Veli-Der İzmir Şubesi, Ödemiş’te bir panel düzenleyerek, Türkiye’de eğitimi tartıştı. Panelde, Türkiye’de eğitimin, ticarileştiğini, ticarileşirken de dinselleştirildiği vurgulandı.

Veli-Der: Bilimsel eğitimden vazgeçilemez

BİRGÜN EGE 

Veli-Der İzmir Şubesi, Ödemiş’te bir panel düzenlendi. Ödemiş Belediyesi Nikah Salonunda ‘Öğretmen okulda, hoca camide’ başlığı ile yapılan panele, Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ile eğitimci Necip Vardal katıldı. Eğitim Sen Ödemiş ilçe temsilcisi Selim Şahan’ın yönettiği söyleşide konuşan Veli-Der yöneticileri, Türkiye’de eğitimin, ticarileştiğini, ticarileşirken de dinselleştirildiği belirtildi. 

Panelde açılış konuşmasını yapan Selim Şahan, "Veli kelimesi dilimize Arapça’dan geçmiş. Kullanım olarak ‘yakın, yanında duran, yardımcı, bakan, gözeten, yöneten, arkadaş’ gibi anlamı var. Sözcüğün Türkçe’de kazandığı özel anlam ‘ermiş’ kişi. ‘Veli’ denildiğinde genellikle okulda öğrenci, anne-babası ya da yakını olan kimse anlıyoruz. Kelimenin çoğulu da ‘evliya’ şeklinde. Fakat, veli kelimesine biz başka bir anlam yüklüyoruz. ‘Yanında duran, gözeten, arkadaş’ anlamı bizim için yaşamın birçok alanında vücut buluyor. Öğrenci velisi, eğitimin velisi, demokrasinin velisi, hayvanların velisi, ağaçların velisi, havanın ve suyun velisi, şiddet kurbanı kadınların velisi, doğanın velisi; kısacası hayatın kendisinin velisi, koruyucusu. Eskiler buna hamisi diyor. İşte biz bu yüzden mücadele ediyor, sendikalar ve dernekler kuruyoruz" diye konuştu. 

"EŞİTSİZLİK HER GEÇEN GÜN ARTIYOR"

Eğitimci Necip Vardal da, "Siyasi iktidar 40 yıldır, planlı ve programlı olarak ilerliyor. Son 20 yılda da 4artı 4 artı 4 olarak formüle edilen bir sistemle de yeni bir rejim inşa etmeye başladı. Bu rejimin adı da ‘itiraz etme şükret’ eğitim sistemi ile sürekli oynanıyor, sürekli yeni bakanlar atanıyor. Ama başarılı olamıyor. Türkiye’deki demokrasi güçleri, demokratik eğitimden vazgeçmiyor. Bugün geldiğimiz noktada; karma eğitim, tartışılır hale geldi. İnsanlar camilerden uzaklaşırken, imamlar ana sınıflara kadar indiler. Laik yaşam tarzına karşı baskı ve dayatmaların hızı arttı. ÇEDES adı altında ‘biz dini değerlere dayalı bir eğitim sistemi’ kuracağız diyorlar. Üniversitelerde pedagojik formasyon alan eğitimciler devre dışı bırakılıp, lise mezunu imamlar okullara sokulmaya başlandı. Eğitimin merkezine dini eğitim yerleştirilirken öte yandan eşitsizlik her geçen gün artıyor. Toplum yoksullaştırılırken, dini eğitim ile ‘şükredin’ diyorlar. 3 milyon öğrenci üniversite sınavına girerken bunun 50 bini işe yerleşiyor, geri kalan işsizler ya da ucuz işgücü çöplüğüne gönderiliyor. Yoksul çocukları için MESEM’e gitsinler orada itiraz etmeyen asgari ücretli işçi olsun diyorlar. Öte yandan Okulların fiziki şartları ve öğrencilerimizin sağlıklı beslenme olanakları da ortadan kaldırılıyor. ‘Beğenmiyorsan özel okullara git’ diyorlar. Vergi veriyoruz, karşılığında hizmet istiyoruz. Eğer sesimizi çıkarmazsak, çocuklarımızın geleceği daha da kötüye gidecek" ifadelerini kullandı. 

"HAK ETTİĞİMİZİ İSTEMEK ZORUNDAYIZ"

Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise, şunları dile getirdi: "Milli Eğitim Bakanı 40 yıllık çalışmanın amacını açıkça ortaya koydu. Bakan ‘Biz yeni bir sistem ortaya koyuyoruz ve siz de buna alışacaksınız’ dedi. Hayır, biz demokratik ve laik eğitimi savunmaya devam edeceğiz. Bunun için de sizleri örgütlü mücadeleye çağırıyoruz. Çocuklarımız mutlu değil ve yurtdışına gitmek istiyor. Çocuklarımız, en iyi eğitimi alsın ve sağlıklı beslensin istiyoruz. Bir kişinin yabancı ülkelerin çalışmaları içine dâhil edilip uzaya gitmesi ile çocuklarımız bilimsel eğitim almış olmuyor. Vergilerimizin nereye gittiğini sorgulamak ve hak ettiğimizi istemek zorundayız."