Benzerini filmlerde görebileceğiniz sadelikte yaşamlarını sürdüren bu yerli bölgeleri, Chavez politikalarının en sıkı destekçileri.

Venezuela arka sokakları

venezuela-arka-sokaklari-56914-1.> CEM TÜRK info@cemturk.com

Önce bir soralım; Venezuela’ya niye gidersiniz? Margarita ya da Los Roques Adaları’na deniz, kum ve güneş içinse o kadar yola hiç gerek yok. Caracas’ta şöyle bir gezeceğim, kenti keşfedip insanlarla sohbet edeceğim diyorsanız önce onu bir unutun. Başkentte suç oranı çok yüksektir; gündüz vakti sadece birkaç merkezi meydanda güvenle dolaşabilir, hava karardıktan sonraysa otelinizden dışarı çıkmak istemezsiniz. Caracas’ta geçireceğiniz zamanı; Latin Amerika’nın efsanevi komutanı Simon Bolivar’ın müze evini gezmek ve keyifli bir teleferik yolculuğuyla ulaşacağınız El Avila Dağı’ndan kenti seyretmek için değerlendirebilirsiniz. En iyisi Caracas’ı hızlı geçin ve diğer bölgelere gidin, ülkenin muhteşem doğasını keşfedin. Kırsaldaki insanların daha misafirperver olduklarını hemen anlayacaksınız.

Ülke vize istemiyor. Havalimanında etrafınızı karaborsacılar saracak, çünkü para birimi Bolivar’ı resmi döviz ofisinde bozdurmakla sokakta değiştirmek arasında 20-25 kat gibi inanılmaz bir fark var. Bu belirsizlik yüzünden bazı havayolu şirketleri bile ülkeye uçmaktan vazgeçti. Resmi kur kullanırsanız ülke çok pahalı zaten herkes karaborsa döviz bozduruyor. Ancak yüksek kur almak için sokakta cebinizden çıkartacağınız dolarların nasıl bir tehlike yaratacağına ayrıca değinmemiz gereksiz sanırım. Aynı havalimanına dönüş için geldiğinizde; uyuşturucu ticareti endişesiyle uygulanan sıkı kontrole şahit olacaksınız. Bu durum size, uçuşunuzdan 4 saat önce havalimanına gelme mecburiyeti ve tüm çantalarınızın didik didik aranması olarak yansıyacak.

Ülkede herkes Chavez sevdalısı değil. Politikalarının devamını destekleyenler olduğu gibi, özellikle kent merkezlerinde birçok insan Chavez’i hiç iyi anmaz. Din çok önemli bir konuma sahip ve hatta Venezuela ile Kolombiya arasındaki bitmez çekişme “kim daha çok Katolik” konusunda da hararetle devam ediyor. Venezuela zengin petrol yataklarına sahip olduğu için kelimenin gerçek anlamıyla “benzin sudan daha ucuz”. Ancak bu durumun ülkeye bitmek bilmez politik karışıklıkları çektiği de ayrı bir gerçek.

Kendinizi Arepa’ya da hazırlayın. Kaynaklarda, tortillaya benzeyen bir çeşit ekmek olarak geçiyor ama ülkede bunu çok aşan bir anlamı var. Bir çeşit sandviç gibi istediğiniz iç malzemeyle hazırlanıyor ve onsuz bir hayat Venezuela’da mümkün değil. Arepa’nın içine ne konursa daha güzel olacağı tartışma konusu ancak tüm Venezuela otobüslerde çok soğuk klima kullanımı konusunda hem fikir. Yanınızda yazlıklarınızın yanı sıra yanınızda mutlaka çok kalın bir üst giyim olsun yoksa tatilinizi hasta tamamlarsınız. Buraya yazacak kadar ciddi bir durum gerisini siz hayal edin.

Eğer Venezuela’ya dair “mutlaka yapmalısınız” ile başlayan bir cümle kurulacaksa, bu; “harika bir doğada kamp ve trekking yapmak için La Gran Sabana Canaima Ulusal Park bölgesine mutlaka gitmelisiniz” olmalı. Üstelik hayatınızda bir “en” yaşamış olursunuz, burada yer alan “El Salto Angel” dünyanın en yüksekten akan şelalesi. Ulaşım için uçağı tercih edin, biletler ucuz ve genelde 4-8 kişilik küçük pervaneli uçaklar kullanılıyor. Sıkı bir yürüyüşçüyseniz, yaklaşık 1 hafta süren Roraima Dağı trekking turuna katılın. Yükünüz sırtınızda, muhteşem bir doğada tur boyunca yürüyerek, hamakta uyuyarak üstelik yol üzerinde geleneksel yaşamlarını sürdüren yerli kabilelerini de ziyaret ederek hayatınızın yolculuğunu yaparsınız. Tehlikesi de var; hayatınız hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak, Amazon ve insanlarının anıları aklınızdan hiç çıkmayacak.

Bir yer tarif edeceğim; her ağaçta onlarca rengarenk kuş düşünün, tam bir görsel şölen, bu iyi kısmı öte yandan her yerde sivrisinekler var ve görüp görebileceğiniz en büyüklerinden, bu da dertli kısmı. Sadece sazdan çatısı olan duvarsız kulübeler var ve içlerinde hayatlarının tüm sadeliğiyle “Warao” yerlileri yaşıyor. İsimlerinin anlamı “kayıklı adam”, öyle de olması lazım; 40.000 km² alana yayılmış tam 375 nehir kolundan bahsediyoruz. Burası Orinoco Deltası! Ağaç kütüğünden yakılarak oyulmuş ve neredeyse nehir suyuyla aynı seviyede yol alan kayığınızda kürek çekerek ilerlerken papağan avcılarıyla karşılaşacaksınız, canlı yakalayıp satmak için tuzak kuruyorlar, balık peşinde koşanlarda var. Hayat kelimenin tam anlamıyla her şeyiyle nehire sıkı sıkıya bağlı sürüyor. Benzerini filmlerde görebileceğiniz sadelikte yaşamlarını sürdüren bu yerli bölgeleri, Chavez politikalarının en sıkı destekçileri.

Biraz da dağ havası katalım; rotanıza Merida’yı da eklerseniz, ünlü And Dağları’na da gitmiş olursunuz. Hem turizmin hem de eğitimin gözdesi olan kentte birçok üniversite var ve öğrenci kenti olarak tanınıyor. Bunun yansıması olarak güvenle dışarı çıkmak, güzel müzik dinlemek, diğer gezginlerle ve kent sakinleriyle tanışmak için birçok kafe ve bara sahip.

Venezuela; benzersiz bir doğaya, And Dağları’na, Angel Şelalesine, insanların ilgisini çeken politik hayata sahip. Ancak gezmesi kolay bir ülke değil. Doğada fazla konfor beklememeye ve özellikle büyük kentlerde (kesinlikle Caracas’ta) yüksek suç oranına, diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla daha az konuşkan insanlara hazır olarak gitmek gerekiyor.