Yaşam bir oyundur dostum
Bugün tüm dünyada perdeler tiyatro gününü kutlamak için açılacak. İnsanı insanca anlatmak, paylaşmak, büyümek için… Ülkede ekonomik nedenlerle büyük zorluk yaşayan perdelerin ardındakiler, “Buradayız ve hep olacağız. Her şeye rağmen sahnedeyiz” diyor.
Işıl ÇALIŞKAN
“Evinde oturma yapayalnız/gel de müzik dinle/yaşam bir oyundur dostum/buyrun kabareye.” Engin Cezzar’ın çevirip bestelediği, Gülriz Sururi’nin muhteşem performansıyla sahnelediği bu sözler tam da günümüzü anlatıyor. Bugün, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Dünyanın dört bir yanında perdeler aynı anda açılacak bugün. Kâh gülünecek kâh ağlanacak, insana dair birçok konu taşınacak sahnelere. Bu yılki Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’ni kaleme alan usta oyuncu Tamer Levent’in de dediği gibi, “İnsansız bir dünya daha güzel olur muydu? O zaman tiyatro da olmazdı, biz de bunu hiç öğrenemezdik!!!”
İnsanı insan yapan değerlere sahip çıkalım, perdeler açılsın, salonlar alkışlarla dolsun… Olsun olmasına ama nasıl? Perde arkasında yaşananlar, hep bir mücadele. Kira, fatura, vergi borçları, düşük yevmiyelerle geçim derdi ve çok daha fazlası… “Şartlar ağırlaşmadı, şartlar yok oldu” diyerek özetliyor tiyatrocular yaşananları. Ekonomik nedenlerle kepenk indiren çok sayıda tiyatro sahnesi de durumun vahametini ortaya koyuyor aslında. Bugün sayfa, “Her şeye rağmen sahnedeyiz ve olmaya devam edeceğiz” diyen tiyatro emekçilerinin. Biz susalım onlar konuşsun…
HER ZORLUĞA RAĞMEN SAHNEDEYİZ
Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu kurucusu Gizem Duman Şeşen: Dünya Tiyatro Günü’nü dünyadan uzak, yağında kavrulamayan ekipler olarak karşılıyoruz bu yıl. Serbest dolaşım hakkında mahrum, yalnızca hayatta kalmaya çalışırken sanatsal kaygılarımıza sıkıca sarıldığımız, gırtlağımıza kadar vergi borçlarına battığımız, sigortalarımızı yatıramadığımız, yevmiyeler yetmediği için ek iş yaptığımız, dekorlarımızı küçültüp ekip sayımızı azalttığımız, telifli oyunlarımızın olmadığı, her birimizin hızla ve mecburen yazara, kostüm tasarımcısına, nakliyeciye dönüştüğü, fason markalardan kostüm aldığımız, makyaj malzemelerini alelade kullandığımız, turneye çıkmak için hesap yaptığımız ve hesapların içinden çıkamadığımız bir yıl. Bir kutlama günü. Şartlar ağırlaşmadı, şartlar yok oldu. Biz direnmenin ötesindeyiz. Direniş değil bu. Az kalır yanımızda. Seçimden sonra, maçtan sonra, ramazandan sonra, tatilden sonra, yastan sonra, nisandan sonra, mayıstan sonra diye diye sezonu bitirdiğimiz bir yıl. Yine de devam edeceğiz. Buradayız ve hep olacağız. Rağmen sahnedeyiz.
27 Mart günü tüm tiyatrolar buluşmuşuz meydanlarda, elimizde kostümler dilimizde replikler, şarkılar söylüyoruz, danslar ediyoruz. Seyirci elbette bizden fazla. Akşam sahne var hava kararmadan dağılmak gerek. Seyirciyi bekletmek olmaz. Salonlar tıklım tıklım. İnsanlar hangi oyuna gideceğini şaşırmış. Hiçbirini kaçırmak istemiyor. Evine en yakın sahneye koşarak gidiyor. 27 Mart onun da günü. Biz çoktan kuliste almışız yerimizi. Kostümler ütülü, ezberler atılıyor, heyecandan karnımız ağrıyor. Her akşam oynadığımız oyun. Ama bu akşam başka. Salonlarda yer kalmamış. Bir solukta oynuyoruz aylarca provasını yapıp, her hafta oynadığımız oyunu. Salon alkış kıyamet… Sadece oyunumuzu düşündüğümüz bir gün olsaydı. Hiç de fena olmazdı.
