Kamunun gelir getirici en önemli kurumlarını bünyesinde bulunduran AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Varlık Fonu, borcunu bir önceki yıla göre yaklaşık iki katı artırarak 75 milyar TL’ye çıkardı. CHP’li Özel, “Varlık değil borçlanma fonu oldu” dedi

Varlık Fonu borcunu 2 kat artırdı: Varlık değil, borçlanma fonu!

Düzeltme ve cevap

BİRGÜN GAZETESİ’NİN TÜRKİYE VARLIK FONU’NU HEDEF ALAN GERÇEK DiŞi VE İTİBAR ZEDELEYİCİ HABERİNE CEVABIMIZDIR

Birgün Gazetesinin 28.04.2020 tarihli nüshasında 1. ve’ 7. sayfada “VARLIK DEĞİL, BORÇLANMA FONU başlığıyla yayınlanan gerçek dışı haber içeriklerinde Müvekkil kurumu hedef alan iftira niteliğinde bir takım asılsız iddialara yer verilmiştir.

Birgün Gazetesinin 28Nisan 2020 tarihli nüshasında “Varlık Fonu Borcunu 2 Kat Artırdı, VARLIK DEĞİL BORÇLANMA FONU” başlığıyla verilen haber gerçekle bağdaşmayan iddialar içermektedir. Haber adı altında verilen metin, halkın doğru haber alma hakkını gasp eden yanıltıcı, basın etiği ile bağdaşmayan bir içerikle hazırlanmış olup, bu metnin müvekkil Türkiye Varlık Fonu aleyhine tamamen negative algı oluşturmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.

Türkiye Varlık Fonu’nun 2017 yılı için hazırlanan konsolide mali tablolarında yalnızca iki bağlı ortaklık (THY AŞ ve Borsa İstanbul AŞ) Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) uygun olarak tam konsolide edilmiştir. Bu iki bağlı ortaklık dışında kalan ve TVF portföyünde bulunan diğer bağlı ortaklıklar (Ziraat Bankası, Halkbank, Türksat, PTT, Çaykur, Etimaden, Botaş ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) gerçeğe uygun değer farkı diğer kapsamlı gelire yansıtılan “Finansal Yatırım” olarak mali tablolara alınmıştır. 2018 yılı için hazırlanan mali tablolarda ise, Kamu Gözetim Kurumu’nun da görüşü doğrultusunda, belirtilen tüm bağlı ortaklıkları kapsayacak şekilde “tam konsolidasyon” yöntemi uygulanmıştır.

Söz konusu iki yöntem arasındaki en önemli fark; “Finansal Yatırım” yönteminde belirtilen bağlı ortaklıkların bilanço kalemlerinin TVF bilançosunda tek bir toplam olarak “Finansal Yatırım” başlığı altında göst erilmesi, tam konsolidasyonda ise konsolide edilen kurumların bilanço ve gelir tablosu bakiyelerinin TVF konsolide mali tablolarına ilgili tüm kalemlerin ayrı ayrı toplanarak taşınmasıdır.

2017 ve 2018 konsolidasyon yöntemleri arasındaki fark bu kadar açıkken söz konusu haberde TVF’nin borcunun bir önceki yıla gore yaklaşık iki kat artarak 75 milyar TL’ye çıktığına yer verilmiş, fakat konuya ilişkin en önemli bilgi olan yöntem değişikliği okurlar ile paylaşılmamıştır. 2017 yılı için raporlanan 37,3 milyar TL tutarındaki borç sadece THY ve Borsa İstanbul AŞ’nin, 2018 yılındaki 75,4 milyar TL ise on büyük şirketin toplam borcunu ifade etmektedir. TVF tarafından 2018 yılında kredi kullanımı yapılmamış olup, 2019 yılındaki kredi kullanımı ile bilgilendirme TVF’nin İnternet sitesinde 7 Mart 2019 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Görünüşteki artışın mezkur yöntem farklılığından kaynaklandığını kamuoyunun bilmesi hayatın olağan akışında beklenemez. Buna karşın haber yapan gazetenin kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmesi ve yanlış kanaat oluşturmaması gibi hukuki ve etik sorumluluğu bulunmaktadır. Söz konusu haberde, farklı yöntemlerle hazırlanmış mali tabloları karşılaştırıp yargıda bulunmak suretiyle yanlış kanaatler kamuoyuna sunulmuştur. Müvekkil kurum hakkında yanlış bir algı oluşturulmuştur.

