"Beton santralı istemiyoruz", "Orman yaşatır, beton öldürür", "Beton santralına hayır", "Ormanıma, havama, suyuma dokunma" diyen halk İstanbul'un Sarıyer ilçesinde Uskumruköy’de kaçak olarak inşa edilen beton santralına karşı 36'ncı defa eylemdeydi.

Kaynak: Haber Merkezi
Uskumruköy'de kaçak santral protestosu sürüyor: Başka İliç'ler olmasın!

İstanbul'un Sarıyer ilçesinde Uskumruköy’de kaçak olarak inşa edilen beton santralına karşı bölge halkı 36'ncı kez bir araya geldi.

"Beton santralı istemiyoruz", "Orman yaşatır, beton öldürür", "Beton santralına hayır", "Ormanıma, havama, suyuma dokunma" diyen halk burada bir açıklama yaptı.

Açıklamada İliç'te yaşanan işçi ve doğa katliamına vurgu yapıldı ve "13 Şubat’ta yaşadığımız iş cinayeti ve öncesinde ortaya çıkmaya başlayan çevre felaketi, hükümetin ve ilgili kurumların insan hayatına ve ülke toprağına verdiği değeri, en tiksindirici haliyle gözler önüne serdi. Arkadaki kaçak santral örneğinde olduğu gibi binlerce yıkım projesine ÇED lüzumu görmeyen Bakanlık, İliç’te -daha sonra milyonlarca liralık vergi borcu affedilecek olan- şirkete üst sınırdan ceza kestiği halde, ne hikmetse genişleme izni vermekte sakınca görmedi" denildi.

Açıklamada,  felaketin sorumlusunun Bakanlık olduğu vurgulandı: "'Namuslu' uzman görüşlerine, jeoloji raporlarının ortaya koyduğu risklere aldırış etmeyen, ve şaibeli olma potansiyeli taşıyan ÇED raporlarını sorgulamayan bakanlık (ve ilgili kurumların yetkilileri) yerli ortaklı şirketle birlikte ortaya çıkan felaketin SORUMLUSUDUR!"

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Defalarca dile getirildiği gibi İliç tek değildir ve hali hazırda faaliyet gösteren binlerce maden sahası ve taş ocağı; on küsur yıllık işletme ömürlerinin ardından ormanlardan, verimli tarım arazilerinden geriye devasa kraterler, zehirli topraklar ve kanserojen su havzaları bırakmaya devam ediyor.
Sorumlu eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cinayet mahalinde 111 kere denetim yapıldığını söylemesi; sözde denetim yapıldığı söylenen diğer binlerce madeni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sorumluluğundaki on binlerce şantiyeyi sorgulamaya itiyor.
İktidar sahipleri, yerli/yabancı sermaye ortakları namına çalışarak, ‘satışa konu olabilecek her şey SATILIR’ mantığıyla talanın önündeki engelleri kaldırmayı görev edinmiştir."

"BAŞKA İLİÇ'LER, İŞ CİNAYETLERİ İSTEMİYORUZ"Bölge halkının basın açıklaması şöyle:

Basına ve kamuoyuna,

36. defa kaçak beton santrali önünde bir araya geldik. 13 Şubat’ta yaşadığımız iş cinayeti ve öncesinde ortaya çıkmaya başlayan çevre felaketi, hükümetin ve ilgili kurumların insan hayatına ve ülke toprağına verdiği değeri, en tiksindirici haliyle gözler önüne serdi. Arkadaki kaçak santral örneğinde olduğu gibi binlerce yıkım projesine ÇED lüzumu görmeyen Bakanlık, İliç’te -daha sonra milyonlarca liralık vergi borcu affedilecek olan- şirkete üst sınırdan ceza kestiği halde, ne hikmetse genişleme izni vermekte sakınca görmedi. “Namuslu” uzman görüşlerine, jeoloji raporlarının ortaya koyduğu risklere aldırış etmeyen, ve şaibeli olma potansiyeli taşıyan ÇED raporlarını sorgulamayan bakanlık (ve ilgili kurumların yetkilileri) yerli ortaklı şirketle birlikte ortaya çıkan felaketin SORUMLUSUDUR!
Uluslararası şirketlere vatanı ucuz işgücü membağı olarak pazarlayan, küresel maden simsarlarına tarım ve orman toprağını limitsiz sömürü sahası olarak sunan, hukuki “pürüzleri” şirketler için sorun olmaktan çıkaran ve bölge insanının tepkisini bastırarak kendi halkının, canlılarının sağlığını hiçe sayan siyasi iktidar felaketin SORUMLUSUDUR! 
Defalarca dile getirildiği gibi İliç tek değildir ve hali hazırda faaliyet gösteren binlerce maden sahası ve taş ocağı; on küsur yıllık işletme ömürlerinin ardından ormanlardan, verimli tarım arazilerinden geriye devasa kraterler, zehirli topraklar ve kanserojen su havzaları bırakmaya devam ediyor.
Sorumlu eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cinayet mahalinde 111 kere denetim yapıldığını söylemesi; sözde denetim yapıldığı söylenen diğer binlerce madeni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sorumluluğundaki on binlerce şantiyeyi sorgulamaya itiyor.
İktidar sahipleri, yerli/yabancı sermaye ortakları namına çalışarak, ‘satışa konu olabilecek her şey SATILIR’ mantığıyla talanın önündeki engelleri kaldırmayı görev edinmiştir. Yıkıma sürükledikleri ekonomiye bir nebze de olsa soluk getireceğini düşünerek, ve avanelerini ihya ederek sürdürdükleri yağma politikalarından geriye yüz yıllık Cumhuriyet’in pasasını bırakıp gidecek bu makam sahiplerini uyarıyoruz;
- Başka İliç’ler, iş cinayetleri istemiyoruz!
- Sahte denetimler istemiyoruz!
- Bilimin objektifliğine uymayan, sahte, kopyala-yapıştır ÇED raporları istemiyoruz!
- “ÇED gerekli değildir” ibaresi görmek istemiyoruz!
- Sebebi ne olursa olsun eko-kırım faaliyeti görmek istemiyoruz!
- Kendi ülkesini sömüren, sömürülmesine yol veren bir yönetim istemiyoruz!

- Artvin’de, Fatsa’da, Kütahya’da, Sivas’ta ve arkamızdaki beton santrali gibi onlarca örneği olan İstanbul’da yürütülen benzer faaliyetlerin derhal sonlandırılmasını,
- Birkaç işgüvenliği uzmanına ve saha amirine yıkılamayacak boyuttaki felaketin her kademeden sorumlusunun hesap vermesini istiyoruz!