Medyada kullanılan ayrımcı dil ve paylaşımlar tehlikeli boyutlara ulaşan mülteci karşıtlığını tetikliyor. Tepkinin doğru yere yönelmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar: Popülist yaklaşımlar asıl sorunu perdeler.

Yanlış bilgiler krizi büyütüyor

Umut SERDAROĞLU

İktidar ve muhalefetin göçmenlere yönelik politikaları sığınmacı krizini derinleştirirken medyanın kullandığı dil ve yapılan paylaşımlar da göçmen düşmanlığını tetikliyor. Mülteci karşıtlığı, yaygın medya ve sosyal medya aracılığıyla giderek yayılıyor. Sorunun gerçek nedenleri yerine masum insanlara yönelen öfke, medyada yer alan gerçek dışı ya da çarpıtılmış bilgilerle daha fazla besleniyor.

Son olarak İstanbul Bağcılar’da yola sandalye koyduğu için ‘Halk arasında kin ve düşmanlığı yol açan’ ve ‘kasten yaralama suçu’ ile sınır dışı edilmesine karar verilen esnaf Hamze Hammamı’ya ait yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde ise arabadan inen bir grubun elinde palayla Hammamı’nın üzerine yürüdüğü ve saldırıda bulundukları ortaya çıktı. Göçmenlere yönelik dezenformasyonun yaygın medya ve sosyal medya üzerinden giderek artmasını medya uzmanları BirGün’e değerlendirdi.

SORUN POPÜLİST POLİTİKALARDA

Gazeteci Can Ertuna göçmenler konusundaki dezenformasyonun temel sorumlusunun sosyal medya platformlarındaki iletişim alışkanlıkları olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Sosyal medyadaki yanlış bilgilerin daha geniş kitlelere ulaşabildiğini hatırlatan Ertuna, ancak sağ popülist siyasetin dezenformasyonu bir araç olarak kullanmasının sorunların en büyük nedeni olduğunu aktardı. Çözümün göçmenler konusundaki hassasiyeti politik bir araç olarak kullanılmaması gerektiğini söyleyen Ertuna şunları söyledi: “Günümüzde kutuplaşmış siyasi coğrafyada siyasetin temeli olgulardan çok, inanç ve duygulara kaydırılıyor. Sadece Türkiye değil Batı’da da sağ popülistler bu meseleleri kullanarak kitlelerinin sayısını büyütmeye çalışıyor. Bu yüzden göçmenlere yönelik dezenformasyonda dijital medya okur yazarlığı düşük, doğrulama yetenekleri kısıtlı tekil kişileri suçlamak yapılması gereken ilk şey değil.”

REYTİNG ODAKLI YAKLAŞIM VAR

Ertuna, özellikle belirli yaygın medyaların kitlelere ulaştığı gazete, dergi ve internet sitelerinde önemli habercilik sorunlarının gerçekleşmekte olduğunu aktardı. Göçmenler konusundaki hassasiyetin artmasına neden olan bir diğer unsur olarak yaygın medyanın reyting ve kâr odaklı yaklaşımı olduğunu belirten Ertuna şöyle konuştu: “Baktığımızda herhangi birinin sokakta yaşadığı bir tartışma ya da küçük bir hırsızlık göçmenler tarafından yapılmışsa haber olarak sayfalara ya da bültenlere daha çok girdiğini görüyoruz. Çünkü toplumda belirli bir hassasiyeti içeren haberler daha fazla okunuyor. Dolayısıyla burada geleneksel gazeteciliğin de için de bulunduğu editoryel bir tercih meselesi var.”

yanlis-bilgiler-krizi-buyutuyor-1006746-1.
Can ERTUNA

GERÇEK SORUNLAR GÜNDEM OLMUYOR

Mağdur konumundaki göçmenlerin çoğunlukla fail konumuna getirildiğini söyleyen Ertuna, “Tüm sorunların yegâne kaynağı olarak göçmenlerin gösterilmesi hem siyasetçilerin hem de medyanın asıl sorumluluklarından kurtulmasını sağlıyor” dedi. Birçok yayın kuruluşunun gerçek sorunları gündemine almadığını belirten Ertuna sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye yakıcı bir ekonomik krizin içerisinden geçiyor ancak geniş kitleler ekonomik krizin nedenlerinden birini göçmenler olarak görüyor ve bu görüş popülist siyasetçilerin hesaplarında ve yoğun olarak kullandıkları çeşitli haber kanallarında yaygınlaştırılıyor.”

Ekonomik krizin temel sorununun gelir dağılımındaki adaletsizlikten ve bu adaletsizliği kurumsallaştıran yapıdan kaynaklandığını dile getiren Ertuna “Göçmenler üzerinden siyaset yürütülmesi bu sorunun medyada konuşulmasının da önüne geçiyor. Örneğin Türkiye kısıtlı ekonomik kaynaklarını göçmenleri bu ülkede tutmak, eğitim, sağlık imkanları sunmak için kullanılıyormuş gibi gösteriliyor” derken sözlerine şöyle devam etti: “Eğer harcamalar Türkiye tarafından karşılanıyor olsaydı böyle bir ekonomik adaletsizliğin içerisinde kimler bu ekstra kaynaklardan yararlanabilirdi?”

