Önümüzdeki 10 yılda ABD’den 350 milyar dolarlık silah alacak olması ve İran’a karşı uygulanacak politikalardaki kilit rolü Suudilerin değerini yükseltiyor

Vazgeçilemeyecek derecede ‘değerli’

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF Washington @omurkeyif

Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülmesi sonrası, Washington’da en çok konuşulan konulardan biri, ABD-Suudi Arabistan ilişkileri. Meseleyi bu denli ağırlaştıran sadece Kaşıkçı’nın Washington’da tanınan biri olması değil, Riyad-Washington arasındaki çıkar ilişkilerinin tehlikeye atılamayacak kadar büyük olması. Trump ısrarla Suudilere yönelik yumuşak tavrını korurken, Kongre’den “yaptırım” sesleri yükseliyor.

Suudileri dış politikasının merkezine oturtan ABD’de, hem çıkar ilişkilerini zedelemeyecek, hem de iç ve dış kamuoyuna karşı ABD’nin savaşlarına bahane ettiği “insan haklarını” savunduğu görüntüsü vereceği bir yollar üzerine konuşuluyor.

Suudiler 350 milyar dolarlık silah alacak
Washington’daki neo-con düşünce kuruluşu FDD’den Jonathan Schanzer’in bu hafta kaleme aldığı yazı, ABD’nin en büyük silah alıcısı Suudilerin ‘vazgeçilmez’ oluşuna iyi bir örnek. Suudilerin, önümüzdeki 10 yılda ABD’den 350 milyar dolarlık silah alacak olması ve petrol fiyatları üzerindeki manipülasyon gücünün yanı sıra, Trump yönetiminin İran’a karşı politikalarındaki kilit rolü bu değeri yükseltiyor.

Senato’da, Suudilere karşı yaptırım uygulanması için bir konsensüs olduğunu belirten Schanzer, “İyi haber bu yaptırımların ABD-Suudi bağlarına uzun süreli zarar vermek zorunda olmaması” diyor. Ona göre, “Kongre, Suudilerin başını çektiği koalisyonun diğer unsurlarına Yemen’de savaş için destek olmaya devam ederse, ilişkilerde kopma yaşanmayacak. Yaptırımlar, Kaşıkçı için adalet isteyenleri tatmin etmeyecek ama Amerika’nın hâlâ ihtiyacı olan ittifakı korurken, insan haklarına olan bağlılığını gösterecek.”

İnsan hakları mı, maddi çıkar mı?
İnsan hakları, Washington’daki çoğu kişi için Suudilerin Yemen’deki ABD destekli savaşı söz konusu olduğunda dikkate değer bir konu değil. Suudilerin bombardımanı dolayısıyla yerle bir olan Yemen’de 100 yılın en büyük insanlık krizlerinden biri yaşanıyor. Temel gıda maddelerinin bile bulunamadığı ülkede açlık ve tedavi edilebilir hastalıklar her an onlarca insanın ölümüne neden oluyor.

Trump yönetiminin Suudi Arabistan politikalarında Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, önemli rol oynadı. ABD kamuoyuna ‘yenilikçi prens’ olarak tanıtılan Muhammed bin Selman’a (MBS) yakınlığıyla bilinen Kushner’in Kaşıkçı olayından uzak durmasının sebebinin de bu olduğu ifade ediliyor. CNN’in haberine göre, Kongre’den gelen eleştirilere rağmen Kushner, Trump’a yavaş ve dikkatlice ilerlemesi gerektiğine dair tavsiye veriyor. New York Times ise Kushner’in Kaşıkçı olayına dair öfkenin zaman içinde geçeceğini söylediğini yazıyor. Sadece Kushner değil, Savunma Bakanı Jim Mattis, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Dışişleri Bakanı Pompeo da Suudi yanlısı İran karşıtı politikaları destekliyor. Kaşıkçı cinayetinin Suudilere karşı kayda değer bir tepkiye neden olması da bu nedenle beklenmiyor.

***

Göçün nedeni neoliberal politikalar

vazgecilemeyecek-derecede-degerli-523423-1.

Binlerce Honduraslı göçmen Guatemala ve Meksika’yı geçerek ABD sınırına doğru yürüyor. ABD Başkanı Donald Trump, göçmenlerin rotası üzerindeki Guatemala ve Meksika’nın yanı sıra Honduras hükümetini göçmenlerin geçişini engellemeleri için tehdit ediyor. Binlerce kişinin hayatını tehlikeye atarak göçmesinin nedeni, Honduras’taki yoksulluk, işsizlik ve çete cinayetleri. Yoksul kişiler için, militarize edilen sınırları geçmenin en güvenli yolunun toplu hareket etmek olduğu ifade ediliyor. Honduraslı göçmen kervanın kendiliğinden toplanma nedeni de bu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, pazar akşamı yaptığı açıklamada, söz konusu “ülkelerden geçmeye çalışan göçmenlerin, bu ülkelerin bağımsızlığını, yasalarını ve prosedürlerini ihlal ettiğini” ileri sürdü. ABD yönetimi, göçmenlere karşı söylemlerini artırırken, Honduras’ın içinde bulunduğu koşullarda, kendi sorumluluğunu dile getirmiyor. Honduras, 2009’da yaşanan ABD destekli askeri darbe sonrasında, neoliberal politikaların kurbanı haline geldi. Eğitim sağlık gibi kamu hizmetleri saldırıya uğrarken, işsizlik ülkenin en büyük sorunlarından biri oldu. Uyuşturucu ve örgütlü suç ülkeyi ele geçirdi.

Ülkedeki koşullar her gün yüzlerce Honduraslının yerinden edilmesinin sebebi. Telesur’a göre, bu yıl Honduras’tan ikinci “göç yürüyüşü” yapılıyor. 2017’de 3 bin 790 cinayet işlenen ülkede, 2014-16 arasında 23 yaş altı 2 bin 300 kişi vahşice öldürüldü.

***

Niyet Çin’e karşı silah konuşlandırmak

ABD Başkanı Donald Trump, Sovyetler Birliği ve ABD arasında 1987’de yapılan nükleer anlaşmadan (I.N.F.) çekileceğini açıkladı. Trump, iki ülkenin nükleer silah inşasını kısıtlayan anlaşmadan çekilme nedeninin Rusya’nın ihlali olduğunu açıkladı ancak New York Times’ın haberine göre, ABD’nin asıl hedefi, Pasifik’te Çin’e karşı yeni silahlar
konuşlandırmanın önünü açmak.