Demokratik haklarını kullanan öğrencilerin bursları kesiliyor. Zor durumda kalan öğrenciler, sıkça uygulanan bu keyfi yaptırıma tepkili. Avukat Abdullah Tıkıç, bu yapılanın kesinlikle hukuksuz olduğunu vurguluyor.

Yaptırımlar keyfi, kararlar hukuksuz

İlayda GÖKÇER

Üniversiteler ve toplum üzerinde baskıyı her geçen gün artıran iktidarın yeni yöntemi kredi ve bursları sebepsizce kesmek oluyor. Boğaziçi Direnişi’ne destek veren öğrencilerle başlayan burs ve kredi kesme işlemleri, 8 Mart’a katılmak isteyen öğrencilerden Cengiz Elektrik’in kamulaştırılması için eylem yapan öğrencilere kadar uzandı.


Burs kesintisine gerekçe olarak gösterilen Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yönetmeliğinin 11/h maddesi 2008 yılında yönetmelikten çıkarılmış olmasına rağmen yaptırım uygulanmaya devam ediyor.

11/h maddesinde şöyle diyor: "Öğrenim görmekte olduğu öğretim kurumlarında, eklentilerinde, kalmakta olduğu yurtta, öğretim kurumu veya barındığı yurdun dışında, münferiden veya topluca her ne şekilde olur ise olsun anarşi ve terör olaylarına karışan, öğrenim özgürlüğünü ihlal edici (Direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) davranışlarda bulunan bu fiillere eksik veya tam teşebbüste bulunan, üzerinde veya kendi kullanımına bırakılmış yerlerde ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, bıçaklar vs. tüm kesici, delici, yakıcı, boğucu, ezici, parçalayıcı, eza ve cefa verici olarak salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel nitelikte yapılmış olan her türlü suç aletlerinden birini veya bir kaçını bulunduran öğrencilere, kredi verilmez."

Son zamanlarda burs kesilme örnekleri ise şöyle:

• Boğaziçi’ne atanan AKP’li Melih Bulu’yu protesto eden 100’ü aşkın öğrencinin burs ve kredileri kesildi. Öğrenciler dava açtı, kararın yürütmesi durduruldu. Daha sonra bakanlığın itirazı üzerine bazı öğrencilerin bursu tekrar kesildi.

• Öğrenciler barınma hakkı için eylem yapmak için Ankara’ya giderken gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan öğrencilerin burs ve kredileri iptal edildi.

• Antalya'da Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Merih Talha Aydın’ın Kredi Yurtlar Kurumu’ndan (KYK) aldığı öğrenim kredisi 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldığı için kesildi.

• Antalya'da 'CK (Cengiz-Kolin) Elektrik devletleştirilsin' eylemine katılan bir öğrencinin KYK'den aldığı burs kesildi.

BİZE 'AÇ KALIN VE KONUŞMAYIN' DEDİLER

Ankara Üniversitesi’nde ‘Geçinemiyoruz’ forumu nedeniyle gözaltına alınan öğrencilerden Yeşim Biryan, “Bizim yoksulluğu konuşmak için düzenlediğimiz etkinlik sebep gösterilerek burslarımızın kesilmesiyle iktidar bize ‘aç kalın ve konuşmayın’ demiş oldu” dedi. Biryan, kendilerine tebligat gelmediğini, Barınamıyoruz Hareketi’nden bir öğrenciye tebligat gelmesi sonucu KYK’yi arayarak burs durumlarını sormaları üzerine burs/kredi ödemelerinin kesildiğini öğrendiklerini aktardı. Biryan, “Daha sonra arkadaşlarımıza da tebligatlar gelmeye başladı ama kimimize hala gelmedi. Dolayısıyla dava açamıyoruz. KYK’den gerekli belgeyi istediğimizde de veremeyeceklerini söylüyorlar” dedi. Biryan, burs/kredi kesintisi sonrası öğrenciler olarak bir dayanışma çağrısında bulunduklarını, bazı milletvekilleri ve çeşitli kurumlara durumu anlattıklarını fakat CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek dışında kimseden dönüş alamadıklarını belirtti. Kesinti yüzünden bazı arkadaşlarının çalışmak durumunda kaldığını belirten Biryan, öğrenciler olarak hala dayanışma için bağış beklediklerini söyledi. Biryan, burs/kredi kesintisinin sebebi olarak gösterilen maddede yer alan ‘terör olaylarına karışmak’ nedeniyle ilgili olarak “Tamamen yoksullaşmayı konuşacağımız foruma bu yakıştırmanın yapılması kabul edilemez. Sınıf işgal etmedik, kimseyi zorla kolundan tutup getirmedik, ortak bir alanda kalabalık bir şekilde konuşmak istedik. Yoksuluz, açız. Elbette bu konular hakkında konuşacağız. Bizim yoksulluğu konuşmak için düzenlediğimiz etkinlik sebep gösterilerek burslarımızın kesilmesiyle iktidar bize ‘aç kalın ve konuşmayın.’ demiş oldu” dedi.

