Yandaş medya, yine ‘üç maymun’un nasıl oynanabileceğinin dersini verdi. Ne döviz kurundaki kriz ne de üst üste gelen zamlar yandaş medyada yer bulabildi. İktidar medyasına göre Türkiye’de her şey toz pembe.

Yandaş medya yine hayaller aleminde

Sercan Meriç

Saray rejimi ekonomik ve toplumsal açıdan ülkeyi uçuruma doğru hızla sürüklüyor. İktidara bağımlı yandaş medya ise sadece “mış gibi” yapmıyor. Toplumun içine düşmanlık tohumu ekmeye devam ediyor, her şeyi toz pembe göstermek için 40 takla atıyor. Manşetlerde, televizyonlarda ve köşe yazılarında AKP’li olmayanlara yönelik hakaretler eksik olmuyor. İşte, iktidarın parti bültenine dönüşen yayınların son bir haftadaki ‘Z raporu’…


Doğan Holding’e ait medya kuruluşlarını Ziraat Bankası’ndan çektiği 750 milyon dolar karşılığında satın alan ve krediyi geri ödemeyen Demirören’in Hürriyet’i 15 Kasım’da manşetine 2040’tan itibaren benzinli araç devrinin sona ereceğine dair bir habere yer verdi. Ancak haberde neredeyse benzin ve LPG’ye getirilen zamlara yer verilmedi. Son olarak 20 Kasım’dan geçerli olmak üzere benzinin litresinde 52 kuruş zam geldi. Zammın uygulanacağı günden önce benzin istasyonlarında araç kuyrukları oluştu. Yurttaşlar zamlara tepki gösterdi.

KONU YİNE GEZİ’YE GELDİ

Birçok sektörde vadeli satışlar durdu, çift haneli zamlar üst üste gelmeye başladı. Geçtiğimiz hafta 1,5 milyon kişinin iş aramaktan vazgeçtiğini okuduk. Çöküşe dair başarısızlığını kabul etmeyen iktidar, her fırsatta Gezi Direnişi’ne saldırıyor. İktidar medyasından Takvim gazetesi de 17 Kasım’daki manşetinde CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Yenilenen Atatürk Kültür Merkezi’nin fotoğrafını paylaşan Takvim’in başlığı "Kemal Bey’i ‘Gezi’ye davet ediyoruz" şeklindeydi. Gazetenin o günkü nüshasında ne Türk lirasının erimesine ne de iktidar içindeki 50+1 krizine dair herhangi bir haber yer almadı.

Geçen haftanın siyaset gündeminin en önemli konularından birisi oyları hızla eriyen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi için gündeme getirilen "yüzde 50+1 kuralı değiştirilsin" önerisiydi. AKP’nin kurucularından Cemil Çiçek’in açıklamaları ile tartışma alev aldı. Ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ile AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar, sosyal medyada birbirine girdi. Havuz medyası söz konusu tartışmada ‘üç maymun’u oynadı. Yeni Şafak, 18 Kasım’daki nüshasında manşetinde ana muhalefeti hedef aldı. Başlık ise “CHP doğrudan Türkiye’yi hedef alıyor” şeklindeydi. 19 Kasım’ın ana gündemi ise Merkez Bankası PPK’nin politika faizini 100 baz puan indirmesydi. 18 Kasım’da alınan kararın ardından dolar/TL 11 TL’yi aştı. Yeni Akit, söz konusu haberi "MB faiz lobisine boyun eğmedi" şeklinde paylaştı. Manşete göre ise Türkiye artık güçlü ekonomisiyle bir istikrar abidesiydi. Muhalefetin erken seçim taleplerini suçmuş gibi yansıtan Yeni Akit, kısa bir süre önce dünyanın "En büyük 20 ekonomisi" olan G-20 liginden düşmesi beklenen Türkiye’nin ekonomik açıdan hızla büyüdüğü iddiasındaydı. İktidar yandaşları doğayı talan edip, usulsüz aldıkları ihaleler ile zenginleşirken, halk da dizginlenemeyen enflasyon ile ekmeğe muhtaç hale gelmiş durumda. Ancak söz konusu kriz sanki hiç yaşanmıyor. İktidar medyasının amiral gemisi Sabah ve Türkiye gazetelerinin geçen hafta dizginlenemeyen döviz kuruna değinmeden, Türkiye’ye yatırım aktığı iddiasında bulunması da dikkat çekiciydi. Cumhur İttifakı’nın üyesi MHP’ye yakınlığı ile bilinen Türkgün gazetesi, geçen cumartesi günü manşetine “Helalleşme ve erken seçim çağrılarını” taşıdı. Türkgün, iktidar medyasında sürekli dillendirilen bir argümana başvurdu ve muhalefetin erken seçim çağrısı ile “FETÖ ve PKK’yi aklamaya” çalıştığını öne sürdü.
“Ekonominin şaha kalktığı” yönünde sürekli haberler yapan iktidar medyası dün ise el yükseltti. Türkiye gazetesi, sürmanşetinde “8 bin TL maaşla işçi yok” haberine yer verdi. Gazetenin haberine göre Türkiye’deki problem istihdam ile ilgili değil. En büyük problem insanların “iş beğenmemesi”.

