Wernicke-Korsakofflularla Dayanışma Ağı’ndan Çetin Durukanoğlu: Eskiden birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızla yeniden birlikte yürüme felsefesiyle hareket ediyoruz

Wernicke-Korsakofflularla Dayanışma Evi'nde bir gün: Yeniden birlikte yürümek için

ONUR EREM

İstanbul Sütlüce’de geçmişi hep birlikte hatırlamak için kurulan bir ev var. Devletin baskı politikalarına karşı hapishanelerde açlık grevine, ölüm orucuna giren ve onlarla dayanışmak için “dışarıda” benzer eylem yapanların bir kısmı mücadeleleri uğrunda öldü, bir kısmı hayatına kaldığı yerden devam edebildi. Fakat yüzlerce direnişçi, geçmişlerini silen, geleceklerini ise baştan şekillendiren zorla müdahale sonucu ortaya çıkan bir hastalıkla karşılaştı: Wernicke-Korsakoff (WK). İşte bu evde WK sendromuna yakalanmış insanlar ve hayatı onlar için daha kolay, daha üretken kılmak için dayanışma içinde olan insanlar var.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) göre Türkiye’de WK sendromuna yakalanan 614 kişi var. Zorla müdahale  sonucu WK sendromuna maruz kalanlar hem hafıza sorunları hem de yürüyememe, rahatça hareket edememe gibi fiziksel sorunlar yaşıyor. Hastalığın ciddiyeti kişiden kişiye değişse de çoğu birey neden ölüm orucuna girdiğini veya geçmişinin önemli bir kısmını hatırlamamakta. Yalnızca ölüm orucu öncesini değil, hastaneden çıktıktan sonra yaptıklarını hatırlayamayabiliyor, hafızasına yeni hatıralar kaydedemeyebiliyor.

Hapisten çıkan ve hafızaları yok olmuş şekilde kendilerini bir anda toplum içinde bulan WK’lilerle dayanışmak için 2004 yılında kurulan Dayanışma Ağı, 2009 yılının sonbaharında Wernicke-Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi  ismiyle geniş çevrelerin desteğiyle çalışmalarını büyüttü.
Toplanan paralarla 2013’te Yaşam ve Dayanışma Alanı için İstanbul Sütlüce’de bir ev alındı. Ancak Dayanışma Ağı’nın tek işlevi bir ev almak değildi.

HAYATA TUTUNMA ENERJİSİ VEREN EV 
Sütlüce’deki evde sürekli kalan beş kişi, fizik tedavisi için kalan da iki kişi bulunuyor.  Bu dayanışma evi hayata tutunma enerjisi veriyor. Özgür Üniversite’ye giden arkadaşlarımız var, iş bulan arkadaşlarımız oldu”. Evde kalan direnişçilerden Ulaş “Bu ev sayesinde içerideki devrimci ruhu dışarıda da devam ettirebiliyoruz. Bu eve geldikten sonra yalnız olmadığımın farkına vardım” diyor. Hapisten çıktıktan sonra yaşam evinde kalan Ömer ise “Burası daha kozmopolit, farklı yerlerden, farklı geçmişleri olan insanlarla tanışabiliyoruz” diyor.

ROZET ÜRETİYORLAR 
Dayanışma Ağı’nın - Yaşam ve Dayanışma Alanı -evinde, Ölüm orucu direnişçisi WK'luların üretime katılabilmesi için bir rozet üretim makinası var. Makina otomatik değil elle, kas gücüyle çalıştırılan bir makina. Bu makinada hem üretim yapma, hem de bu sırada kaslarını güçlendirme imkanı buluyor evde kalan direnişçiler. Bugüne kadar TMMOB, HDP ve Makina Mühendisleri Odası için sipariş üzerine binlerce rozet hazırlamışlar. Kendileriyle dayanışmak isteyen diğer toplumsal örgütlerden de sipariş bekliyorlar.

‘FELSEFEMİZ YENİDEN BİRLİKTE YÜRÜMEK'
Dayanışma Ağı’nın kurulmasından bugüne kadar ki sürecin içinde olan Çetin Durukanoğlu şunları söylüyor: “2004’te hapishanelerden büyük tahliyeler oldu. İstanbul ve Ankara'da  yaşam evleri kuruldu. Onlarca direnişçi bu evlerde kaldı. Biz de bu sorunu dert etmiş farklı alanlarda çalışmış insanlar olarak eşitlik, özgürlük, sosyalizm mücadelesine emek vermiş herkesi sahiplenen ortak bir çalışmaya başladık. Bu süreçte yapamayacağımız hiçbir işi kendimize hedef koymadık. Direnişçi arkadaşların hayatlarını yeniden kurabilmeleri için onlarla dayanıştık. Buradaki WK’lu direnişçiler eskiden birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızdı. Bu yüzden yine onlarla birlikte yürüme felsefesiyle hareket ediyoruz, iğneyle kuyu kazar gibi. 2010 yılında da hayal ettiğimiz gibi bir dayanışma evi için harekete geçtik.

