Verilen sözler gerçekler, yalanlar

Guy Mettan

Özellikle, 1991’de ABD tarafından Gorbaçov’a verilen, Almanya’nın birleşmesi ve Kızıl Ordu askerilerinin Doğu Avrupa’dan çekilmesi karşılığında NATO’nun “Doğu’ya doğru bir milim (inç) dahi ilerlemeyeceği” sözünün Ukrayna’yı tarafsız kılmak ve hatta işgal etmek için Kremlin tarafından uydurulan bir “efsane (mit)” olduğunu iddia eden pek çok makaleyi düzeltmek gerekiyor.

Bu tez, 2014 yılında Ukrayna krizi sırasında Foreign Affairs dergisinde yayımlanan ve daha sonra geçen Kasım’da bir kitapta yeniden tasdik edilen bir makaleye dayanıyor. Yazarı Mary E. Sarote; görüşleri tarafsız bir çalışmadan ziyade daha çok bir propaganda niteliğinde olan, ABD’nin emperyal siyasetini güden en etkili düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi’nin (Council on Foreign Relations) bir üyesi. Bu nedenle sözümona bu “efsane” daha doğru olamazdı. Hem neler olup bittiğini anlamak hem de çatışmaya yönelik bir müzakere çözümü bulmak istiyorsak bunun farkında olmamız gerekiyor.

9 Şubat 1990 tarihinde ABD’nin o zamanki Dışişleri Bakanı James Baker tam olarak şöyle demişti: “2+4 mekanizması çerçevesinde yürütülen tartışma ve değerlendirmelerin, Almanya’nın birleşmesinin NATO askeri örgütünün doğuya doğru ilerlemesine yol açmayacağı konusunda teminat vermesi gerektiğini düşünüyoruz.”Sonraki gün ise Almanya Şansölyesi Helmut Kohl, “NATO’nun etkinlik alanını genişletmemesi gerektiğini değerlendiriyoruz” diye tekrarlamıştı.
George Washington Üniversitesinin Ulusal Güvenlik Arşivi 2017 Aralık’ında, 1990 ve 1991 yıllarındaki diplomatik görüşmeler sırasında kayıt altına alınan çok sayıda belgede Batı’nın verdiği güvencelerin ortaya çıktığı o zamana ait notları, tutanakları ve telgrafları yayımladı. Tüm detaylar üniversitenin web sitesinde “NATO Yayılması: Gorbaçov’un duydukları” başlığı altında bulunabilir. Söz konusu belgeler; Baker, Bush, Genscher, Kohl, Gates, Mitterrand, Thatcher, Hurd, Major ve Woerner’dan NATO’nun genişlemesine karşı Sovyet liderlere verilen güvenlik teminatlarını ortaya koyuyor.

YELTSİN'E VERİLEN RÜŞVET

Eski Amerikan Moskova büyükelçisi Jack Matlock de, bu gerçekleri çeşitli yayınlarında teyit etti. Usulüne uygun bir şekilde imzalanmış bir anlaşma kapsamında olmasa bile, teminatlar verildi. Ancak ‘söz sözdür’ ifadesini tanımak ve buna önem vermek noktasında irade göstermeniz gerekir. Bu durum Bill Clinton dönemine kadar böyleydi. Ancak Bill Clinton neocon’ların yükselişiyle birlikte bu sözleri göz ardı etmeye karar verip 1997’de arkadaşı Boris Yeltsin’e verdiği 4 milyar dolar rüşvet karşılığında kabul edilen yeni üyelerle NATO’yu doğuya genişletmeyi başardı. O zamanlar ABD yönetimindeki en Rus karşıtı figür olan Zbigniew Brzezinski, bugün yaşanacakları öngörerek “Büyük Satranç Tahtası. Amerika’nın küresel üstünlüğü ve bunun jeostratejik gereklilikleri” adlı ünlü kitabında ABD’nin Ukrayna’yı neden alması gerektiğini şöyle açıklıyordu: “Rusya gözden çıkarılır ya da reddedilirse, buna içerleyip kendilerini daha Avrupa-karşıtı ve Batı-karşıtı bir yerde görmeye başlarlar.” Ve ardından Clinton’ı acele etmeye teşvik ediyordu: 1990’ların ortasında bir yandan aşırı ani genişlemeye karşı uyarırken diğer yandan da “Ne kadar uzun beklersek, Moskova’nın itirazları o kadar yüksek sesle çıkar” öngörüsünde bulunuyordu.

Sovyetler Birliği’ni çevreleme politikasının fikir babası George Kennan da bu tehlikeyi göz ardı etmemişti. 1997’de New York Times’daki bir yazısında, Gorbaçov’a verilen sözün ihlal edilmesinin ardından Polonya, Macaristan ve Çekya’nın NATO’ya kabul edilmesinin “Soğuk Savaş sonrası Amerikan politikasının en büyük hatası olacağını ve sadece Rus halkında milliyetçi, batı-karşıtı ve militarist eğilimleri alevlendirmeye hizmet edeceğini” yazarak bugünkü duruma dair kehanette bulunmuştu. O zamandan beri NATO, 2004’te 7 yeni devleti bünyesine ekleyip, 2008’de Ukrayna ve Gürcistan’a üyelik vaat ederek aynı yıl Gürcistan’ı Güney Osetya’ya saldırmaya teşvik ederek sorunları daha da kötü bir hale getirdi. Bu Putin’in Münih Konferansı’nda NATO’nun genişlemeyi durdurması dileğini ifade ettiği konuşmasında sadece 10 ay sonraydı. 25 yıl içinde NATO tümü Doğu’da olmak üzere üye sayısını iki katına çıkardı.

SALDIRGANLIK BİRİKTİRDİ

Aynı zamanda, yüzsüz bir şekilde uluslararası hukuku saptırarak saldırganlık biriktirdi: 1991’de Körfez savaşı, 1992’de Yugoslavya’nın dağılması; 1999’da Sırbistan’ın yasadışı bir şekilde bombalanması; Kosova’nın ayrılması; Afganistan’ın 2011’de işgali, 2003’te Irak savaşı; Libya’nın yıkımı ve 2011’de Kaddafi’nin öldürülmesi; 2011’de Suriye’nin yıkımına; 2015’ten bu yana Yemen’de Suudi bayrağı altında gerçekleştirilen savaş. ABD güdümlü NATO’yu zararsız görmek zor. Bu nedenle, hatası Ukrayna’nın Rusya ve Avrupa arasında bir denge oluşturması dileğinde bulunmak olan Viktor Yanukovic’in devirmek için Şubat 2014’te gerçekleştirilen ABD güdümlü darbeden sonra, Donbass’ın isyan ederken Rusya’nın Kırım’ı yeniden kontrolü altına alması sürpriz olmamalı.

MRonline’dan çeviren BirGün Çeviri Kolektifi