Yanlışın bedelini halka ödetiyorlar
Fotoğraf: AA

Ekonomi Servisi

Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 30’a çıkarmasıyla halk bir kez daha borca battı. Giderek yükseltilen faiz nedeniyle yurttaşların yaşadığı geçim sıkıntısı daha da derinleştirilirken borçlanma maliyeti de artacak. 

Kararla birlikte kredi kartı ve ticari kredi faiz tavanları da yükseldi, yıllık oran olarak gecikme faizi kredi kartında yüzde 70'leri, nakit çekimde yüzde 90'ları aşıyor. 1 Eylül itibarıyla yüzde 2,81’e yükselen kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami akdi faiz oranı, 1 Ekim itibarıyla yüzde 3,26’ya çıkacak. Kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami gecikme faiz oranı, 1 Ekim itibarıyla yüzde 3,56’ya yükselecek. Asgari tutarı ödenmeyen uygulanacak faiz ise yüzde 72’ye yükselecek. Nakit çekim veya kullanım ile kredili mevduat hesapları işlemlerinde uygulanacak azami akdi faiz oranı da yüzde 84,28’e olacak. 

BORÇ YÜKÜ ARTIYOR

Ekonomist Mustafa Sönmez, faiz kararı sonrası halka çıkarılan acı reçeteyi BirGün’e anlattı. Enflasyonun yılsonunda yüzde 75’e kadar çıkabileceğini ifade eden Sönmez, toplumun en önemli meselesinin enflasyon olduğunun altını çizdi.

Dolayısıyla bunu azaltacak önlemlerin önemli ve gerekli olduğuna değinen Sönmez, şöyle konuştu: “Toplumun alt kesimlerine daha az yansıyacak bir reçete bulunabilir. Politika faizlerinin hızla yükseltilmesi acı reçetenin kaçınılmaz önlemi. Fakat iktidar bunu yapmak yerine yerel seçimleri ön planda tutarak bu ameliyatı geciktiriyor. Bu geciktirme topluma daha ağır bir bedel ödetmekten başka bir şey değil. Artırılan 5 puanlık faiz de kredi kartı ve ihtiyaç kredisi üzerinden borç batağına saplanmış milyonları da başka türlü etkiliyor. Bu artışlar, kredi kartıyla borçlanmış ya da kredi kartı kullanmış kesimlerin de borç yükünü artırıyor. Dolayısıyla her halükarda enflasyon belasıyla mücadele ön plana alınmalı. Bu yapılırken toplumdaki farklı gelir grupları da korunarak yapılmalı. Bu işin külfeti buna dayanabilecek kesimlere yıkılmalı.” 

HALK KESİMLERİ KORUNMALI

Enflasyonla mücadelenin özellikle 31 Mart seçimlerine kadar sürüncemede bırakıldığını aktaran Sönmez, şunları ifade etti:

“Her sürünceme beraberinde yeni fiyat artışları ve ona yetişemeyen gelirler ile yoksullaşmayı da beraberinde getiriyor. Enflasyonla mücadele demek ekonomiyi soğutmak demek. Böylece kapasiteler düşer, işverenler işçi çıkartır. Burada işverenlere işçi çıkarmayın demek lazım. Ekonomi soğutulabilir ama insanların iş kaybetmesi gerekmez. Kamunun yapması gereken şeyler var, kamu harcamalarının kısılması mesela. Halk kesimlerini mutlaka korunmalı. Bunu yapmamak kitleleri daha çok etkiliyor. Kredi faizlerinde de seçici davranmak lazım.”