İstanbul'da13 Şubat  2010 yılında Kardeş Türküler’in desteğiyle ilk konserimizi yaptık. Bu konsere 1000 kişi katıldı. Burdan aldığımız güçle ve moralle; 2. konserimizi Ankara'da 24 Ekim 2010'da  2000'e yakın kişinin katılımıyla yaptık. Bu konserimizi; Tolga Sağ, Grup Bandista ,Grup Helesa ve Grup Koma Azad'ın desteğiyle yaptık. 26 Ekim 2010'da Samsun'da 4. konserimizi  Grup Kızılırmak-İlkay Akkaya'nın desteğiyle 1200 kişinin katılımıyla yaptık. 3 Nisan 2011'de İzmir'de 3. konserimizi, Hilmi Yarayıcı'nın desteğiyle, 800 kişinin katılımıyla yaptık. İstanbul'da 2 Şubat 2013'de yine Kardeş Türküler'in desteğiyle görkemli bir finalle konserimizi tamamladık.

Kadıköy Nazım Hikmet KM'de 28.05.2005'de  “Yaşayanlar Tecriti Anlatıyor“ forumu yapıldı.
19 Aralık 2008'de Dayanışma Ağı ve Deli Dalgalar Kazım Koyuncu KM'de “Biz Hayata Akarken“ isimli sergi düzenledi. Bilgi Üniversitesi'nde 11Nisan 2009'da  “Cezaevleri Sempozyumu“ yapıldı.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde 10'a yakın direnişçi arkadaşa bilgisayar kursu, meslek kursları verdirilerek, engelli raporları alınarak, kamu ve özel'de engelli kadrosundan işe yerleştirildi. Bir çok sorunları giderilmeye çalışıldı.

Ölüm orucu direnişçileri kendi sorunlarını ve önümüzdeki süreçte yapılabilecek çalışmaları konuşup tartışacağı 2.Kurultaya hazırlanıyor.  Birincisi 30.10.2010'da yapılmıştı.

Şimdi geride bıraktığımız on yılı masaya yatıracak bir çalıştay hazırlığındayız. Yeni bir yol haritası belirleyeceğiz, kırda da bir çiftlik kurmak, üretim imkanlarımızı artırmak ve daha fazla özgün faaliyet düzenlemek gibi arzularımız var. Şu anda hâlâ 25 direnişçi hapiste. Onlarla daha fazla temas kurarak bir süreli yayın hazırlamak istiyoruz. Bütün bunlar için daha fazla insan gücüne ihtiyacımız var ve bize destek olmak isteyenleri dayanışmaya davet ediyoruz.


Dayanışma Ağı, WK'lular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi tanıtım çalışmaları genel olarak; Tiyatro gösterimleri, konserler, yemekler, kahvaltılar, forumlar, sergiler, kamplar, basın açıklamaları, toplantılar, ziyaretler, başka bir çok etkinlikle devam ediyor. Ayrıca çalışmalar yurtdışında da devam ediyor. İsviçre, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde kahvaltılar, toplantılar, yemekler gibi tanıtım çalışmaları yapılmaktadır. Dayanışmayla gecen bir 10 yıl...

Dayanışma Ağı 10 yıllık çalışma süresi içerisinde; 5 piknik, 4 yemek, 5 kamp, 7 kahvaltı, 5 konser, 3 tiyatro, 2 forum, 3 sergi, basın açıklamaları, çeşitli toplantılar, çok sayıda etkinlikte stand açmış ve ziyaretler gerçekleştirmiştir.

Dayanışma Ağı bugüne kadar Türkiye’de 165, cezaevlerinde 30,  Avrupa’nın değişik ülkelerinde de 77 olmak üzere toplam 272 Ölüm orucu direnişçisine ulaştı.


ÜRETİMİ ARTIRMAK İSTİYORUZ
2010’dan beri düzenlediğimiz yaz kamplarına katılan Ölüm orucu direnişçisi arkadaşlarımız, her düzenlediğimiz kampa daha fazla katılarak, kampın bu alanda ne kadar önemli bir çalışma olduğunu gösterdi. Şile kampımıza 10 direnişçi, refakatçı ve aktivist olmak üzere toplam 20 kişi katıldı. Ören Kampımıza 21 direnişçi, refakatçı ve aktivist olmak üzere  toplam 30 kişi katıldı. Kuşadası-Güzel Çamlı kampımıza 23 direnişçi, refakatçı ve aktivist olmak üzere 46 kişi katıldı. Didim kampımıza 25‘i direnişçi olmak üzere 50 kişi katıldı. Altınoluk-Küçük kuyu kampımıza da 37 direnişçi, refakatçı ve aktivist olmak üzere toplam 90 kişi katıldı. 30‘a yakın kişide ziyaretimize geldi. Özellikle kampların çok olumlu etkileri oldu. Kampa gelen bazı direnişçi  arkadaşlarımız, koltuk değneğini bırakarak bir daha kullanmadı. İyileşmenin mümkün olmadığı bu hastalıkta büyük ilerlemeler gösteren arkadaşlarımız oldu.