***

yandas-medya-yine-hayaller-aleminde-946648-1.

KANALLARDAN NEFRET SAÇTILAR

Yandaş medya, memleketin yakıcı sorunlarına sadece gazete sütunlarından gözlerini kapatmadı. Televizyon ekranlarında da muhalefete yönelik karalama kampanyası sürdü. CNN Türk’te 15 Kasım günü yayınlanan ve Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge’de, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı konuşuldu. İktidara yakın isimler bu çağrıyla ilgili programda “Kılıçdaroğlu’nun helalleşme dediği şey, cumhuriyetle hesaplaşma” yorumunu yaptı.

Muhalefeti karalama yarışında ilk sırada yer alan A Haber ise 16 Kasım’da yayınlanan Memleket Meselesi programında bilindik çizgisini sürdürdü. Programda ana muhalefet partisi CHP’nin Türkiye’nin emperyalizme bağımlı olması için çalıştığı, Millet İttifakı’nın tek amacının düşmanlık yaratmak olduğu, stratejisini de küfür ve düşmanlık üzerine inşa ettiği söylemi işlendi.

Beyaz TV’nin 17 Kasım’da yayınlanan Her Açıdan programında ise gündem ekonomiydi. Program “Günümüz para sistemi borç tuzağı mı?” sorusuyla başladı. Dr. Artuğ Çetin’in katıldığı programda iktidar yöneticilerinin ekonomi politikalarını şeffaf bir şekilde açıklamadığı vurgulandı. Programda, dünyada da ekonomik krizin yaşandığı belirtilerek, Türkiye’deki ekonomik yangına kılıf uyduruldu.

KÜÇÜK’TEN İTİRAF

İktidar medyasının çoğunluğu dolar kurundaki artışı, artan enflasyonu, krizi gündeme getirmese de, bu konuların konuşulduğu kanallar da oldu. Onlardan birisi de Habertürk’tü. 19 Kasım’da yayınlanan Enine Boyuna programında Saray rejiminin ekonomi planının ne olduğu tartışıldı. Programda konuşan iktidar yanlısı Cem Küçük, insanların AKP döneminde zenginleştiğini öne sürerken, 2 yıldır TL’de büyük bir erime yaşandığını ve döviz kurunun artmasıyla acı bir reçetenin ortaya çıktığını itiraf etti.

***

yandas-medya-yine-hayaller-aleminde-946649-1.

Barlas el yükseltti

İktidar kalemşörleri muhalefeti birbirine düşürmek için yine yarış halindeydi. Akşam gazetesinin yazarı Hikmet Genç, "İP hâlâ, ‘ya ben, ya o’ diyor..." başlıklı yazısında Millet İttifakı’nın patladığını öne sürerek, CHP’nin HDP’nin yanında konumlandığını iddia etti. Bir süre önce "CHP kapatılabilir" şeklindeki yazısıyla gündeme gelen Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, hayal dünyasının ne kadar geniş olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Barlas, 16 Kasım’da yayınlanan yazısında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’ye gönderilip, FETÖ elebaşısı Gülen’in Ankara’ya getirilebileceğini, böylece sorunların çözülebileceğini kaleme aldı. İç siyaset ve dış politika alanında yazdıklarıyla "dehasını" konuşturan Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, 18 Kasım günü kutuplaşmayı artıracak bir yazı kaleme aldı. Muhalefeti "siyasi terör" olarak tarif eden Karagül, "Türkiye’de artık siyasi parti tartışması yok. Anadolu’nun kodları ile Batı’nın gücü çatışıyor. Yüzyılların coğrafya dinamikleriyle, Batı’nın sömürgeci siyaseti çarpışıyor" ifadelerini kullandı.