BirGün yazarı Soykan'ın yargıdaki çürümeyi ve rüşvet ağını kamuoyu gündemine taşıdığı yazısının ardından, adliyelerdeki "rüşvet tarifesine" ilişkin detaylar da ortaya çıktı. T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, adliyedeki rüşvet ağında tahliye kararının 500 bin lira, erişim engeli kararının 100-200 bin lira arasındaki fiyatlarla çıkarılabildiğini yazdı.

Kaynak: Haber Merkezi
Yargıdaki çürümede yeni detaylar: 'Fiyat tarifesi' de ortaya çıktı!
Fotoğraf: AA

BirGün yazarı Timur Soykan’ın gündem olan "Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz" başlıklı yazısı ve yazıya getirilen erişim engeli kararı gündemdeki yerini korurken adliye koridorlarındaki rüçvet çarkının ‘fiyat tarifesi’ de ortaya çıktı. 

T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, bugünkü "Çürümek: Yargıda temiz eller mi, güç savaşları mı?" başlıklı yazısında, adliyedeki rüşvet tarifesini yazdı. Adliye koridorlarında sık sık konuşulan ücret tarifelerinden örnekler sıralayan Tahincioğlu, şu ifadelere yer verdi:

"-Tahliye istiyorsa, nakit 500 bin lirayı getirmesi gerekiyor, artık daha ucuza olmuyor.

-100, 200 bin liraya erişim engeli kararını çıkartırız.

-Adli kontrol kararının kalkması 100-150 bin lira, yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması 500 bini aşar.

-Mahkemelerde, hakimliklerde görevli avukata ulaşacaksın, süreci o halledecek, ben bağlantını kurarım. Tamamen bu avukatlar eliyle yürüyor."

Söz konusu konuşmaların operasyona maruz kalan, tutuklanan, bir biçimde yargının hedefinde olup da işlerini kolay yoldan halletmek isteyenler arasında geçtiğini kaydeden Tahincioğlu, konu mesleki koruma, meslektaş koruma olduğunda ise sistemin farklı işlediğini kaydetti.

"ÖNLEM BAŞTAN ALINIYOR"

"Hakkında iddia ortaya atılan yargı mensubu, birkaç saat içerisinde, hem de görev yaptığı ya da daha önce çalıştığı adliyedeki hakimliğe başvurarak erişim engeli kararını kolayca çıkartıyor" ifadelerine yer veren Tahincioğlu, şöyle devam etti: 

"Bu erişim engeli kararları, o hâkim ya da savcı hakkında, Yargıtay üyesi hakkında bir soruşturma açılması söz konusuyla orada da kanıt olarak kullanılıyor.

Hakkında bunca iddia ortaya atılan yargı mensupları hakkında arşiv taraması yapmak bir süre sonra olanaksız hale geliyor. Soruşturmalar da kısa sürede kapatılıyor.

Bu kadar iddia ortada ancak hakkında dava açılan isim sayısı yok denecek kadar az, zira önlem baştan alınıyor."

Çıkar gruplarının yargının içine kadar girmiş durumda olduğunu kaydeden Tahincioğlu, "İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na gönderdiği, adliyede hangi davalarda nelerin yapıldığını gösteren mektup bu açıdan önemli. BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın haberiyle açığa çıkan bu mektubu bir başsavcının göndermesi daha da önemli" diye yazdı. 

Tahincioğlu, devamla şu ifadelere yer verdi:

"Uçar, herhangi bir isim değil.

17-25 Aralık dosyalarında görev alan, cemaatin oluşturduğu dosyaları kapatan ekipten.

Eşi TMSF üyeliğine seçilen Uçar’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan dava sürecinde de ismi sıkça gündeme geldi.

İmamoğlu’nun Uçar’ı doğrudan arayarak uyarma gereği duyduğu iddialarına kadar uzanan gelişmeler yaşandı.

Uçar’ın, adliyede olan bitenle başa çıkamayarak HSK’ye şikâyette bulunması bu nedenle de ayrı önem taşıyor.

Ancak bunu da “temiz eller” operasyonunun bir parçası gibi görmek mümkün değil.

Yara çok daha derin.

Belli ki İstanbul grubu odaklı tartışmaların yerini farklı çıkar gruplarının, kliklerin çatışması almış durumda.

Bunun dışında kalmaya gayret gösteren yargı mensupları var.

Bu isimlerin tamamı olanı biteni biliyorlar.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu, işlem yapmak isterse çıkar gruplarının tamamını açığa çıkartabilir, yargı içinde çeteleşen grupları deşifre edebilir.

Bugüne kadar yapmadı.

Öyle dengelerle yürüyor ki iş, birinin ayağına basılsa çember aniden dağılacak. Herkes bildiklerini anlatsa sistem bütünüyle çökecek.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu da bu tabloyu bildiği için harekete geçmiyor.

Ancak ölü taklidi yapmak, olanı biteni gizlemeye de yetmiyor.

Yeni gelişmelerin eli kulağında…"