaldırılarak Cebeci Mezarlığında toprağa verildi.

ŞİİR YAZMAYA ORTAOKULDA BAŞLADI

Ahmed Arif şiir yazmaya ortaokul yıllarında başladı. Afyon Lisesi’ndeyken edebiyata ilgisi iyice arttı.

İlk şiirleri 1942 yılında Afyon Halkevi yayın organı Taşpınar dergisi ile Millet dergisinde yayımlandı. Lise yıllarındaki şiirleri bir yana, onun özgün şiirsel yapısını yansıtan şiirleri 1948’de yayımlatmaya başladı. Attilâ İlhan’ın düzenlediği ve Varlık dergisinin yayımladığı Şiirler-1948 adlı antolojide yer alan Rüstemo başlıklı şiiri ilk şiiri olarak kabul edilir.

unutulmaz-dizelerin-sairi-ahmed-arif-i-kaybedeli-29-yil-oldu-739116-1.
Ahmed Arif ile 30 Kasım 2018'de kaybettiğimiz BirGün yazarı, şair Refik Durbaş (1 Ocak 1990)

Aynı yıl, Bir Akşamüstü adlı şiiri de, tek sayı çıkan Meydan dergisinde yayımlanmıştı. Sonraki yıllarda İnkılapçı Gençlik, Yeryüzü, Seçilmiş Hikâyeler, Soyut, Militan, Yeni Ufuklar, Türk Solu, Kaynak, Papirüs vb. dergilerde şiirleri çıktı. Daha kitabı çıkmadan şiirleri elden ele dolaşmaya başladı. 1950’li yılların sonları ile 1960’lı yılların başlarında, Fikret Otyam’ın röportajlarına şiirlerinden parçalar almasıyla, ünü yaygınlaştı.

Şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim, 1968 yılının Kasım ayında yayımlandı. Kitabın Bilgi Yayınevince yapılan bu ilk basımından sonra, çoğu Cem Yayınevi’nce olmak üzere, altmıştan fazla yeni basımı yapılarak, Türkiye’de en çok basılan ve okunan birkaç kitaptan biri oldu.

ANADOLU İNSANINI ANLATTI

Ahmed Arif’in, Anadolu insanının acılarını tok bir ses, lirik ve duygulu bir anlatımla yansıtan şiirleri kendisine haklı bir ün kazandırdı. Ahmed Arif ikinci şiir kitabını “Kalbim Dinamit Kuyusu” adıyla yayımlayacağını duyurmasına karşın, bu ad, Refik Durbaş’ın kendisiyle yaptığı uzun söyleşiden oluşan kitaba konuldu. İkinci kitabı ise, şiirleri ölümünden sonra oğlu tarafından derlenerek Yurdum Benim Şahdamarım (2003) adıyla basıldı.

Ahmed Arif’in şiirinin alt örgesinde, Divan şiiri ile Halk şiiri geleneklerini görmenin olanaklı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Önce Nâzım Hikmet’i, sonra Niyazi Akıncıoğlu ve Enver Gökçe gibi şairleri besleyen bu kaynaklar, Ahmed Arif şiirinin de, özellikle söylem biçimi olarak, beslendiği gözelerdir. Ahmed Arif’in çok sevilerek yaygın üne kavuşan bir şair olmasının temelinde, Anadolu insanının kulağına yabancı gelmeyen bu sesi yakalayarak kendinin kılma becerisi yatar.