Söz konusu haberin suimaksatla yapıldığının en önemli kanıtı ise; yanlış bir kıyaslama yapmış olsalar da müvekkil kurumun lehine olan hususlardan bahsedilmemiş olmasıdır. Farklı yöntemlerle hazırlanmış mali tabloları kıyaslamak suretiyle vardıkları olumsuz kanaatleri kamuoyuna sunarken, müvekkil kurum lehine kabul edilebilecek hususlar kast-ı mahsusla habere konu edilmemiştir.

Haberdeki bakış açısıyla bir karşılaştırma yapıldığı takdirde, TVF’nin kârının da 1 milyar TL seviyesinden 13,8 milyar TL seviyesine çıktığının ve yaklaşık 14 kat arttığının da ifade edilmesi gerekirdi. Kanaatimize göre kıyaslama biçiminin hatalı olmasına rağmen tutarlılık adına söz konusu gazetenin basın etik kuralları gereği bu neticeden de bahsetmesi lazım gelirdi.

Gazete haberinde yer verilen bir diğer konu da TVF’nin 2018 yılında 641 milyar TL’lik avans ve kredi kullandırdığı, bu tutarın 500 milyar TL’sini gerçek kişilere verilen kredilerin oluşturduğu ve bu borçların kimlere verildiğinin ise raporda yer almadığı iddiasıdır. Türkiye Varlık Fonu’nun bir banka olmadığını ve üçüncü kişilere kredi kullandırma imkanının bulunmadığını kamuoyunun bilgisine sunarız. TVF’nin konsolide mali tablolarında görülen kredi ve avans bakiyeleri TVF bünyesinde bulunan Ziraat Bankası ve Halkbank’ın kullandırmış olduğu ve kendi bağımsız denetim raporlarıyla da ilan olunan kredilerden kaynaklanmaktadır.

Denetim raporumuzun hazırlanmasının gecikmesi ise, daha önce de birçok kez açıkladığımız gibi, bağımsız denetimden geçmiş konsolide mali tablolarımızın hazırlanmasında bazı bağlı ortaklıklarımızın özellikle yurtdışı iştiraklerinin mali tablolarının geç tamamlanmasından kaynaklanmıştır. TVF’nin finansal tablolarının kamuoyuna daha detaylı ve daha şeffaf olacak şekilde ilan etme amacıyla, uluslararası saygınlığa sahip bir denetim firması tarafından ilk defa 2018 yılında yapılan “tam konsolidasyon” çalışmasında yaşanan bu gecikmenin tekrarlanmaması ve 2019 yılı konsolidasyon sürecinin yasal süreler dahilinde tamamlanması için iştiraklerimiz hezdinde süreç iyileştirmeleri yapılarak azaml gayret sarf edilmektedir.

TVF Yönetimi’nin toplantı yapmadığına ilişkin haberde belirtilen hususlar gerçeği yansıtmamaktadır. 2018 yılının Eylül ayında göreve gelen mevcut TVF yönetimi tarafından 2018 yılı içinde iki toplantı yapılmış ve bu toplantılarda 23 karar alınmıştır .

Birgün Gazetesinde yer alan düzeltmeye muhtaç işbu haber içeriğinde Müvekkil kurum hakkında gerçek dışı iddialara yer verilmekle kalınmamış, işbu yazı marifetiyle Müvekkil kurumun toplum nezdindeki saygınlığı ve itibarı zedelenmeye çalışılmıştır. Gazetenin gerçeğe aykırı, somut gerekçesi olmayan ve iftira niteliğindeki 28.04.2020 tarihli haberleri ile ilgili tüm yasal haklarımızı hızlı, eksiksiz ve etkin şekilde kullanacağımızı kamuoyuna saygılarımızla sunarız.

TÜRKİYE VARLIK FONU

Vekili

Av. Mustafa Doğan İnal

T.C. İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 21.05.2020 tarihli ve 2020/2121 Değişik İş No’lu kararına Türkiye Varlık Fonu Vekili A. Mustafa Doğan İnal’ın itirazı üzerine T.C. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 03.06.2020 tarih 2020/2003 Değişik İş No’lu kararı gereğince yayınladığımız Düzeltme ve Cevaptır.


HÜSEYİN ŞİMŞEK

Kanun gereği geçen yılın ekim ayında TBMM’ye sunulması gereken Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) ait 2018 Yılı Denetim Raporu, yedi ay gecikmeli olarak teslim edildi. Devlet Denetleme Kurumu’nun raporuna göre AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu fon, kamunun önemli birçok kuruluşunu bünyesinde bulundurmasına rağmen borcunu bir yılda neredeyse ikiye katladı.

Türk Hava Yolları, Türk Telekom, Ziraat Bankası, Halkbank, BOTAŞ ve PTT başta olmak üzere çok sayıda gelir getirici kuruluşu bünyesinde bulunduran TVF’nin 2017 yılında 37 milyar TL olan borcu 2018’de 75 milyar 404 milyon TL’ye yükseldi. Bu borçların 58 milyar TL’si uzun dönem borçlardan oluşurken geri kalan borçlarının ise kısa vadeli olduğu bildirildi.