ADETA SOPA GÖSTERİYORLAR

Boğaziçi Direnişi’ne katıldığı gerekçesiyle bursu kesilen üniversite öğrencisi Yunus Karaca ise “Protesto hakkımızın gasp edilmesine alışmış haldeyiz. Polis müdahaleleri, gözaltılar artık bir çeşit sopa gösterme gösterisine dönmüş vaziyette. Dolayısıyla artık önemli olanın yapılan protestonun meşruluğu olduğunu düşünüyorum. Boğaziçi Direnişi meşru bir direniş” şeklinde konuştu. Karaca da aylardır evine tebligat ulaşmadığı için dava açamadığını söyledi. “Bursum kesildikten sonraki birkaç ay çalışmak zorunda kaldım. Daha sonra Boğaziçi Mezunlar Derneği’nden burs aldım. Şimdi ise başka bir yerden benzer bir miktarda burs alıyorum fakat tabii geçinebilmek için yine de çalışmak durumundayım” diyen Karaca KYK burs/kredi miktarının yetersizliğini vurguladı.

KALDIRILMASI GEREKİYORDU

Boğaziçi Direnişi nedeniyle bursu kesilen öğrencilerin avukatlarından Av. Abdullah Tıkıç ise şunları aktardı: “Öğrencilerin burslarının kesilmesinde yer alan ‘terör olayları’ ifadesinin hukuka aykırı bir ifade olduğunu düşünüyorum. Anayasa tarafından garanti altına alınan ifade özgürlüğü ve toplantı/gösteri/yürüyüş hakkının kullanılmasının terör olayı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki bir olayı terör olayı olarak nitelemek idarenin değil yargının görevidir.”

MEVUATTA UYGULAMA BİRLİĞİ YOK

Kesintinin gerekçesi olarak gösterilen 11/h maddesiyle ilgili ise “KYK'den burs ve kredi alan öğrenciler için iki temel yönetmelik vardır. Birincisi Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Burs-Kredi Yönetmeliği, ikincisi ise Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Öğrenim Kredisi Yönetmeliği’dir. Söz konusu madde 2008 yılında Burs-Kredi Yönetmeliği’nden çıkarılmıştır fakat Öğrenim Kredisi Yönetmeliği’nde mevzuat parçası kredi tahsisine yönelik işlemlerde 11/h maddesi olarak mevcudiyetini korumaktadır. Oysaki uygulama birliğinin sağlanması adına kaldırılması gerekmekteydi. Ayrıca öğrenim kredisi alan ve kredisi kesilen öğrenciler için de bu madde kredi tahsisinde önceki işlemler bölümünde olup sonradan buna dayanarak kesinti yapılması mümkün değildir” dedi.
Burs ve kredi sağlanmasının Anayasa’da belirtilen sosyal devlet ilkesinin gereği olduğunu belirten Tıkıç, devletin öğrencilere sağladığı bu desteği birtakım şartlara bağlamasının mümkün olduğunu ekledi ve “Ancak bu şartların hukuk devleti ilkesiyle çelişmemesi gerekir. İdarenin davranışlarının belirli olması yani mevzuatla bu şartların belirlenmesi idarenin keyfiyetinin önüne geçilmesini sağlanmalıdır” diye konuştu.

Boğaziçi öğrencileri anayasal düzeni yıkmaya yönelik bir etkinlik içerisinde değilken bu durumu terör olarak nitelemenin insan haklarına saygılı devlet ilkesine zarar vermek olduğunu söyleyen Tıkıç, öğrencilerin bireysel insiyatifleriyle rektör atanmasına karşı ifade hürriyetlerini kullandıklarını vurguladı. Tıkıç, “İfade özgürlüğünü kullanırken salt kolluk tarafından gözaltına alındığından bahisle burs ve kredisi kesilen öğrencilerden dava açanlar ilk derece mahkemesi olan İdare Mahkemelerinde haklı bulunduktan sonra Bakanlığın itirazı neticesinde gidilen Bölge İdare Mahkemesinde de haklı bulunarak kesinleşen bir sürü karar mevcut. Ancak KYK'nın emsal kararlara rağmen hala burs ve kredi kesmeye devam etmesini üniversitelerdeki öğrencileri faaliyetlerinden caydırma çabasının bir göstergesidir” dedi.

Tıkıç, son olarak “Sonuç olarak burs kesilmesi işlemi hukuka aykırı, emsal mahkeme kararları da mevcut ancak idare öğrencilerinin ifade özgürlüklerini kullanma hakkının önüne eğitim/öğretim hayatları için vazgeçilmez olan burs/kredi kesme yoluyla geçiyor” şeklinde konuştu.