Suzette Mayr, Takımyıldızı’nda fiziği ve metafiziği buluşturarak sahte yaşamları edebî bir sarsıntıya uğratmış

Yalan duvarlarını yıkan boynuzlar

ALİ BULUNMAZ

Yalan, insanı öldürür mü? Genellikle hayır. Sahte bir yaşama kapı araladığı için kişiyi mutlu bile edebilir. Sahtelik, pek çok sıkıntının ve insanı rahatsız eden gerçeklerin üzerini örtebilir.

Peki, bu sahteliği ve sahte yaşamı ne altüst edebilir? Bir travma? Kaza? Kriz? Cinayet? İntihar?

Bunları yaşamak ya da onlara tanık olmak, kişiyi sahici bir yaşamla ve daha önce sormaktan kaçındığı sorularla yüzleştirebilir. Suzette Mayr, Takımyıldızı’nda bunlardan intiharı seçmiş; on yedisindeki Patrick Furey’nin intiharının ardından hem okul arkadaşlarının ve idarecilerin hem de ailesinin kendileriyle hesaplaşma sürecini anlatmış.

‘KORKUNÇ BİR TIMARHANE’

Patrick Furey’nin, âşık olduğu Ginger’la mezarlıklarda alevlenen bir ilişkisi var. Konunun diğer tarafında Furey’e tehdit mesajları gönderen ve okulun popüler serserilerini ona karşı örgütleyen Ginger’ın kız arkadaşı bulunuyor. Okulda Patrick’e hakaret etmeyi alışkanlık hâline getiren kitle de cabası.

Herkesin içinde Furey’e sıradan biriymiş gibi davranan, hatta ilişkiden korkup her şeyi bitirmek isteyen Ginger’ın bu hâli ve okuldaki çoğu öğretmenin de hakaretlere örtük desteği, onun kendi sonuna karar verme sürecini hızlandırıyor.

İntiharından sonra taşlar yerinden oynarken söylentiler, dedikodular ve tahminler de alıp başını gidiyor. Buna karşı okul yönetiminin aldığı tedbir ise Furey’nin ölümü hakkında konuşmayı yasaklamak.

İntiharın, okulun yalan duvarlarıyla çizilmiş sınırları içinde gerçekleşmemesi, idarecilerin en büyük tesellisi! İtibar her şeyin üzerinde olduğu için mesele hakkında kimsenin gevezelik etmesi istenmiyor. Ancak alınan önlemlerin hiçbiri dedikodu kazanının kaynamasını da engellemiyor.

Ölümünden önce Patrick’in rehber öğretmene, hem ilişkisiyle hem de okulla ilgili anlattıkları ise konunun diğer yönü; ‘korkunç bir tımarhane’ dediği okulda aldığı tehditler ve etrafındaki çemberin enikonu daraltılması, intihara giden yolun taşlarını döşüyor.

Ölü çocuğun hikâyesini, yalan ve sahtelikle örülü hayatlarında debelenen yaşayan ölülerin düşünceleriyle ve iç hesaplaşmalarıyla öğreniyoruz. Rehber öğretmen, okul idarecileri, Patrick’in arkadaşları ve ailesinin dâhil olduğu bu hikâye, bir bakıma kolektif suçu çıkarıyor ortaya. Diğer bir deyişle herkesin suçlu olduğu bu durum, kimsenin sorumlu tutulamayacağı gibi bir sonuç doğuruyor!

Karanlığın, belirsizliğin ve karartmaların hüküm sürdüğü ortamda, Patrick’in arkadaşlarından Faraday’in hem kendisine hem de etrafına sordukları hayli ayrıksı. Üstelik, tutkun olduğu ve mitolojide saflığı temsil eden; hastalıkların ilacı ve panzehir diye nitelenen tekboynuzlu atlar (Unicorn) giriyor hikâyeye: Tekboynuzlu atlar, âdeta kolektif suç ortamında bir izleyici ve hakem konumuna geliyor.

GERİ ÇEVRİLEN TAKVİM YAPRAKLARI

Mayr’ın bir takvim gibi kurguladığı romanda, Patrick’e ‘insan ziyanı’ diyenlerle ve onun ölümünü sorgulayanlarla karşılaşıyoruz. Hayattayken Patrick’in bir sosyal ölü hâline getirilişi ve ölümünün yalan duvarlarının ardına yalan-duvarlarini-yikan-boynuzlar-714194-1.hapsedilişi de bu takvim sayfalarında yerini alıyor.

Takvimdeki gerçek Patrick’in ölümü. Bunun geri dönüşü olmadığını bilenlerden bazıları soruyor: Furey’i anne-babasının geçimsizliği mi öldürdü? İntiharına okuldaki kimi arkadaşlarının tehdidi mi neden oldu? Okul idaresinin ve öğretmenlerin Patrick’in ölümündeki payı ne?

Öte yandan, Patrick’in annesinin aklında deli düşünceler ve sorular dolanıyor: “Okulu sevmediğini biliyordun onun ama yakında mezun olacak diye düşünmüştün. O okul raporlarında yazandan çok daha akıllı olduğunu biliyordun oğlunun, biliyordun ama neden sürekli okulu astığını sormadın ona? Neden zamanını sürekli odasında yalnız geçirdiğini, telefonu yağmur damlaları gibi durmaksızın öterken ona mesaj atanın kim olduğunu, neden bir gün kalp şeklinde bir madalyon taktığını ve satın aldığını hiç hatırlamadığın, o kızın gelip istediği mavi kazağı giydiğini sormayı unuttun oğluna?”

Patrick’in ölümünü duyan hemen herkes hafızasını yokluyor, zihninin karanlık noktalarına iniyor ve ilgili ilgisiz her şeyi düşünüyor. Bir diğer deyişle günler yürürken takvim yaprakları geriye çevriliyor.

Furey’nin intiharı, idarecilere göre okulda bir kaos yaratıyor. Beri yandan bu kaos, onu tanıyanları iç hesaplaşmalara sürükleyerek tuhaf bir düzen inşa ediyor; daha evvel kendilerine sormadıkları sorularla cebelleşip kaçtıkları yanıtlar arıyorlar. Sorular, yanıtlar ve bu sürecin sonunda gün ışığına kavuşan gerçekler, ‘hayatın olağan akışını’ değiştirirken Patrick’in neler yaşadığını ve düşündüğünü anlamaları için bir fırsat yaratıyor. Bir bakıma maskeler düşüyor; sırlar ortalığa saçılıyor ve Patrick’in ruhu insanlar arasında gezinmeye başlıyor.

Mayr, Takımyıldızı’nda âdeta bir turnusol kâğıdı görevi üstlenen intihar ve ardından başlayan hesaplaşma silsilesi gibi gerçekliklerle Patrick’in okulundaki yalan duvarlarını yıkıp geçen tekboynuzlu at metaforunu beraber kurgulamış. Başka bir deyişle fiziği ve metafiziği buluşturarak sahte yaşamları edebî bir sarsıntıya uğratmış.