Ergenekon, JİTEM, Balyoz, KCK gibi davalarda kullanılan “gizli tanık” 15 Temmuz sonrası da sahnede. YARSAV Başkanı Arslan “gizli tanık” ifadesiyle tutuklandı. Hukukçular, “Gizli tanığa itibar edilmez” diyerek tutuklamaya tepki gösterdi

YARSAV Başkanı Arslan’ı “gizli tanık” Defne tutuklattı

HÜSEYİN ŞİMŞEK / huseyinsimsek@birgun.net

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL Kararnamesi ile kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV)Başkanı Murat Arslan, Yargıtay içtihatlarında, 'tek başına delil olarak kullanılamacağı' hükmüne karşın “gizli tanık” ifadesi ile Gülen Yapılanması üyeliği suçlamasıyla tutuklandı. 15 Temmuz’da İngiltere’de olan ve iki gün sonra kendi isteği ile Türkiye’ye dönen Arslan’ın tutuklanma gerekçesi ise “kaçma şüphesi” oldu. Arslan’ın “gizli tanık ifadesi” ve “kaçma şüphesi” gerekçesi ile tutuklanmasına hukukçular tepki gösterdi.

‘Kaçma şüphesi olamaz’

Tutuklama kararının hukuk skandalı olduğunu ifade eden Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, Arslan’ın iktidar cemaatle ortak hukuk katliamı yaparken bu hukuksuzluklara itiraz ettiğini söyledi. Gizli tanık ifadesinin belirsiz olduğunu, yer ve zaman içermediğini anlatan Karadağ, “Murat Arslan, 17 Temmuz günü eşi ve çocuklarıyla İngiltere'den Türkiye gelmiştir ve üç buçuk aydır evinde yakalanmayı mı beklemiştir? Kaçma şüphesi olamaz” dedi.

Tutuklama kararının hukuksuz olduğunun altını çizen Karadağ, “Amaç, muhalifleri yani demokratik sivil güçleri ve temsilcilerini her türlü batağa bulaşmış eski ortağı cemaat çetesiyle kirletmek ve cezalandırmak, yok etmektir” diye konuştu.

‘Uyduruk tanıklarla tutuklama olmaz’

Gizli tanık ifadesinin belirsizliğine değinen Karadağ, şunları söyledi:

“Gizli tanık, suçun varlığını ne sebeple, ne şekilde, ne zaman, nasıl öğrendiğini açıklayabilmeli, bu açıklamalar yer, zaman, kişiler bağlamında denetlenebilmeli ve başkaca ve özellikle maddi yan deliller ile desteklenmelidir. Murat Arslan olayında olduğu gibi ‘derlerdi, görmedim, sanıyorum’ şeklindeki gizli ya da açık tanıklıklara itibar edilemez, böylesine uyduruk, ciddiyetsiz, soyut tanıklıklara dayanarak tutuklama kararı verilmesi açık bir hukuk ihlalidir.”

‘Suçlandığı madde yürürlükte değil’

YARSAV’ın kurucu başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da Arslan’ın tutuklanmasının hukuksuz olduğunu ifade etti. Eminağaoğlu, Arslan’ın tutuklanma gerekçesinde “olgular” dan söz edildiğini fakat bu maddenin “olgular”dan vazgeçilerek “somut delile göre’’ olarak değiştirildiğini söyledi.

Hukukun üstünlüğü amacıyla yargıç ve savcıların ilk sivil mesleki örgütü olarak kurulan ve bu konuda mücadele veren YARSAV’ın geçmişte cemaatin hedefi olduğunu hatırlatan Eminağaoğlu, Arslan’ın gizli tanık ifadesi ile tutuklanmasına ilişkin olarak da şunları söyledi:

“Kurulduğundan bu yana kapatma soruşturmasına muhatap olan, hakkında iki kez kapatma yasa tasarısı hazırlanan YARSAV hakkında hedeflediğini elde edemeyen hükümet, KHK ile kapatmıştır. Soruşturmanın ne yönde ilerlemesi isteniyorsa, soruşturmayı etki altında tutanların yargı üzerinden operasyon yapanların görüşleri, her nedense her olayda gizli tanıkların iki dudağı arasından çıkmaktadır. Bu olaylara, denetime elverişli olmayan bir gizli tanık ifadesine dayanılması, böyle bir ifadenin hukuka uygun kanıt olarak kabulü asla düşünülemez.”

İfade değil ‘suç atmak’

Arslan’ın hakimlik sorgusuna katılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Selçuk Kozağaçlı da "gizli tanık ifadesi"ne ve "kaçma şüphesi" ile tutuklamaya dikkati çekti. İfadenin gizli tanık ifadesi olarak değil bir "ihbar" olarak değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Kozağaçlı, “Bu suçlamada, mekân veya tarih telaffuz edilmiyor. Biz buna ‘suç atmak’ diyoruz. Hiçbir biçimde ne bir ceza davasının ne de tutuklamaya esas bir yargıçlık kararının dayanağı olabilir” diye konuştu.

Cemaat yargıçlarının ve savcılarının kullandığı ‘’gizli tanık’’ yönteminin bu süreçte de uygulanarak hukuksal çürümenin devam ettirildiğini ifade eden Kozağaçlı, Arslan’ın kaçma şüphesi ile tutuklanmasına ilişkin, “Kabul edilemez bir tutuklama gerekçesi ile karşı karşıyayız” dedi.

Kozağaçlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Arslan’ı, kaçma şüphesi ile tutukladılar. Çok çarpıcı bir durum bu. Çünkü Murat Arslan 15 Temmuz’da ailesi ile birlikte İngiltere’deydi ve iki gün sonra geri döndü. Böyle bir insanın kaçma şüphesi olamaz. Bu karar akıldan ve mantıktan yoksundur. Biz aslında siyasal iktidara muhalif olduğu için tutuklandığını düşünüyoruz. Hazırlık soruşturması dosyası ve gizli tanık ifadesi ciddiye alınacak bir tutuklanma gerekçesini içermiyor.”