Yargıtay, mahkeme kararına dayanılarak yapılan aramada, Cumhuriyet savcısının bulundurulmamasının hak ihlali olmadığına karar vererek, bu şekilde elde edilen delilleri hukuka uygun kabul etti.
Birecik'te ruhsatsız silah bulundurmak suçundan şüpheli sanığın evinde, Birecik Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararına dayanılarak arama yapıldı. Sanığın evinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 119/4. fıkrasında, ''Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur'' hükmüne göre, Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın ve o yer ihtiyar heyetinden veya komşularından iki kişi bulundurulmaksızın, Mahkeme kararına istinaden arama yapıldı ve Kaleşnikof marka tüfeğe el konuldu.


DAİRE HUKUKİ DELİLİ KABUL ETMEDİ
Birecik Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan sanığa, ruhsatsız silah bulundurmak suçundan 5 yıl hapis cezası ve adli para cezası verildi.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay Başsavcılığı ise Daire kararına itiraz ederek, kararın kaldırılmasını ve yerel mahkeme hükmünün onanmasını istedi.İtiraz üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldi. Kurul, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin bozma kararını kaldırdı, arama sırasında ele geçirilen ve Genel Kurul'un kabulüne göre hukuka uygun elde edildiği belirlenen deliller de değerlendirilerek, bir hüküm kurulması içen dosyayı yeniden Daire'ye gönderdi.

***

Akademisyenler BirGün’e konuştu

Eyleme destek veren akademisyenlerden Özgür Mumcu, akademisyenlerin imzaladıkları bildiri ile taleplerini duyurduğunu, sıranın öğrencilere geldiğini söyledi. Öğrencilerin attığı “rektör istifa” ve “bizim rektörümüz değil” sloganlarına dair konuşan Mumcu, rektör seçiminde öğrencilerin etkisi olmadığı için öğrencilerin böyle hissettiğini söyledi ve ekledi: Biz de bu kararı protesto ediyoruz, rektörün imzasını geri çekmesini talep ediyoruz. İmza geri çekilmediği takdirde eylemler sürecek.
Bugün öğrencilerin eylemi var, biz zaten imzalarımızla söylemek istediklerimizi söylemiştik bugün de seslerini duyurmak isteyen öğrencilere destek olmak için geldik. Rektör istifa sloganları atıldı, bunlar öğrencilerin talepleri öğrenciler istifa etmesi gerektiğini veya imzalarını geri çekmesi gerektiğini söylüyorlar.
Biz öğretim üyeleri olarak rektörün özür dilemesi ve imzasını geri çekmesi için topladık. Süreci biz de merakla bekliyoruz. Rektör bizim rektörümüz değildir dedi öğrenciler, ne düşünüyorsunuz?
Rektörü öğrenciler seçmediği için rektörün GÜ öğrencilerini seçtiğini düşünmüyoruz. Biz de bu kararı protesto ediyoruz. İmzasını çekmediği takdirde eylemler sürecek.
Siyaset Bilimi bölümünden Yardımcı Doçent Hakan Yücel ise 30'dan fazla üniversite rektörünün ODTÜ'ye tepki göstermesini değerlendirdi. Daha önce de rektörlerin işgüzarlık yaptığını ancak ilk defa böyle yoğun bir tepki olduğunu belirten Yücel, Galatasaray'da rektörün senato kararı bile olmadan bu açıklamayı yaptığını vurguladı. Açıklama yapılması için hükümet baskısı olsa da, açıklama yapan rektörlerin yaptırım korkusuyla değil “kraldan çok kralcı olmaları” nedeniyle bu yönde hareket ettiğini söyleyen Yücel, rektörlerin koltuk kaygısına dikkat çekti.

***
KİM NE DEDİ?


Emsal oluşturamaz

»ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı: Bu Yargıtay'ın verdiği ilk karar değil. Daha öncede arama kararı olmadan kaçak rakı imalathanesine yapılan bir baskın ve sonrasında gelişen mahkeme süreci ile gündeme gelmişti. O zaman Yargıtay kanunumuzda yer alan "Mutlak Delil Yasağı" kapsamında görmüş bulunan delillerle hüküm verilemeyeceğini savunmuştu. Yargıtay Ceza Kurulu'nda bu değişmişti. Ben Mutlak Delil yasağı kapsamında kalınması taraftarıyım. Kanuna aykırı bir durumda delil bulunmasının bir mahkeme sürecinde önemi olmamalı. Bizdeki Mutlak Delil Yasağı 2005 yılından bu yana yumuşatılmaya çalışılıyor. Delil toplanma işi sadece kolluğa, onun becerisi ve insafına bırakılamaz. Arama sırasında orada bulunması gerektiği belirtilen insanlar delil yaratılması ya da hukuka aykırı bir arama yapılmamasını engellemek için bulunuyorlar. Eğer siz bunu önemli görmezseniz, daha sürecin başında adaletli bir yargılamadan bahsedemezsiniz. Hele Türkiye gibi örgüt ve politik birçok davanın olduğu ülkelerde bunu hiç yapamazsınız. Mutlak Delil Yasağının bir kere bile ihlal edilmesine izin verilmemelidir. Bu bizim mevzuatımızda açıkça ifade edilmiştir. Yargıtay'da açıkça ifade edilen bu karar uymalıdır.


»Av. Mehdi Bektaş: Bu davaya ilişkin alınan kararın kendine has özelliklere dayanılarak alındığını düşünmek istiyorum. Sadece bu dava ile sınırlı bir değerlendirme olabilir. Hiçbir karar yasa maddelerine aykırılık gösteremez. Aramanın nasıl olacağı ve kimlerin bu aramada buklunması gerektiği yasa maddelerinde açıkça belirtilmiş. Bu davada olayın yeri niteliği vb birçok faktör değerlendirilerek karar verildiğini düşünmek istiyorum. Bir içtihat olarak kabul edilebilmesi mümkün değil. Sonuçte bir hukuk kuralı varsa bu bağlayıcıdır.
»İHD Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan: Bu davanın başka bir devaya emsal olması mümkün değil. Her davanın kendine özgü şartları vardır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu dosyayı incelemiş ve sadece bu dosyadan hareketle delillerin yeterli olduğunu düşünmüş olabilir. Hiçbir koşullarda yasa maddesini aşan, diğer davalara da emsal olarak gösterilebilecek bir durum söz konusu olamaz.