1 Mayıs’ta Taksim’e çıkma iradesini gösteren yurttaşların ev baskınıyla gözaltına alınmasının ardından dün adliyede ifadeleri alındı. 13’ü adli kontrol şartı ile 65 kişi tutuklama kararı ile mahkemeye sevk edildi.

Yasaklarınız da gözaltılarınız da meşru değil: Suç unsuru arıyorlar
Fotoğraf: @sendika_org

HABER MERKEZİ 

İstanbul’da 1 Mayıs’ta Saraçhane’den Taksim’e çıkmak istedikleri için gözaltına alınan 65 kişi dün Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. İfadeleri alınan yurttaşların 52’si hakkında tutuklama istenirken 13 kişi de adli kontrol istemiyle mahkemeye sevk edildi. 

Öte yandan 5 kişi hakkında da Filistin İçin Bin Genç’in gerçekleştirdiği eylemlerde ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ ettikleri suçlamasıyla tutuklanmaları istendi.  

İfadeler öncesi adliye önünde toplanan İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri ise 1 Mayıs’ta ve sonrasında evlerinden gözaltına alınanların serbest bırakılması talebiyle Çağlayan Adliyesi önünde bir araya geldi. Yapılan açıklamada, ‘’Taksim’de 1 Mayıs kutlamak meşrudur. Ortada olan tek suç işçi sınıfının 1 Mayıs Meydanı’nın, milyonların özgürlük alanı Taksim Meydanı’nın emekçilere yasaklanmasıdır. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın talepleri milyonların talepleridir. Milyonları yargılayamazsınız. Arkadaşlarımız serbest bırakılsın’’ denildi. 

‘Korku tüm İstanbul’u sardı’ 

Açıklamada şu ifadeler öne çıktı: Saray’ın 1 Mayıs korkusu tüm İstanbul’u sarmış 4 ilçede 49 cadde trafiğe kapatılmış, 42 bin polisle işçi-emekçilere 1 Mayıs yasaklanmak istenmiştir. İşçilere siyanürlü madenlerde ölmek yasak değil, kadınların sokak ortasında öldürülmeleri yasak değil, öğrencilere KYK yurtlarında ölmek yasak değil, emeklilerin açlık sınırının altında yaşaması yasak değil ancak Taksim size yasak denmiştir. 1 Mayıs’ın hemen ardından İstanbul Valisi Davut Gül ‘Devlet yarına bırakır yanına bırakmaz’ açıklamasıyla 1 Mayıs’ta Taksim’e yürüyenleri hedef göstermiştir.  İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ikametlerinden gözaltına alınan arkadaşlarımızı ‘kaçtıkları yerden yakalandılar’ yalanıyla kriminalize etmeye çalışmış, “gereği yapıldı’’ ifadeleriyle polis işkencesini aklamaya çalışmıştır. Sürdürülen ekonomi-politikalarla her geçen gün daha da yaşanmaz kılınan hayatları için itirazını yükseltecek, öfkesini bileyecek işçilerden, emekçilerden, kadınlardan, öğrencilerden korkmaktadır iktidar. Taksim biziz, arkadaşlarımızın arkasındayız.” 1 Mayıs günü 247 kişi gözaltına alınmış gözaltına alınan 182 kişi serbest bırakılmıştı. 1 Mayıs’tan bir gün sonra ise haklarında yakalama kararı çıkarılan 47 kişiden 29’u ev baskınlarıyla evlerinin kapıları kırılarak gözaltına alınmıştı.  

Öte yandan gazetenin basım saatinde tutuklama talebi ile ilgili sevk süreci devam ediyor.  

*** 

Hukuki hiçbir karar yok 

Gerçekleşen gözaltılar hakkında konuşan avukatlar ise yaşananların hukuka uygun bir tarafı olmadığını belirtti. Gözaltına alınan bütün yurttaşların serbest bırakılması gerektiğini belirten avukatlar, organize bir şekilde suç unsuru yaratılmak istendiğini vurguladılar. Adliyedeki ifade verme işlemi ile ilgili bilgi veren avukatlar, 1 Mayıs günü gözaltına alınanlar ile ev baskınlarıyla gözaltına alınanlara farklı suçlamalar yöneltildiğini aktardı. 

Şu ifadelere yer verildi: “1 Mayıs günü gözaltına alınanlar toplantı ve yürüyüş kanununun 2911. Maddesine göre suçlanırken ev baskınları ile gözaltına alınanlara bu maddenin yan ısıra polise mukavemet, görevini yaptırmama, kamu malına zarar suçlamaları yönlendirildi. Eylem sırasında çıkarılan fotoğraflarla kişilere tek tek ısrarla ‘Bu sen misin’, ‘Polise vurdun mu’, Dernek veya örgüt üyeliğin var mı’ gibi sorular soruldu. Ancak buradaki en önemli nokta orada bulunan plastik bayrak flamalarını tutan sopaların suç unsuru sayılması. Kendi kurdukları arama noktalarında bunu meydanlara sokmakta bir husus görmeyenler eylem sonrası bunu suç unsuruna çeviriyorlar. Öte yandan yine bunun suç unsuru olduğunu savunanlar olay esnasında hiçbir müdahale yapmıyor ve sonradan ev baskınları ile gözaltılar başlıyor. Dosyaya bakıldığında bu gözaltıların hiçbir hukuki kararı yoktur. Son olarak 1 Mayıs günü gözaltına alınan kişilerin günlerdir gözaltında tutulmaları da ayrı bir hukuksuz karardır. Filistin için bin genç eylemleri de gerekçe gösterilerek gözaltı süreleri uzatıldı bu insanların nereden baksan tutarsızca kararlar”