ŞAHISLARA 500 MİLYAR TL KREDİ VERİLDİ

TVF’nin talep eden kuruluşlara ve şahıslara verdiği borçlar da raporlarda kendisine yer buldu. Edinilen bilgiye göre, TVF, 2018’de tam 641 milyar TL’lik avans ve kredi kullandırdı. Bunun 500 milyar TL’si kişilere verilen kredileri oluşturdu. Bu borçların kimlere verildiği ise raporda yer almadı.

ŞİRKETLERİNİ KONTROL EDEMİYOR

Birçok önemli kamu işletmesini elinde bulunduran TVF’nin bu şirketleri kontrol edemediği de ortaya çıktı. Denetim raporunu hazırlayan uzmanlar, fona devredilen birçok şirkete ait pay sahipliğinden doğan yönetim hakkının kullanılamadığını bildirdi. Bakanlar Kurulu tarafından şirketlerin fona devredilmesi, yönetimlerinin fon tarafından yapılacağı anlamına gelmediği belirtildi. TVF bünyesinde olmasına karşın Türk Telekom, Halk Bankası, Ziraat Bankası, Türksat, PTT, BOTAŞ, ETİ Maden gibi şirketlerin fon tarafından kontrol edilemediği için yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu bildirildi.

Kanunda yer alan son tarihten yedi ay sonra TVF’nin denetim raporlarının TBMM’ye sunulmasının nedeni de yine bu raporlarda ortaya çıktı. Raporlara göre Cumhurbaşkanlığı tarafından geçen temmuzda denetim için Devlet Denetleme Kurulu’nda talimat gönderildi. Ancak TVF, mali tablolara ilişkin bağımsız denetim raporlarını, Devlet Denetleme Kurumu’na teslim etmedi. Buna gerekçe olarak ise “Henüz hazır değil” denildi. Uzun uğraşlar ve kurumlar arası yazışmalardan sonra Cumhurbaşkanlığı’nın talimatı, TVF tarafından altı ay sonra yerine getirildi. Devlet Denetleme Kurumu’nun raporu, ocaktan sonra hazırlanmaya başlandı.

Denetim Raporu’nda, milyarlarca TL’lik kaynağı elinde bulunduran TVF yönetiminin bir türlü toplantı yapmadığı da bildirildi. Buna göre aralarında Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yanı sıra Rifat Hisarcıklıoğlu, Fuat Tosyalı, Yiğit Bulut gibi isimlerin bulunduğu yöneticiler, iki katı borç artışının yaşandığı 2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin hiç toplantı yapmadı.

ÖZEL: HAYIRSIZ DAMAT FONUNA DÖNÜŞMÜŞ

Raporu incelediğini belirten CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Rapor, TVF’nin varlık yaratmak yerine borç yaratan bir yapılanma haline geldiğini ve adeta bir paralel hazineye dönüştüğünü ortaya koydu. Elimizdeki bilgiler fonun, Hazine garantisiyle 34 milyar TL’lik borç ürettiği yönünde” dedi.

Şirketin 2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin mevzuata rağmen 2019 yılının ilk 3 ayında olağan genel kurul toplantısı gerçekleştirilmediğine de dikkat çeken Özel, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kuruluşundan bu yana mevzuata aykırı iş ve işlemler yapan bir şirketten söz ediyoruz. Başkanlığını Tayyip Erdoğan’ın, başkanvekilliğini Berat Albayrak’ın yaptığı bir şirketin denetim süreci başta olmak üzere neredeyse tüm faaliyetlerinde kanunun etrafından dolandığı anlaşılmaktadır. Aynı zamanda yürütmenin başı da olan şirketin başının kanun tanımaz, hukuk tanımaz bir yönetim sergilediğini gözler önüne sermektedir. Şirketin sadece mali denetime tabi tutulmuş olmasını, hukuka uygunluk ve performans denetimi yapılmamış olmasını da not etmek durumundayız. Norveç Varlık Fonu yöneticisi, bir başka fon yöneticisinin kiraladığı uçakla seyahat ederek kurumun itibarını ve kültürünü zedelediği için istifa etmişti. Türkiye’de ise ülkemizin geleceğindeki varlıklarının bile içine konduğu TVF’nin kamu kaynaklarının ne şekilde kullandığı ya da ekonomiye nasıl faydalı olabileceğine yönelik denetlemelerinin yapılmamış olmasını ciddi bir eksiklik olarak görüyoruz.”