Çok sayıda gönüllü hekim ve eczacı, depremin ilk gününden bu yana bölgede sağlık hizmeti veriyor. Gerek çadırlarda, gerekse gezici ekipler ile köy ve mahalleleri ziyaret eden sağlıkçılar “Acil planlama yapılmalı” diyor.

Yaralara merhem olmaya çalışıyorlar
Hatay Defne’deki çadır revirlerinde koruyucu sağlık hizmetleri veriliyor.

Sibel BAHÇETEPE

Maraş merkezli depremlerin ardından çok sayıda hekim, eczacı ve sağlık emekçisi deprem bölgesine giderek hem sağlık hizmeti sundu, hem de ilaç desteği… Halen bölgede çok sayıda sağlıkçı bulunuyor. Hijyen probleminin devam ettiğini anımsatan hekim ve sağlıkçılar, banyo, tuvalet ve birlikte yaşamanın getirdiği sorunlar nedeniyle bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Acil sağlık planlaması yapılmalı.”

Bu sağlık emekçilerinden biri de KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’ndan (SES) Dr. Ahmet Özdemir.

KÖYLERİ GEZİYORUZ

Hatay Defne’de SES ve TTB’nin ortak sağlık çadır alanında gönüllü olarak bir haftadır bulunduğunu anlatan Özdemir “Bizim buradaki amacımız muayene bazlı çalışma yapmak değil. Depremin ikinci aşamasına geçtik. Bu aşamada salgın olma ihtimali çok yüksek oluyor. Biz burada köy köy, mahalle mahalle ve ilçe ilçe geziyoruz, taramalar yapıyoruz. Samandağ’da da bir revir var. Geri kalan buradaki arkadaşlarla sürekli mahalle mahalle dolaşıyoruz” diyor.

Asıl amaçlarının sağlık taramaları yapmak ve olası salgının önüne geçmek için koruyucu hekimlik olduğunu söyleyen doktor Özdemir “Birinci amacımız olası salgınları önlemek. Ayrıca kadınlara yönelik hijyen malzemeleri dağıtmak, onları uyarılarda bulunmak, çocuklara yönelik hijyen kurallarını anlatmak, su kullanımında dikkat edilmesi sağlamak. Bulaşıcı hastalıklarla ve aşı konusunda bilgilendirme yapmaya çalışıyoruz” diyerek çalışmalarını anlatıyor.

yaralara-merhem-olmaya-calisiyorlar-1130762-1.

Özdemir, şöyle devam ediyor: “Muayeneler ve diğer sağlık durumlarına ilişkin hastalar da geliyor. Onlara da ilişkin elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Şuan da herhangi salgın hastalık yok. Hatay bölgesinde bize bildirilen bir bulaşıcı hastalık sürecine daha denk gelmedik. Bitlenme vakaları yavaş yavaş görünmeye başlamış. Uyuz ise uzun süredir endemisi olan bir hastalıktı. Yeni bir salgın değil. Bölgeden göç edenler de oldu, burada kalanlar da var. Bir haftalık çalışmamız, 20 Şubat’ta meydana da gelen son deprem ile yine nüfus değişimi yaşandı. Buradaki durum hastalığın artmasından ziyade nüfus değişimi kaynaklı kontrolün zor olması. Nüfus bir anda bir başka bir bölgeye gidince kontrol etmek zorlaşıyor. Ama göç dalgası, varolan salgın oluşumuna karşı kontrolümüzü çok zayıflatacak. Aşısı gelen çocukları bilmiyoruz, özellikle kızamık konusunda... 9-12 aylık çocuklara bir şekilde ulaşmamız lazım. Şuan bir sistem yok. Daha çok koruyucu hizmeti verdiğimiz bir süreç yaşıyoruz. Şuan deprem bölgesinde ASM binalarının durumu da çok kötü. Aktif bir ASM çalışması yok. Bunun yapılması lazım. Planlanan süreç kurulursa o çalışma daha sonuç verici olur. Uzun vadeli salgınlar da tabii ki olabilir. Hepatit A, B gibi. Çok ciddi planlamada süreç örülmeli."

LAVANTADAN SPREY

Yaklaşık 2 haftadır Hatay Armutlu’da bulunan eczacı Cem Kılınç ise depremin 3. haftasının geride kaldığını ancak halen tuvalet, banyo, su gibi sorunların sürdüğünü söylüyor. Kılınç, bölgede kafası kaşınan ve bitlenen bazı kişilerin olduğunu, bunun üzerine Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri olarak lavantadan sprey yaptıklarını anlatarak “Lavantadan sprey ile en azından gelmesini engellemeyi ve uzaklaştırmayı hedefledik” diyor. Depremin ardından insanların farklı illere göç ettiğini, bazı hastalıklar da kuluçka süreleri olduğu için bazı hastalıkların gidilen illerde de ortaya çıkılabileceğini belirterek, bunun için koruyucu önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor. Kılınç, şöyle devam ediyor:

“Henüz bir salgın hastalık görmedik ama hijyen koşulları sağlanamazsa kolera da ortaya çıkar, başka hastalıklar da. TKP, depremin hemen ardından Armutlu’da çadır reviri ve eczane kurdu. Buraya uzun süre kimse gelmedi, bizler ilk günden bu yana insanların sağlıklarına ilişkin gözlem yapıyoruz. ‘Kafam kaşınıyor’ diyenler oldu, bitlenmeyi gördük. Bit gelmesin diye lavanta spreyi yaptık, dağıttık. Uyuz olabilir dediğimiz vakalar da yaşandı. Uyuz hastalığı zaten 1-1,5 yıldır yaygındı. Yan yana ve iç içe yaşamanın verdiği durum ile tetiklenebilir. Çadır gelemedi hala, insanlar bir battaniye içine üç kişi de girebiliyor. Hijyen koşulları yok. Su olmaması sıkıntı. Süreç böyle devam ederse önümüzdeki günlerde bulaşıcı hastalıkları göreceğiz. “

ÇADIRKENTTE SALGIN İHTİMALİ

Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyeleri, 6 Şubat depreminin etkilerini yerinde gözlemlemek için Malatya ve Maraş’ta inceleme yaptı.

ANKA’nın sorularını yanıtlayan ATO Başkanı Muharrem Baytemür, bölgede olası salgın hastalıklara dikkat çekerek “Çadırların büyük bölümü uygun kurulmamış durumda, zemin, mesafe, içinde yanan soba, hijyen, atık su, kanalizasyon açısından uygun değil. O nedenle her an her çadırkentte her ilimizde bir enfeksiyon ve salgın olma ihtimali var" dedi. Oda Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun da sağlık çalışanlarının büyük bir özveri ile çalıştığına ama hala barınmanın sorun olduğunu belirterek “Tek istedikleri aslında ısıtmalı bir çadır ve tuvalet. Hala sağlık çalışanları için bunlar ayarlanamamış durumda” diye konuştu.