Wilders pes etti
Hollanda'da koalisyon desteğini alamayan aşırı sağcı Wilders, başbakan olmayacağını açıkladı. Parlamentonun daha güçleneceği bir hükümet bekleyen tarihçi Aydoğdu, olası erken seçimin sol için fırsat olduğunu söyledi.
Umut Can FIRTINA
Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) lideri Geert Wilders, başbakanlık talebinden vazgeçtiğini duyurdu. Kasım ayında yapılan seçimlerde PVV ile ilk sırada yer alarak hükümet kurma hakkı elde eden göçmen karşıtı Wilders, koalisyon için görüştüğü liderlerden gerekli desteği alamadığı için başbakan olamayacağını açıkladı.
Wilders, X’te yaptığı paylaşımda, “Ben sağcı bir kabine; daha az sığınma ve göç istiyorum. Hollandalılar öncelikli olmalı” ifadelerine yer verdi. Wilders, merkez sağ ve aşırı sağ partilerin koalisyon kurmasını engellememek için başbakanlıktan vazgeçtiğini iddia etti.
İlerleyen saatlerde bir paylaşım daha yapan Wilders, bir gün Hollanda'nın başbakanı olacağınına inandığını belirtti ve “Daha da çok Hollandalının desteğiyle olacağım. Yarın değilse de sonraki gün. Milyonlarca Hollandalının sesi duyulacak” dedi.
BELİRSİZLİK SÜRÜYOR
Wilders'in bu kararının ardından ülkenin yeni başbakanının kim olabileceği konusunda belirsizlik devam ediyor. Wilders’in koalisyon önerisinde bulunduğu Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) lideri Dilan Yeşilgöz, Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB) lideri Caroline van der Plas ile NSC lideri Pieter Omtzigt de, yeni hükümette yer almayacağını açıkladı. Dört parti arasındaki görüşmeler sürerken Lahey’deki siyasi kaynakların Hollanda medyasına aktardığına göre liderler, parlamento dışından deneyimli bir siyasetçi öncülüğünde bir hükümet oluşturulması seçeneğini değerlendiriyor.
ANLAŞMA SAĞLANAMADI
Seçimler sonrası başlatılan ilk tur koalisyon görüşmelerinden, merkez sağdaki Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’nin (NSC), aşırı sağcı lider Wilders’in “hukukun üstünlüğüne aykırı söylemleri” konusundaki çekinceleri nedeniyle sonuç alınamamıştı. Yeni arabulucu Kim Putters öncülüğünde geçen hafta başlayan ikinci tur görüşmelerinde, Wilders’in Başbakanlığı konusunda benzer görüşler ortaya çıkmıştı. Wilders'ın partisi kasım sonunda yapılan seçimde birinci olsa da 150 sandalyeli mecliste yalnızca 37 sandalyeye sahip olabilmişti.
∗∗∗
AŞIRICILIĞA GEÇİT VERİLMEDİ, OLASI ERKEN SEÇİM SOL İÇİN FIRSAT
Hollanda’da yaşayan tarihçi ve araştırmacı Zafer Aydoğdu, Wilder’in “pes etmesine” gelen süreci BirGün’e değerlendirdi. Hollanda’daki sistemin aşırılığa izin vermediğine dikkat çeken Aydoğdu, son gelişmelerin sol için bir fırsat olabileceğini söyledi. Aydoğdu’nun değerlendirmesi şu şekilde:
Hükümetin kurulmasına yönelik görüşmeler sürüyor, 4 Sağcı partiden oluşan bir hükümetin kurulması öngörülüyor.
Hollanda aşırı sağcı bir iktidara hazır değil. Yıllardır ırkçılık ve şovenizm yapan birisinin Hollanda gibi bir ülkede başbakan olması ülkenin imajını da zedeler. Devlet aklı buna razı gelmedi.
Bu partiler hükümet kursa bile çok fazla etkinliği olmayan bir hükümet olacak, parlamento daha güçlü olacak. Hükümetin anlaşmaları ana başlıklar üzerinden, detaylı olmayan bir şekilde olacak. Dört partinin liderleri milletvekili olarak görev alabilecek, yani hükümette yer almayacaklar. Bu da geçiş dönemi hükümeti olacağını gösteriyor. Yani seçim sonrası konuşulduğu gibi bir erken seçim olasılığı da artıyor. Hatta müzakereler tıkansaydı çoktan bu sürece girmiştik. Bu durum prensip olarak, son seçimde dağınık sonuçlar elde eden sola bir fırsat açabilir. Çünkü bugüne kadar solun, özellikle sosyal demokratların en büyük hatası neoliberal partilerin günahlarına ortak olması. Solun önünü tıkadı, solu küçülttü. Bu sefer tamamen sağ bir iktidar var ve en yüzeysel konularda bile anlaşamamaları sol için bir fırsat. Sosyal demokratlar ve Yeşiller son seçimde ortak listeden aday koydular. Önümüzde Avrupa Parlamentosu seçimleri ve yerel seçimler var. VVD ile solun flört dönemi sona erip bir araya geldiklerinde yeni bir sol parti kurulabilir ki solun duayenleri ve seçmeni bir süredir buna yönelik çağrılar yapıyor.
SOL ‘SALONDAN’ ÇIKMALI
Hollanda’nın devlet aklı çok güçlü bir sola da izin vermez, ama yine de sol bunu değerlendirebilir. Ancak solun, sosyalist hareketin politikalarını ‘salondan’ çıkarması lazım. 21’inci yüzyılın başında yerel sosyalizm, komünler vardı, bunlar toplumu örgütlüyordu. Bunlardan vazgeçilerek sosyalizm salonlara hapsedildi, 1 Mayıslar salonlarda kutlandı.
Buna yönelik şu anda henüz bir dinamizm sağlanamadı ancak solun kendisine bakıp ileriye dönük projelerle bu fırsatı değerlendirmesi gerek. Çünkü halk yoksullaşıyor, enflasyon ve enerji krizleri, gençlerin sorunları var. Bunlar sadece Ukrayna Savaşı kaynaklı değil, neoliberal sistemin kendi çıkmazları. Popülist vaatleri olan Wilders’ten beklentileri olan bir kesim vardı. Şimdi bunları uygulayamayacak ve aslında klasik proleter sol seçmen olan bu kesimdeki bu hayal kırıklığı sola yarayabilir.