BURUK KUTLAYACAĞIZ
Eylül Sahnesi’nin kurucusu Zafer Metin: 27 Mart Dünya Tiyatro Günü her geçen gün önemini yitirerek azalıyor. Bunu eskiden yaptığımız kutlamalardan hatırlamamız mümkün. Neden azalıyor ve neden eski önemini yitirdi bu 27 Mart kutlamalarımız? Bu sorunun onlarca cevabı var. Bu 27 Mart’ı da ne yazık ki eskileri hatırlayarak buruk kutlayacağız. Türkiye’de tiyatro sanatına-sanatçısına verilen değer, tiyatro sanatı için verilen maddi desteklerin azlığı ve seyircinin tiyatrodan git gide uzaklaşması bizi çok derinden üzüyor. İnsanların tiyatroyu bir eğlence organı olarak görmesi değil, bir ihtiyaç olarak görmesi gerekiyor. Artan kiralar ve vergilerden dolayı birçok tiyatro kapandı ve bazıları da kapanmaya yüz tutmuş durumda. Birçok tiyatro oyuncusu ne yazık ki tiyatrodan uzaklaşıp başka işlerde çalışır hale geldi.
Tiyatro, insanı, insana insani bir şekilde hatırlatma sanatıdır. Neredeyse insanlık kadar eski olan bu sanatı unutmayıp yeniden güçlendirelim ve yeniden bir festival havasında kutlayalım bu 27 Mart’ı. Yaşasın 27 Mart Dünya Tiyatro Günü.
TİCARİ ALANA İTİLİYORUZ
Altkat Sanat’ın kurucusu, Müge Saut: 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nün kutlanma amacı tüm dünyadaki bilgi alışverişini çoğaltmak ve sanattaki yaratıcılığı, hayatı dönüştürme gücünü göstermek. Tiyatro izleyicisine sanatın gücünü hatırlatmak gerekiyor.
Ayrışan ve çoğunlukla çatıştığımız, çıkarlar peşinde sürüklenen insanların müdahalesiyle bir takım toplumsal pratik anlayışlara maruz bırakılıyoruz ve maalesef kanıksıyoruz. Bir de tabii tiyatro sanatı meslek olarak görülmüyor. Kamusal bir alan olan belediye sahnelerinin yüksek kira ücretleri, sahnelerin seyirci getirisinin garanti olacağı tiyatrolara bırakılması içler acısı. Bir kültür yaratmak istiyorsanız devlet, dolayısıyla belediyecilik ve onun altında işleyen kurumlar birlikte hareket etmek zorunda. Tiyatroları tüccar sınıfından değerlendirmeleri de çok acı. Biz ticari bir alana itildikçe sanat adına üretilen eserlerin de güzel olmaktan çıkacağı kanaatindeyiz.
∗∗∗
EKONOMİK KRİZ TİYATROYU İMKÂNSIZ KILIYOR
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz tiyatroya gitme alışkanlığına, tiyatro izleme oranlarına da yansıyor. ANKA Ajansı'na konuşan yurttaşların ifade ettiği maddi sıkıntılar, tiyatronun geri planda kaldığını ortaya koyuyor. Nüfusu 85 milyon olan ülkede 2023’te Devlet Tiyatrosu izleyicisi yalnızca 1 milyon kişi. Bilet fiyatları devlet ve özel tiyatrolar arasında değişkenlik gösteriyor. Fiyatlar Devlet Tiyatroları’nda 45-50 TL, özel tiyatrolarda ise 200-1500 TL arasında değişiyor.
