Yargıçlar, hukukun üstünlüğü söz konusu olduğunda seslerini yükseltmeliler ve aynı zamanda verdikleri kararlarla adalete, özgürlüklere ve demokrasiye katkı sunmalıdırlar

Yargıçların verdiği kararlar özgürlüklere katkı sunmalı

NUH HÜSEYİN KÖSE

Yargıçlar Sendikası (YARSAV) İstanbul Temsilcisi hâkim Nuh Hüseyin Köse, Yarsav’ın 24 Ekim’de Ankara’da yapılan 4. Olağan Genel Kurul’una katılan Uluslararası Yargıçlar Birliği Başkanı Gerhard Reissner ile konuştu. Yargıç Mahmut Erdemli’nin çevirisini yaptığı röportajda Reissner yargıçların örgütlenme sorunundan, Türkiye’deki yargının hali pür mealine birçok konuda değerlendirmede bulundu. Genel Kurul sırasında yaptığı konuşmada “Etkin bir yargı sadece hâkimlerin olması, kararların yazılması değildir. Yargıcın yaptığı işlerle adalete, özgürlüklere, demokrasiye katkı sunması lazım” diyen Reissner, halen Avusturya’da yargıç olarak görev yapıyor.

Yargıçlar ve savcıların sivil yargı örgütleri kurmaları ülkenizde ve Avrupa’da da sorunlu mu?
Hayır, yasal olarak ya da uygulamada sorun yaşanmıyor. 1989 öncesinde Doğu Avrupa ülkelerinde bazı spesifik durumlar vardı. Bu ülkelerde yasa ile kurulan ve yargı mensuplarının zorunlu olarak üye oldukları dernekler vardı. Örneğin Rusya’da benzer şekilde kurulan dernekler tarafından yapılan iki üyelik başvurusu Uluslararası Yargıçlar Birliği (İAJ) tarafından kabul edilmedi. Çünkü dernek üyeliği zorunlu olmamalı. Halen Rusya’dan herhangi bir yargı derneği İAJ’a üye değil. 3.kez geçen hafta bir başvuru daha yaptılar. Şu anda üyeliğin zorunlu olmadığı bir dernek var. Durum değerlendirilecek.

Dünyanın diğer ülkelerinde yargı örgütleri ne durumda?
İlk başlarda Mısır’da olduğu gibi kimi Afrika ülkelerinde yargıçlar ‘’kulüp’’ şeklinde örgütleniyorlardı. Bu tür örgütlerin işlevi, yargıçlara dair sosyal programlar düzenlemek ve dayanışmak. Yargı bağımsızlığını savunmak gibi bir misyonları yok. Afrika’nın kimi ülkelerinde gerçek yargı örgütleri kuruldu. Bazı Afrika ülkelerinde ise hâlâ yasak var. ABD’nin kimi eyaletlerinde de yargı dernekleri var (ABD den İAJ’a üye bir dernek var).

Avrupa’da yargı dernekleri ilk kez ne zaman kuruldu?
Benim ülkem Avusturya’da ilk dernek 1907’de kuruldu. Bu dernek ilklerden biridir. En eski örneklerden ikisi de Danimarka ve Norveç’tir.

Yargıçlar ile savcıların birlikte örgütlenmesine nasıl bakıyorsunuz?
Kişisel olarak sıcak bakmıyorum. Yargıç ve savcılar ayrı örgütlenmeliler. Çünkü silahların eşitliği ve bağımsızlık açısından sorunlu olabilir. Savcılarla yargıçların aynı kürsüde yargılama faaliyetine katılmalarının bile doğru olmadığını savunuyoruz. Ancak bu görüş, örgütlenmenin yapıldığı ülkede yargıçlarla savcıların pozisyonuna göre değişiklik gösterir; savcılar bağımsız ise, yargıçlıktan savcılığa geçişler mümkünse, hukuki statüleri aynıysa, birlikte eğitim görmüşler ise, mesleğe kabul ve kariyerleri aynı ise sorun olmaz.

Bu konuda Avrupa’nın diğer ülkelerinde uygulama nasıl?
Almanya ve Avusturya gibi bir çok ülkede savcılık ofisi bağımsız gibi görünüyor ama çoğunda bakanın etkisi var. Almanya ve Türkiye gibi kimi ülkelerde yargıçlar ve savcılar aynı dernek çatısı altında örgütleniyorken, Avusturya’da farklı derneklerde örgütleniyorlar. Avusturya’da ilk 1907 de kurulan dernek hem yargıçları hem de savcıları içine almıştır. Ancak son yüzyılın ilk yarısında yarar çatışmaları ortaya çıkınca ayrı örgüt kurmuşlardır.

İAJ’da yargıçlar ve savcılar nasıl konumlandılar?
İAJ’a üye ‐ ülke derneklerinde yargıçlar ve savcılar birlikte örgütlenmişlerse bu sorun olmuyor. Ancak savcı dernekleri İAJ üyesi olamıyorlar. Onlar, Uluslararası Savcılar Derneği Çatısı altında örgütlüler. Çünkü, Savcılar Birliği, savcıların kendi ülkelerinde bağımsız olup olmadıklarını önemsemiyorlar. Bu nedenle Uluslararası Savcılar Birliği’ne Çin ve Rusya bile üye olabildi.

Yargıçların Sendikalarda örgütlenmeleri önünde uluslararası mevzuatta bir engel var mı?
Avrupa düzeyinde engel yok. Bu alanda özgürlük geniş.

Yargıçların siyasi parti üyesi olabilmelerine İAJ nasıl bakıyor?
Bu durum prensip olarak yargı bağımsızlığı ile bağdaşmıyor. Yargıcın tarafsızlığı ilkesi ile siyasi parti üyeliği bağdaşmıyor. Ama bunu Avrupa düzeyinde engelleyen Uluslararası yazılı bir doküman yok. Ülkelere göre değişkenlik gösteren uygulamalar var; Macaristan’da yargıçlar siyasi partilere üye olamazken, Avusturya’da yargıçlar siyasi partilere üye olabiliyorlar. Ancak yargıçlar için etik prensipler politik partiye üye olmamayı öneriyor.

Ülkemizde Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla ve bizce yasal olmayan gerekçelerle tutuklananlar, suç teşkil edip etmediği tartışmalı ifadeleri nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkartılan baro başkanları oldu. Bu gibi durumlarda yargı derneklerinin bu gibi kararları eleştirmelerine nasıl bakıyorsunuz?
Doğrudan kararı veren yargıı değil ama, hukuk devletine ve yargı bağımsızlığına aykırı işlemleri prensip olarak eleştirmek yargı örgütlerinin görevleri arasındadır.

Ya hükümet politikalarını eleştirmek?
Ülkeye ve somut olaya göre değişen bir durum. Hâkimler genel politika konusuna dahil olmamalılar. Ancak, hukukun üstünlüğü, yargı, yargının uygulaması gerekli olan metinler ve hâkimin statüsü söz konusu olduğunda seslerini yükseltmeliler.

Ülkenizde devlet başkanına hakaret suçu nedeniyle tutuklama kararları verildi mi?
Hayır. Bu konuda bugüne kadar açılan bir soruşturma yok.

Seçim öncesi partilerin yargı politikalarını, bu konudaki vaatlerini yargı örgütlerinin eleştirmesi ya da desteklemesi yargı etiğine aykırı mıdır?
Bu yargı derneklerinin temel görevidir. Seçim öncesi yapılmasa da, partinin yargısal tutumu desteklenebilir.