Her 100 tütün üreticisinden yaklaşık 70-80 tanesi bankaya borçlu durumda. Bunların yüzde 50'si de ikinci bir bankaya borçlu. Uşak'ta yaklaşık 2 ay önce kurulan Dayanışma Kooperatifi'nin amacı üreticiyi korumak ve sağlıklı gıdayı üreticiden alıp halka ulaştırmak.

Uşak'ta tütüncülük can çekişiyor

BERKAY SAĞOL

Dünyanın en kaliteli tütünleri arasında yer alan ve kalitesi nedeniyle talep gören Ege tütünü, son yıllarda iklim şartları ve yeterli teşvik olmamasından dolayı zor günler geçiriyor. Üreticiler, tütün dışında ektiği buğday, nohut ve arpanın da ellerinde kalmasıyla bankalara borçlarının gittikçe arttığını ifade ediyor. Bunun yanı sıra buğday üreticilerine geçen Mart ayında yapılması gereken sertifikalı tohum destek ödemeleri hâlâ yapılmadı.

Ege Bölgesi'nin birçok yerinde üreticilerin artık tütünden ciddi bir şekilde kaçtığını söyleyen Tütün Sen Genel Sekreteri Esat Yıldız, "Ege bölgesinde hava muhalefetinden dolayı rekolte çok düşük. Bu alanlarda üreticinin yüzde 30 civarında bir kaybı var. Aynı zamanda bu bölgelerde üreticiler 2018 yılında nohut ekti. Ama bu ekilen nohutların tamamı üreticinin elinde kaldı. Üretici satamadı, bütün ürünleri ambarında kaldı. Tütün firmaları üreticinin tütünün dışında diğer ürünlerden para kazanamadığını biliyor. Bundan dolayı firmalar fiyatları düşük veriyor. Her 100 tütün üreticisinden yaklaşık 70-80 tanesi bankaya borçlu durumda. Bunların yüzde 50'si de ikinci bir bankaya borçlu. Tüccarlar da bunu çok iyi biliyor ve üreticiyi şu an da avans almak zorunda bırakıyor. Bu da tütünün alım fiyatını düşürüyor. 1 kilogram tütünün maliyeti şu anda 21 lira. Bu tütünün tavan fiyatı 25 lira, taban fiyatı ise 15 liraya kadar düşüyor. Yani üretici kilo başına çok ciddi bir zararda" dedi.

'HEPSİNDEN ZARAR EDİYORUM'

Bu sene tarlaya hiçbir şey ekmek istemediğini aktaran Uşak'ın Büyükkayalı köyünde tütün üreticiliği yapan İbrahim Kaya ise, "Ben kendimi bildim bileli yaklaşık 40 yıldır tütün üreticiliği yapıyorum. Benim babam da, dedem de tütün üreticisiydi. Ben tütün dışında nohut, arpa ve buğdayda ekiyorum ama hepsinden zarar ediyorum. Geçtiğimiz yıl ayrıca nohut alıp ektik, kilosunu 2 liraya zor sattık. Tüm köylü bankaya borçlu durumda. Ben tütün tüccarından 25 bin lira avans aldım. Şu anda o avansın karşılığını bile ürün olarak veremiyorum ve kredi çekip ödemek zorundayım. Evde 305 kilo tütün var yalnızca bu çok az bir mahsul. Aldığım borcu bile karşılamıyor. Bu sene hiçbir şey ekmek istemiyorum. Gübrenin 100 lira olduğu yerde ben ürün ekip zarar edemem" ifadelerini kullandı.

'ÜRETİCİLER ZOR DURUMDA'

Buğday, nohut ve arpa üreten çiftçilerin de zor durumda olduğunu dile getiren İnay Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Muammer Arıkan, "Geçtiğimiz yıllarda nohutun kilosu 10 liraydı. Burada köylülerde bunun üzerine nohut ektiler. Ancak daha sonra Türkiye nohutu yurtdışından ithal etti. Nohutun kilosu 2 liraya kadar indi ve alıcı bulamadı, nohut çiftçinin elinde kaldı. Onun dışında arpa ve buğday da para etmiyor. Aldığımız gübre zaten çok pahalı fiyatlara satılıyor. Ürünlerin bir kısmını Uşak'taki Dayanışma Kooperatifine gönderdik. Bu tip kooperatifler çoğalmalı ki insanların malları daha çok satılsın ve elinde kalmasın. Çiftçinin eli şu anda para görmüyor ayrıca köyler boşalıyor en büyük sıkıntılarımızdan biri de bu. Çiftçiler bankalardan borç alıyorlar ürün almak için ama bankalarda resmen tefeci gibi çiftçileri sömürüyorlar. Çiftçiler devletten gelecek desteğe güvenerek borçlanıyorlar ama bu yıl buğday üreticisine verilmesi gereken destekte hâlâ verilmedi. Destek almanın şartı da zaten İsrail malı olan sertifikalı tohum ekmek bu da aynı zamanda başka bir sıkıntıyı da doğuruyor. Çiftçiler destek almak için yerel tohum kullanamıyor" diye konuştu.

'AMACIMIZ TÜKETİCİYE SAĞLIKLI GIDA ULAŞTIRMAK'

Asıl hedeflerinin yerli tohum kullanarak ürün yetiştirmek ve üreticilere alım garantisi vermek olduğunu vurgulayan Uşak Dayanışma Kooperatifi Meclisi'nden Mahmut Uludağ da, "Uşak'ta yaklaşık 2 ay öne Dayanışma Kooperatifini kurduk. Amacımız sağlıklı gıdayı üreticiden alıp halka ulaştırmak. Köylerde, ilçelerde üretici arkadaşlarımız var. Üretici arkadaşlarımızın gıdaları hangi koşullarda ürettiklerini yıllardır görüyoruz. Şirketler ürünlerin marketlerde uzun soluklu kalması için ilaçlıyor ve gıdalar sağlıksız bir hal alıyor. Tüketici açısından da paketlenmeyen, dondurulmayan gıdaları kooperatifte bulundurmak gibi bir görevimiz var. Şu an da kooperatifte 20 civarında ürün çeşidimiz var. Bunu daha da geliştirmek istiyoruz. Aynı zamanda diğer şehirlerdeki Dayanışma Kooperatifleri'yle doğrudan bir bağlantımız var. Onlardan takas yoluyla ürün temin ediyoruz. Mesela Uşak'tan tarhana gönderiyoruz, karşılığında İzmir'den zeytinyağı alıyoruz. Kooperatifin önümüzdeki süreçte işten atılanlara, iş kazası geçirenlere dayanışma adına paket göndererek aileye destek olma gibi bir amacı da var" şeklinde konuştu.