LGBTİ+’ların geçen hafta gerçekleştirilen 19. Onur Yürüyüşü’nde maruz bırakıldığı polis şiddeti, yaşadıkları ayrımcılığı ve nefret söylemini bir kez daha gündeme getirdi. LGBTİ+’lar, “Vazgeçmiyoruz, buradayız” demeye devam ediyor.

Vazgeçmiyoruz inatla buradayız

19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polis sert şekilde müdahale etmiş, çok sayıda yurttaş darp edilerek gözaltına alınmıştı.

Deniz Güngör

Son zamanlarda LGBTİ+'lara yönelik artan nefret söylemi, hayatlarını daha çok zorlaştırıyor. Geçen hafta yapılan Onur Yürüyüşü’nde, polis şiddeti tepkiye neden oldu. LGBTİ+'lar ve hak savunucularıyla, gündelik hayatlarında ve artan nefret söylemiyle beraber yaşadıkları sıkıntıları konuştuk. Şiddetle ilk kez karşılaşmadıklarına dikkat çeken Çağdaş Engin Kırlangıç, “Tüm bu olaylardan önce de hayatımızın birçok yerinde de farklı şekillerde meydana gelen şiddeti bedenimizde ve ruhumuzda hissediyorduk” ifadelerini kullandı. Eşcinsel, Biseksüel, Trans, İnterseks + Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG) Başkanı Günseli Dul ise “Çocuklarımız çok tedirgin, sokağa çıkmaya bile korkuyorlar. Ancak bizim mücadelemiz bitmeyecek, vazgeçmeyeceğiz” dedi.

CAN GÜVENLİĞİ ENDİŞESİ

Çağdaş Engin Kırlangıç, sokak hayvanlarını beslerken maskesi gökkuşağı renklerinde olduğu için bir kişinin üzerine araba sürdüğünü anlattı. Toplum içerisinde şiddet ve ötekileştirmeye maruz bırakıldıklarını aktaran Kırlangıç, “İzledikleri korku politikası benim açımdan başarılı oldu. Sadece Onur Haftası’nda görünürlüğe dair bir şey yapmıyorum ama tabii ki orada olmak isterim. Ancak herhangi bir şekilde can güvenliğimin olmadığını, hayatımı kaybetsem bile sonrasında adaletin yerini bulacağını düşünmediğim için onay almayan eylemlere korktuğumdan dolayı katılamıyorum” diye konuştu.

TEMSİL EDİLMİYORUZ

Siyaset içerisinde yeterince temsil edilmediklerini belirten LGBTİ+ Çağdaş Engin Kırlangıç, “Demokrat olan siyasilerin bize çok fazla destek vermediğini düşünüyorum. Son seçim döneminde birçok belediye, sosyal medya hesaplarını gökkuşağı sembolleriyle donatmıştı. O zamanlarda da büyük bir şiddete maruz kalıyorduk ve şiddet olayları gerçekleştiğinde çok sınırlı belediye ve vekiller dışında hiçbiri sesini çıkarmadı. Sadece çıkarları olduğunda bizi savunmalarını değil, insan hakları olarak düşünüp, hiçbir koşulları ve amaları olmadan yanımızda olmalarını isterdik” dedi. Bir başka LGBTİ+ birey de “Siyasette bizlerin direkt LGBTİ bireyler olarak temsil edilmemizden daha çok insan olarak eşit haklarla temsil edilmemiz taraftarıyım” sözleriyle Kırlangıç’ı destekledi.

NEFRET KORKUTUYOR

LGBTİ+'lar, kıstırılmış hissettiklerini söylüyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir LGBTİ+ ise “Kimliğimizi öğrenen bakkal bile bir gün bize saldırabilir ve bundan korunamayacağımızı biliyoruz. Başınıza bir şey gelse ve polise gitsek 'Ablacım siz de şunu yapmayın’ diyecekler. İnsanlar, hayatınıza o kadar kolay müdahale edebiliyor ki” ifadelerini kullandı. Kendilerini koruyan bir yasanın yokluğundan şikâyetçi olan LGBTİ+, “Bizi koruyan bir yasamız da olmayınca siz de kendinizi koruyamıyorsunuz” şeklinde konuştu.

AYRIMCILIK VAR

Toplum içerisinde sıkça ötekileştirilen LGBTİ+'lar sadece herkesle eşit görülmek istediklerini söyledi. Adını açıklamak istemeyen bir diğer LGBTİ+ da “Şiddet bizim 2014’ten beri yoğunlukla yaşadığımız bir şey. Hepimiz tedirginiz. Arkadaşlarımız kendilerine insan gibi davranılmadığını da söylüyor” ifadelerini kullandı. Ayrımcılığa sadece eylemlerde ve etkinliklerde maruz kalmadıklarını aktaran LGBTİ+, şöyle konuştu: “Sokakta yürürken bile insanların sizin bakışlarında bile ayrımcılığı hissediyorsunuz. Elinizde veya giysinizin bir parçasında gökkuşağı simgesi veya renkleri olduğunda insanların size olan bakışları değişiyor. Mesela polisin önünden geçerken partnerinizin elini bırakıyorsunuz ya da evinize hırsız girdiğinde polisi aramadan önce ‘Nasıl açıklarım?’ veya ‘Gelince bizlere olan bakışları nasıl olur?’ gibi endişeler yüzünden 2 kere düşünüyorsunuz. Bu da bize kötü hissettiriyor.”

AİLELER DE MÜCADELEDE

LİSTAG Başkanı Günseli Dul, LGBTİ+'lar ve aileleri için onur yürüyüşü’nün toplumda görünürlüğü sağlaması açısından önemine işaret etti: “Onur yürüyüşleri LGBTİ+ için ve aileleri için çok önemli. Önemi görünürlük. LGBTİ+'lar, aileleriyle beraber ne kadar görünür olurlarsa o kadar eşitleniyorlar. Ancak çocuklarımız hak ihlaline uğradıklarında, onları koruyacak bir yasa olmadığı için polise başvurduklarında nefret söylemleri devam ediyor. Hiçbir şekilde haklarını arayamıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nde de bu haklar savunulduğu için yok etmeye çalışıyorlar. Bizim çocuklarımız kolluk kuvvetlerine güvenmiyorlar ama polisler, bizim çocuklarımızı korumak zorunda. Bizler, her sene yine onur yürüyüşünde sokağa çıkıp çocuklarımızın yanında olacağız. Polis baskıları ve sistematik nefret bizi bastıramaz.”