ŞÜPHELİ HABERLER PAYLAŞILMAMALI

Yabancı düşmanlığının ana akım medyanın eski bir alışkanlığı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tezcan Durna, göçmen sorununun daha çok tartışılır hale geldiği için yaygın medya ve sosyal medyada yer bulduğunu söyledi. Pandemi sonrası artan ekonomik krizin de bu tür tartışmalara zemin hazırladığını aktaran Durna şu sözleri söyledi: “Her ekonomik krizde olduğu gibi kimileri aşırı zenginleşirken birçokları aşırı yoksullaşıyor. Dünya genelindeki otoriter yönetimler de bu türdeki gelir uçurumunu ortadan kaldırmak için göçmenler gibi konuları halkın öfkesini başka yöne aktaracak farklı tartışmalar ortaya sunuyor. AKP’nin yıllarca yaptığı göçmen politikaları ekonomik krizle ters tepti. Sığınmacı düşmanlığına varan siyasal söylemleriyle Zafer Partisi gibi partiler ön plana çıkmaya başladı. Bu koşullar altında ana akım medya, siyasal ve toplumsal alanda var olan çelişkileri bir şekilde yansıtıyor.”

yanlis-bilgiler-krizi-buyutuyor-1006747-1.
Doç. Dr. Tezcan DURNA

Ancak medyanın kullandığı dilin çok önemli olduğunu aktaran Durna şöyle devam etti: “Haberleri aktaran ve tartışmalara zemin hazırlayan gazetecilerin göçmenlerin de insan olduğu ve evlerinden ne kadar uzak olsalar da yaşama hakkı olduğunu unutmaması gerekiyor. Haberleri ayrımcılığı ve yabancı düşmanlığını körüklemeden, var olan ayrımcılığı pekiştirmeden yapmaları gerekiyor.”

Sosyal medyadaki paylaşımlara da değinen Turna, “Sosyal medyada sadece göçmen düşmanlığını değil birçok yalan haberin artmasına da neden oluyor. Takipçi sayısını arttırma kaygısıyla olmayacak şeyler paylaşılıyor. Okuyucular her habere hemen inanıp paylaşmak yerine farklı kaynaklardan araştırması, doğru mu diye teyit etmesi, eğer doğruluğundan kuşku duyuyorsa da paylaşımda bulunmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

DOĞRU BİLİNEN BAZI YANLIŞLAR

Mülteciler Derneği tarafından 2019’da ilk baskısı yapılan “Suriyelilerle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar” adlı çalışma özelikle yaygın medya ve sosyal medyada dolaşan bilgilerin birçoğunun yanlış olduğunu gözler önüne seriyor. Suriyeliler devletten maaş alıyor ya da Suriyeliler fatura ödemiyor gibi kadar birçok paylaşımın gerçeği yansıtmadığını gösteren bilgilerin bazıları şu şekilde:

•Suriyeliler çalışma izni alıp istediği yerde çalışıyor: Bir yabancının Türkiye’de çalışabilmesi için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan o kişiye ait bir çalışma izni çıkartılmış olması gerekmektedir. Çalışma izni, işe alınacak yabancı tarafından değil, işyerinde yabancı çalıştırmak isteyen işveren tarafından alınır.
•Suriyeliler hastanede sıra beklemiyor: Hastane Poliklinik hizmetlerinde muayene öncelik sırası Sağlık Bakanlığı genelgesi ile belirlenmiştir. Bu genelgeye göre Suriyelilerin hastanelerde yasal önceliği olmamakla birlikte yasal öncelik acil vakalar, engelli hastalar, hamileler, hizmetteki askeri personel, şehit yakınları, gazi ve gazi yakınları, 65 yaş üstü hastalar ile yedi yaşından küçük çocukları kapsamaktadır.
•Suriyeliler fatura ödemiyor: Suriyelilerin elektrik, su ve doğalgaz faturası ödemediği iddiası Suriyeli bir kişinin sıfır liralık faturasının internette paylaşılması ile ortaya çıkmış olup gerçeği yansıtmamaktadır. Faturada ismi geçen şahıs evden taşındığı için su tüketimi yapmamış ve bu sebeple evine sıfır liralık fatura gelmiştir. Fatura üzerinde “düşük tüketimden dolayı bedelsizdir” yazmasına rağmen, sosyal medyada bu kısım kesilerek paylaşılmıştır.

CAN PAZARI YAŞANIYOR

Yunanistan’a bağlı Sisam Adası yakınlarında 36 kişiyi taşıyan bot battı. Yunanistan güçleri tarafından 31 kişi 2 can salına konularak Türkiye kara sularına geri itildiği bildirildi. Kaybolan 5 kişiden birinin ölü bedenine ulaşılırken, kayıp 4 göçmenin bulunması için çalışmalar devam ediyor. 31 kişilik grup ise Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından kurtarıldı. İzmir’de ise zorla geri gönderilmek istenen Afgan sığınmacılar intihar ettiği açıklandı. Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde Afganistanlı mültecilerin zorla geri gönderilmek istenilmesine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) basın toplantısı gerçekleştirdi. İHD Ege Bölgesi Temsilcisi Ali Aydın 160-170 kadar Afganistanlı mültecinin işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını belirtti. Geri gönderilmeye zorlanan bir kişinin beşinci kattan atlayarak intihar girişiminde bulunduğunu söyleyen Aydın “İki kişinin de intihar etmeye çalıştıkları ve bir kişinin bu sebeple yaşamını yitirdiği belirtildi. Savaş, siyasi krizler, sosyal, ekonomik olumsuz koşullar nedeni ile yerlerinden edilmiş olan mülteciler, göçmenler, sığınmacılar Geri Gönderme Merkezleri’nde sıklıkla kötü muamele, şiddet ve insan hakları ihlali ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Zorla geri gönderilecek kişiler ülkelerinde alacakları ağır cezalar nedeniyle yaşamlarına dahi son verebilmektedir” dedi.