Kamuoyunda Büyükada davası olarak bilinen ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç'ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın Yargıtay bozmasının ardından yeniden yargılandığı davada, beraatlerine karar verildi.

Kaynak: AA
Yargıtay'dan dönmüştü: Büyükada davasında karar
Fotoğraf: DHA

Büyükada'da, 5 Temmuz 2017'de yaptıkları toplantının ardından haklarında dava açılan ve yerel mahkemenin verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yeniden yargılanan, aralarında insan hakları örgütlerinin temsilcilerinin de bulunduğu davada karar çıktı.

İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç'ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın beraatlerine karar verildi. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan Taner Kılıç ve Günal Kurşun ile avukatları katıldı.

SAVCI TANER KILIÇ'A CEZA İSTEDİ

Duruşma savcısının celse arasında esas hakkındaki mütalaasını açıkladığı belirtildi. Mütalaada, Taner Kılıç yönünden 27 Ağustos 2014 tarihinden itibaren 23 kez Bylock IP'sinden sinyal aldığı belirtildi. Kılıç'ın Bylock kullanma iddiasına ilişkin dosya kapsamına herhangi bir değerlendirme ve tespit tutanağının intikal etmediği, alınan bilirkişi raporunda sanığın kullandığı hat üzerinden Bylock uygulamasının serverı olarak tahsis edilen IP adreslerine bağlantı yaptığının ancak söz konusu trafiğin mevcut verilerle Bylock kaynaklı olup olmadığının söylenemeyeceğinin belirtildiği mütalaada yer aldı. 

 Taner Kılıç hakkında HTS ve CGNAT kayıtlarında Bylock IP'lerine erişim sağlandığına ilişkin tespitin bulunması, söz konusu uygulamanın örgütün gizli haberleşme uygulaması olarak kullanılması nedeniyle FETÖ terör örgütü üyeliği suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Mütalaada diğer sanıklar Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran hakkında ise "Silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle beraatleri talep edildi.

"GECİKMİŞ DE OLSA BERAAT VERİLSİN"

Mütalaaya karşı savunma yapan Uluslararası Af Örgütü Onursal Başkanı Taner Kılıç, "Yargıtay, Bylock kullanımına ilişkin delillerin incelenmesi gerektiğini belirterek davayı mahkemenize geri gönderdi. Kullanıcı kimliğimi Bylock ile ilişkilendiren hiçbir kanıt bulunamadı. Yaklaşık 30 yıldır aynı telefon abone numarasını kullanıyorum. 2012 yılından gözaltı tarihime kadar, aynı IMEI numaralı cep telefonumu kullanıyordum. Bu durum iddianamede geçen 'sürekli telefon numarası ve cep telefonu değiştirmek, patates hatlar kullanmak' gibi bir tavır ve davranış içinde olmadığımı göstermektedir. Bu Bylock suçlamasından bir türlü kurtulamıyorum. Gecikmiş de olsa beraat kararı verilsin. Bugün benim gözaltıma alınışımın 6. yıl dönümü, süreç artık bitsin" dedi

Günal Kurşun, "Bu davada, deyim yerindeyse çok yüksekten el açılmıştı. Yargılama sırasında örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekle suçlandık. Şimdi ise savcı mütalaasında beraatimi talep etti. Eski bir ceza hukukçusu olarak 'maşallah' diyorum. Geldiğimiz nokta bu. Beraatimi talep ederim" dedi. Savunmaların ardından mahkeme heyeti, kısa bir aranın ardından tüm sanıkların delil yetersizliğinden beraatine karar verdi.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA YAPTILAR

Duruşma sonrasında adliye önünde basın açıklaması yapan Taner Kılıç, ByLock kullandığı iddialarına ilişkin,"Defalarca ByLock kullanmadığım ispat edildi. Bunun aleyhinde hiçbir somut bilgi ve belge dosyada yok. Fakat bu itham ve suçlamayla esir gibi tutulmaya çalışıldık. Bugün itibariyle bu beraatle tescil edilmiş oldu" dedi.

Kılıç, Bylock kullanmadığının ilk günden bile tespit edildiğini ifade ederek "Kanaatimce 6 yıl sonra gelen adalet adalet değil. Ama geç de olsa, bu kararı almaktan memnunum, ama buruk bir memnuniyet" diye konuştu.

Günal Kurşun ise "6 yıl süren bir diken üstünde yaşam. Maddi manevi tükeniş. Bunlar çok zordu. Korkmuyoruz. İnsan haklarını talep etmeye, bütün insanlar için, farklı kimlikler için, hakkı ihlal edilen herkes için hak talep etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

Uluslararası Af Örgütünün o dönemdeki yönetim kurulu başkanı olan Taner Kılıç, 6 Haziran 2017’de İzmir’deki evinden gözaltına alındı. “FETÖ'ye üye olmak”la suçlanan Kılıç cezaevine gönderildi. 5 Temmuz 2017’de de Büyükada’da dijital güvenlik konulu bir çalıştaya katılan 10 insan hakları savunucusu, kaldıkları otelden, yapılan baskınla gözaltına alındı.

İktidara yakın medyanın haberleri dikkat çekti. Akşam gazetesi 7 Temmuz 2017’de “Tertip Komitesi Büyük Ada’da!” manşetiyle yaptığı haberde "Kılıçdaroğlu İstanbul’a yaklaşırken, sinsi plan deşifre oldu. Büyükada’da gözaltına alınan 11 kişinin, yeni Gezi provokasyonuna hazırlandığı belirlendi” ifadelerini kullanırken, Star gazetesi 11 Temmuz’da “Büyükada’da İngiliz Parmağı” manşeti ile çıktı. 

25 Ekim 2017’de görülen ilk duruşmada yargılananlar adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Mahkeme ayrıca, o dönemde cezaevinde olmasına rağmen Taner Kılıç'ın’ın “Büyükada’daki gizli toplantıyı” yönettiğini iddia etti ve dosyasının İstanbul’da yargılanan diğer 10 insan hakları savunucusunun davası ile birleştirilmesini istedi. İstanbul’daki mahkeme talebi kabul etti ve iki ayrı dava İstanbul’da görülmek üzere tek davada birleştirildi. 

Hak savunucularının yargılandığı davada Taner Kılıç'a 'örgüt üyeliği' iddiasından 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a 'örgüte yardım' iddiasından 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi.

Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verilmiş, mahkeme heyeti kararı oy çokluğuyla almıştı.