Yeni bir haber geldi. Moda devi Versace bugüne kadar asla ve kat’a yapmamış olduğu şeyi bundan sonra da asla ve kat’a yapmayacağını ilan etti.

Yeni bir haber geldi. Moda devi Versace bugüne kadar asla ve kat’a yapmamış olduğu şeyi bundan sonra da asla ve kat’a yapmayacağını ilan etti. Siz “nedir bu saçmalık” diye celallenmeden ben durumu açıklığa kavuşturayım. Kot kumlamaktan ya da diğer bir deyişle Silikozisden bahsedeceğiz bir kez daha. Bilmeyen pek az kişi kaldı ama bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Silikozis ölümcül bir hastalık. Modanın yarattığı bir hastalık diyelim. En azından son yıllarda modanın bir yan etkisi. Büyük markalar modayı yaratırlar. Sonra yarattıkları modanın tüketici tarafından talep edildiğini iddia ederler. Kumlanmış kotta da durum üç aşağı beş yukarı bu. Kotlarının giyilmiş görünmesi için, gerçekten giymeyi akıl edemeyen yahut gerçekten giymeye üşenen üç beş meczubun başımıza açtığı bela. İlle de eski ve beyazlatılmış görünsün diye silika ile zenginleştirilmiş kumun basınçla kotun üzerine püskürtülmesi. O kum daha doğrusu onun içindeki silikanın o işte çalışan işçilerin ciğerlerine dolması, onları nefessiz bırakması, doktorun onlara “şu kadar ay ömrün kalmış” demesi yirmili yaşlarında. Ve bir tedavinin olmayışı. 46 kişiyi yitirdik bu yüzden memleketimizde. Benzer atölyelerde çalıştığı bilinen binlercesinin ise teşhisi bile konulmamış durumda. Ve ancak Kot Kumlama İşçileri ile Dayanışma Komitesi’nin ve pek çok gönüllünün hakkı ödenemez katkıları ile bir ilerleme kaydedilebildi bu hususta. Türkiye’de yasaklandı, hastalanan ve başvurabilenlere bir kısım haklar sağlandı. Ama üretim başka ülkelere örneğin Bangladeş’e kaydı. Mesele uluslar arası olunca, uluslar arası kamuoyu da sürece dahil oldu. Daha kesin bir çözüm için bu ürünlere talebin ortadan kaldırılması amacıyla “Stop The Killer Jeans!” diye bir kampanya başlatıldı. Bu kampanya kumlanmış kot satan tüm markalara bu uygulanmanın yasaklanması için çağrıda bulundu.

Küçük Bir Ayrıntı

Versace gibi büyük bir marka mevzu bahisken ufak pek ufak bir ayrıntıyı hatırlatmak da bizim boynumuzun borcu olsun. Bu şekilde işlem gören kotlar böyle işlem görmeyenlerden “biraz” daha pahalıya satılıyorlar. İşte insan hayatının değeri! Ama siz ilk bakışta “canım, paranın ne önemi var, bu büyük, buzdolabı fiyatına kot satan firmalar da böyle işler yapacak değil herhalde mahalle aralarındaki kayıtsız kuyutsuz atölyelerde” diyebilirsiniz.“O “büyüüüük” o gösterişli markalar bizim mahalle aralarına kadar teşrif ediyorlar velhasıl” demiştik bir yıl önceki yazımızda. Ama iftira belli ki bizimkisi. Versace hiçbir zaman, asla ve kat’a bizim mahallede bulunmamış. Peki, asla bizim mahallede bulunmayan, dolayısıyla asla ve kat’a kot kumlama yapmayan Versace, aylarca ve aylarca Clean Clothes Campaign tarafından başı çekilen “üretim yaptığın yerlerde kot kumlamayı yasakla” çağrıları karşısında üç maymunu oynayan Versace, nasıl oldu da birden kumlanmış kot satmamaya karar veriverdi? İşte bu da kot kumlamanın markalar üzerinde yarattığı bir salgın diyelim.

Markaların Hastalığı

Geçen yıl da Levi-Strauss, Hennes & Mauritz (H&M) ve memleketimize yeni mağazalar açmış bulunan C&A ve pek çokları önce asla ve kat’a kot kumlamadıklarını beyan etmişlerdi. Salgının ilk belirtisi. Ardından kamuoyu önünde kendi üretim süreçlerinde kot kumlamayı yasakladıklarını ilan etmişlerdi. Eh bu da ikinci safha hastalıkta. Versace’de salgından nasibini aldı. Tabii bunda örneğin Facebook sayfasının Clean Clothes Campaign aktivistleri tarafından işgal edilmiş olmasının ve aylardır süren memleketimizden Bandista gibi pek tanıdık gelecek isimlerin de parçası olduğu kampanyanın da bir etkisi, küçük bir etkisi olmuş olabilir.

Kutlama Vakti!

Diğer yandan bu yasaklama kararlarının arkasından başka bir soru geliyor şüphesiz. Clean Clothes Campaing’nin (Temiz Giysi Kampanyasının da) de sorduğu o önemli soru. Her şey bu yasak kararıyla düzeliyor mu? Yoksa bu daha bir başlangıç mı? Yasaklama kararı alanlar bu yasağı nasıl uygulayacaklar ve tedarik zincirinizi nasıl kontrol altında tutacaklar? Darısı insan öldürmeden kot üretemeyen diğerlerinin, mesela bir diğer İtalyan devinin başına. Yine de bugün kutlama vakti. Biz küçücük insanların hayatta kalmak için verdiği mücadelenin devler karşısındaki bu mütevazı zaferinin kutlama vakti.