Daimler CEO’su Dieter Zetsche’nin geçen haftalarda yaptığı açıklamalar dikkatleri bir kez daha ABD’nin ‘teknoloji ekosistemi’ olarak anılan Silikon Vadisi’ne çekti

‘Vadim o kadar yeşildi ki’

ERSOY YAŞAR / ersoy@otosafari.com / @ersysr

Kuzey Kaliforniya’da yer alan, yoğunlukla teknoloji odaklı Ar-Ge ve üretim tesislerinin bulunduğu Silikon Vadisi, otomotiv endüstrisine de ev sahipliği yapıyor. Geçmişte, ‘chip’ olarak bilinen yongaların üretildiği ve silikon üreticilerinin bulunduğu bu bölge, Stanford Üniversitesi’nin konuşlanması ve çevresindeki arazileri teknoloji şirketlerine satmasıyla farklı bir kimlik kazanmış. Dieter Zetsche’nin vadiye yaptığı ziyaret ise gündemi otomotiv teknolojilerine çekmesi adına anlamlı. Zetsche, Reuters kanalıyla Alman Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada, teknoloji şirketleri ve startup’lar (yenilikçi girişim) ile ile bir araya geldiğini söyledi, ancak bu şirketlerin hangileri olduğunu belirtmedi. Zetsche; Google ve Apple gibi teknoloji şirketlerinin otonom araçlarla ilgili önemli gelişmeler kaydettiğini, daha fazlasını yapmak için çalıştıklarını vurguladı. Zetche’nin, bu şirketlerin kendi teknolojileri ile otomobil üretebilmelerinin belirsiz olduğunu söylemesi ise şaşırtıcı idi. Geçen hafta bu sayfada yer verdiğim haberde de söz ettiğim üzere Zetsche, diğer şirketler hakkında açıklama yapmaktan kaçınan bir yönetici olarak tanınıyordu ve henüz 2015’te Google’ın iyi bir otomobil üreticisi olabileceğinden söz etmişti.

Silikon Vadisi’nde, konvansiyonel anlayıştan farklı olarak yeni nesil ürün ve hizmetler geliştiriliyor. Bu ürün ve hizmetler dünyadaki farklı platformlarda görücüye çıkıyor. Teknoloji ile otomotivin yakın paydaşlar olduğunu biliyoruz. Otomotiv endüstrisinin vitrini CES 2016 fuarında, Frankfurt, Tokyo, Los Angeles ve Detroit Motor Show’da öne çıkan tüm lansman ve tanıtımlar, yeni modeller ve donanım paketlerinden öte, çevre ve kullanıcı odaklı veya ileri güvenlik sistemleri odağındaydı.

Otomotiv endüstrisi, teknoloji yatırımlarına bütçe ayırabilmek için pazar payı ve sayısal büyüklüğü önemsemek zorunda olsa da örneklem ‘en beğenilen’, ‘en çevreci’, ‘en itibarlı’ gibi ölçütler olduğunda ansızın değişiyor. Volkswagen özelinde ele alacak olursak, Alman devin emisyon skandalı ile sarsılmasının hemen sonrasında ‘en beğenilen’ unvanını sıfır emisyon üreten hidrojen yakıt hücreli otomobili seri üretimle pazara sunan Toyota’ya kaptırması somut bir örnek olarak görülebilir.

Yalnızca üreticiler değil, paydaşları da Silikon Vadisi’nde teknoloji geliştirmeyi sürdürüyorlar. Pazarda yer alan otomobillerin yanı sıra elektrikli veya yakın gelecekte yollarda görebileceğimiz otonom otomobil projeleri için motor, sensör, iletişim, güvenlik gibi farklı bileşenler üreten teknoloji markaları da Silikon Vadisi’nde merkez ve laboratuvarlara sahip. Avrupa veya Uzakdoğu merkezli üreticilerin de bu bölgede büyük yatırımları bulunuyor ve dünyadan farklı üniversitelerle işbirliklerini sürdürüyorlar.

Silikon Vadisi, ilk bakışta yazılım şirketlerinin merkezi gibi görünse de otomotiv endüstrisi için de kritik önem taşıyor. Gelecekte çevreye duyarlı, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun emisyon kaygısı taşımayan araçların tasarlanmasında da kilit rol oynuyor.

***

Nissan Avrupa, WFP’ye katıldı

Dünyanın her yerinde doğal felaketler veya çatışmalardan etkilenen insanlara ulaşan Dünya Gıda Programı operasyonlarında, tehlikeli yol koşullarından dolayı sık sık kazalar yaşanıyor. 82 ülke ve programın kadrosunun yüzde 88’ini oluşturan 14 bin 600 saha personeli düşünüldüğünde, günlük operasyonlarındaki güvenliğin önemi daha iyi anlaşılıyor. Nissan Avrupa, Dünya Gıda Programı ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında güçlü bir yol güvenliği kültürü oluşturulmasına katkıda bulunacak. Sunulacak olan uzaktan eğitimle, Dünya Gıda Programı takımının sürücüleri ve 3 bin 200 araçlık filonun uzak noktalardaki toplumlara erişim imkanının artırılması sağlanacak. Nissan, Dünya Gıda Programı’nın hem hava, kara ve deniz operasyonlarındaki, hem de tedarik zincirindeki karbon ayak izini ölçecek. Dünya Gıda Programı ile yol güvenliğinin artırılması ve karbon ayak izinin azaltılması için yapılan işbirliğinin yanında, Nissan kendi çalışanlarına yönelik kurum içi pek çok bağış ve farkındalık kampanyasına da imza atacak. Bağış kampanyalarından elde edilen gelir, Dünya Gıda Programı’nın acil operasyonlarında veya okul beslenme programlarında kullanılacak.