Nusaybin ile ilgili değerlendirmede bulunan HDP Milletvekili Gülseren Yıldırım, operasyon yetkisinin validen alınarak askere verilmesini 'sıkıyönetim' olarak tanımladı. Yıldırım, “Vahşeti halkın gözünden kaçırmak istiyorlar. Daha çok kuralsız olacaklar” dedi.

Vahşeti saklamak için askere devrettiler

ELÇİN YILDIRAL
elcinyildiral@gmail.com
@elcinyildiral

Mardin Nusaybin’de 13 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Bir aydır abluka altında olan kentteki çatışmanın; Sur, Cizre, Silopi’den daha şiddetli yaşanması ve hem kolluk kuvvetlerinin hem de PKK’nin çok sayıda kayıp vermesi dikkatlerin bu kente çevrilmesine yol açtı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın da özel olarak Nusaybin’de inceleme yaptığı kentten sağlıklı bilgi alınamaması kentte ‘Ne oluyor?’ sorusunu gündeme getirdi. HDP Mardin Milletvekili Gülseren Yıldırım’a Nusaybin’de yaşananları sorduk. Yıldırım, kentte tam bir sıkıyönetim uygulamasının hayata geçirildiğinin altını çizerek, başka hiçbir ilçede yetkinin askere devredilmediğine dikkat çekti. Bu uygulamanın nedenini devletin burada büyük zayiat vermesine ve Nusaybin’in tarihine dayandıran Yıldırım, “Cizre’yi de aşacak bir tehlike var!” dedi.

Yıldırım, “Devlet, Nusaybin’de büyük zayiat verdi. Bu yüzden GATA’dan askerlere psikolojik danışmanlık için psikiyatrlar getirildi. Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı kente geldi. Cumhurbaşkanı özel olarak bu kentle ilgili açıklamalar yaptı. Zayiatın büyük olması, devletin bu kente farklı bir yaklaşım göstermesine neden oldu.

Diğer bir neden ise; Nusaybin, mücadelenin başlangıcından bugüne kendi özüne, kültürüne, kimliğine ve varlığına sahip çıkan bir kent oldu. Ve bu iradesini net bir şekilde ortaya koydu. Nusaybin kendi kimliğinin, kültürünün, taleplerinin farkında olan bir kent. Ve bunun sonucunda halk, yüzde 92 oranında bu ilkelere oy verdi. Haliyle AKP, bu duruşa karşı imha politikası geliştiriyor. Şu an Nusayin de yapılan budur" diye kaydetti.

'Kent dumanlarla kaplı'

Yıldırım kentteki operasyonla ilgili ise şu bilgileri paylaştı: “Hendek deniliyor ama inanın hendeklerin olmadığı mahallelerde binlerce insan var ve o mahallerde bile binalar, evler tarumar ediliyor, yıkılıyor, ateşe veriliyor... Nusaybin toplarla, füzelerle, ağır silahlarla, havanlarla eşi benzeri görülmemiş bir abluka ve bombardıman ile karşı karşıya. Cizre’de ve diğer bölgelerde de aynı toplar, tanklar kullanıldı ama buranın farkı, aralıksız dakika başı top atışlarının yapılması. Ve şuan da kentin üzerinde öylesine bir kara duman var ki; bir bulut oluşturuyor adeta.

Ayrıca Nusaybin’de hiçbir ilçede yaşanmayan bir uygulama hayata geçti. Yetki validen alınarak, askere devredildi. Burada tam bir sıkıyönetim uygulaması hatta sıkıyönetimi aşan bir darbe uygulamasından söz edebiliriz. Vahşeti halkın gözünden kaçırmak için yetkiyi askere devrettiler. Askeri bir mantıkla imha hedefleniyor. Daha çok kuralsız olacaklar. Nusaybin Cizre’yi de aşacak bir tehlike altında."

'Köylere bile havan atılıyor'

"Terörizm şiddetse bunun en şiddetli hali, bu topraklarda bu halkın üzerinde kullanılıyor" diyen Yıldırım, " Nusaybin de 3-4 kilometre uzaklıkta olan köylere sekize yakın havan topu düştü. Bir iki tanesi tesadüf olabilir ama bu tesadüf olamaz. İnsanlar, evlerinden uzaklaştırılmaya, bir nevi bu topraklar boşaltılmaya çalışılıyor. Ve bu sistematik olarak yapılıyor. Bütün bunlar da, AKP’nin kirli savaş politikalarıyla yürütülmeye çalışılıyor. Maalesef batı da bunu hissedemiyor. Buraya gelip görmek gerekir. Bunları yaşamak gerekir ancak bu şekilde toplumun duyarlığı gelişir" diye konuştu.

'Bedel halka ödetiliyor'

Yıldırım şöyle devam etti: "Burada verilen her zayiatın bedelini, faturasını bütün halka çıkarmaya çalışan bir zihniyet var. İki gün önce bir cenaze götürdük. Benim arabam vekil olmama rağmen didik didik arandı. Bana, ‘burada sıkıyönetim var. Buranın uygulaması başkadır’ karşılığını verdiler. Hatta ‘bu araba aranacak, biz bu arabalarda ne cephanelerin olduğunu biliyoruz’ diyebilme cûretine sahipler. Bu uygulamaları var olan hükümetin, Cumhurbaşkanı’nın söylemlerinden, zihniyetinden kopuk ele alamayız. HDP milletvekilleri bu kadar hedef gösteriliyorsa sanki bu toplumun 'teröristleri’ymiş gibi lanse ediliyorsa; bunların yaşanması artık olağanlaşıyor!"

AKP'nin çıkarı için…

Bütün bunların tekçi, inkârcı zihniyetten kaynaklandığını söyleyen Yıldırım, "Toplumu zehirleyen bir zihniyet bu. Toplumun, bu hastalığa yakalanma bünyesi çok müsait bir hale getirildi. Ancak bunun tek panzehiri var, o da HDP’nin savunduğu ilkeler. Ama maalesef AKP'nin diktatöryel, faşizan uygulamalarla bu toplumu abluka altına aldığı, sesini çıkaranlara karşı da topyekûn bir imhaya girdiği bir despotizmle karşı karşıyayız. Ve bunu da iktidarı için yapıyor. Burada Türkiye toplumunun çıkarı yok. Sadece iktidarın; kendi saltanatını, mezhepçi ideolojisini topluma dayatma ve egemenlik kurmaya çalışma amacından başka birşey değil bu yaşanalar" değerlendirmesini yaptı.