Eski İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Prof. Dr. Baskın Oran'ın kamuoyuna 2004’te açıkladığı ‘azınlık raporu’ hakkında verilen beraat kararının…

Kamuoyunda "azınlık raporu” olarak bilinen eski İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu"nun kamuoyuna açıkladığı sırada Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş"un, raporu Kaboğlu"nun elinden alıp yırtması ile hafızalara kazınan davada gerekçeli karar açıklandı. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Alt Komisyon Başkanı Prof. Dr. Baskın Oran"ın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan beraatlerine ilişkin kararı oy çokluğuyla onayan Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun beraat kararının gerekçesinde, raporun ifade özgürlüğü kapmasında hukuka uygun hazırlandığı, şiddeti teşvik etmediği ve içeriğinin bilimsel olduğu kaydediliyor.

Gerekçeli kararda Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun onama kararının gerekçesinde, düşünce özgürlüğü ile ilgili gerek uluslararası hukuk ve gerekse ulusal hukuk alanında ayrıntılı düzenlemeler bulunduğu hatırlatılarak, bu düzenlemelerden alıntılar yapıldı. Gerekçede, “Günümüz özgürlükçü demokrasilerinde, ifade özgürlüğü gittikçe daraltılan kısıtlamalar dışında geniş bir yelpazeyle korunmakta ve anılan özgürlüğün sağladığı haklardan bireyler ve toplumlar en geniş şekilde yararlandırılmaktadır” denildi.

 

RAPOR BİLİMSEL İÇERİK TAŞIYOR

Olayda sanıkların, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulunda görevli olduğu, Kurul"un, oluşumu ve çalışmalarını düzenleyen normlar gereği olarak, kendi içinde 13 ayrı çalışma grubu oluşturarak çeşitli raporlar hazırladığı hatırlatıldı.

Yargılamaya konu raporun da yasadan kaynaklanan görev çerçevesinde, açıklanan çalışma yöntemiyle yaklaşık 1.5 yıllık bir süreçte, “Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu” tarafından hazırlandığı belirtilen gerekçede, Baskın Oran"ın bu çalışma grubunun sözcülüğünü üstlendiği, İnsan Hakları Danışma Kurulunun Başkanı İbrahim Kaboğlu"nun ise Kurul adına açıklama yapma hak ve yetkisine sahip olduğu kaydedildi. Sanıkların, bilim adamı ve akademisyen kimlikleri gözetilerek ve insan hakları konusunda yaptıkları geçmiş çalışmaları nedeniyle Kurulda görevlendirildiklerinin açık olduğu vurgulanan gerekçede, “Bu nedenle hazırlanan raporun, sanıkların akademisyen kimlikleri nazara alındığında bilimsel içerik taşıdığı kuşkudan uzaktır” denildi.

   

AZINLIK KAVRAMI SORGULANMIŞ    

Yargılamaya konu raporun içeriği bir bütün halinde değerlendirildiğinde; çalışma grubunun konusu itibariyle “azınlık” kavramının sorgulandığı, uluslararası normlar çerçevesinde ulusal düzenlemelerin ve uygulamaların değerlendirildiği ifade edilen gerekçede, bu kapsamda ulusal düzenlemelerde yer alan azınlık kavramının ve buna bağlı olarak da uygulamanın değiştirilmesinin, kültürel hakların tanınması çerçevesinde anadilde yayın hakkının genişletilmesinin önerildiği belirtildi. Raporda ayrıca, “ulusal, etnik kimlik tanımlamasından vazgeçilerek farklı bir yöntemin benimsenmesi, böylece alt kimlik-üst kimlik çatışmasına son verilerek, farklı kimlik ve kültüre sahip bireylerin kendi kimliklerini koruma ve geliştirme haklarının güvence altına alınması gerektiğinin” ileri sürüldüğü aktarıldı.

 

ŞİDDET ÇAĞRISI YOK

Gerekçede, şu tespitler yapıldı: “Bilimsel içerikli ve yapılan görevle ilgili hazırlanan raporun, bu haliyle resmi görüşü sorguladığı, suç teşkil etmeyecek tarzda ve ifade özgürlüğü sınırlılığıyla eleştirdiği ve değiştirilmesini önerdiği açıktır... Her ne kadar resmi görüşü sorgulasa ve Devletin Anayasa ile belirlenen temel görüşüyle yer yer çelişerek bu düşünceleri redde yönelmek suretiyle değiştirilmesini istese de yasada açık bir sınırlılıkla ifade edilen farklılıkları yek diğeri aleyhine kin ve düşmanlığa yöneltecek şekilde şiddet içermediği gibi, herhangi bir kişi ya da zümreye anılan farklılıklar çerçevesinde şiddet tavsiyesinde de bulunmamakta, tam tersine, ulusal anlamda birliğin önerilen bu düzenlemeler sonucunda gerçekleşeceğini, bir düşünce açıklaması olarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Rapor, şiddet çağrısı içermemesi nedeniyle "kamu düzeni" ya da "kamu güvenliği" açısından açık ve yakın bir tehlike taşımamaktadır.”

 

KAMU GÜVENLİĞİNİ TEHİT ETMİYOR    

Basın açıklamasına konu metnin ise; Kurul tarafından oylanarak resmiyet kazandırılan raporun özeti ve kamuoyuna duyurulması olduğu ifade edilen gerekçede, “Raporun hazırlanış sürecinin ve özetinin açıklanmış olması karşısında, farklılıklara yönelik şiddet çağrısı içermemesi nedeniyle ‘kamu düzeni’ ya da ‘kamu güvenliği’ açısından açık ve yakın bir tehlike taşımamaktadır” denildi.