Bir üniversite öğrencisi, “20 yıllık hayatım boyunca hiç tiyatroya gitmedim. Öğrenciyim, ekonomik şartlar bizi buna zorluyor. Tiyatroydu, konserdi, sinemaydı zorluyor ekonomik şartlar” dedi. En son tiyatroya 25 sene önce gittiğini anlatan bir yurttaş “Tiyatrolar pahalandı. En son ‘Asiye Nasıl Kurtulur’a gittim” ifadelerini kullanırken, 63 yaşındaki bir başka yurttaş ise “Hayatım boyunca hiç tiyatroya gitmedim. Alışkanlığımız yok, işten başka bir şey görmüyoruz” diye konuştu. Bir başka yurttaş da “Tiyatroya gitmeyeli yıllar oluyor. Maddi sıkıntılar çok, külfetli geliyor. Yoksa takip etmek istiyoruz” dedi. Diğer yandan tiyatro ile ilgili sorular yöneltilen emekliler, tiyatro yerine ekonomik sıkıntılarını dile getirdi. Tiyatroya en son pandemiden önce gittiğini belirten emekli bir yurttaş, “Bütçemizi çok etkiliyor artık gidemiyoruz” siteminde bulundu. 3 kişilik aile olduklarını söyleyen bir yurttaş da tiyatroya gidemediklerini belirterek, şöyle devam etti: “Tiyatroya gitmememizin nedeni ülkedeki ekonomik durum. 3 kişilik bir ailenin tiyatro maliyeti 700 TL civarında. En büyük neden bence ekonomi. Bunun için de önceliklerimiz daha farklı oluyor.”
∗∗∗
TİYATROCULARIN TALEPLERİ
Özel tiyatroların sanatsal üretimini zenginleştirirken ekonomik, sosyal ve hukuki açıdan güçlenmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi için çalışan Tiyatro Kooperatifi, sistem değişikliğinin şart olduğunu belirtti. Kooperatif bu yöndeki talep ve çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
• Özel tiyatroların ihtiyaçlarına ve çalışma koşullarına özgü bir model oluşturulması ve kâr amacı gütmeyen işletme olarak tanımlanması ile bu statüdeki kurumların ilgili kanun ve yönetmeliklerde tanınmış hak, istisna ve teşviklerden doğrudan yararlanması. Bu kapsamda öncelikle özel tiyatroların üstündeki ağır vergi yükünün kaldırılması, SGK teşvikinin sağlanması, KDV oranının yüzde 1’e indirilmesi gerekli.
• Sadece oyun bazlı kısıtlı destekler yerine, oyun bütçelerinin gerçekçi ve kapsayıcı şekilde ele alınması, tiyatroların özel projeler bazında da desteklenmesi, elektrik, su doğalgaz gibi ihtiyaçlar için indirim yapılması, SGK teşviki KOSGEB ve benzeri alternatif aynî ve nakdi farklı destek modellerinin geliştirilmesi lazım.
• Kültür-Sanat sponsorluğu konusunda vergi teşviklerinin artırılması, özel tiyatroların sponsorluk anlaşmaları yapabilmelerinin kolaylaştırılması, sponsorluk üstlenen firmalara maddi kolaylıklar sağlanması gerekir.
• Uluslararası alanda da örnekleri olduğu gibi, kamusal bir faaliyet yürüten özel tiyatroların bağış toplama yetkisine sahip olması gerekli.
ÜCRETSİZ SEKİZ OYUN
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, Dünya Tiyatro Günü’nü ücretsiz sahneleyeceği sekiz oyunla kutlayacak. Ülkenin dört bir yanında sahneler sanatseverler için açılacak.
• Mikadonun Çöpleri: İstanbul Cihangir Atölye Sahnesi / 20.30
• Othello: İstanbul Moda Sahnesi / 20.30
• Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz: İstanbul Cafe Theatre / 16:00
• 39 Buçuk Basamak: Bursa BAOB Sahne / 20.30
• Uykusuz Bir Rüya, Salim: Ankara AST Bilkent Sahne - Bilkent Center / 21.00
• Psikoz 4.48: İzmir Bi’nevi Sahne / 20.30
• Hazırlayıcı: Adana-Günışığı Sahne Sanatları / 20.00
• Eyvah Yine Karıştı: Afyon - Afyon Belediye Şehir Tiyatrosu Salonu / 21.00
• Karmakarışık: Tekirdağ Şehir Tiyatrosu / 20.00