Hiçbir haberin inandırıcılığı yok, hiç bir film beni sarmıyor, sarsmıyor, yakalamıyor, tartışma programları ilkokul münazaraları...

Hiçbir haberin inandırıcılığı yok, hiç bir film beni sarmıyor, sarsmıyor, yakalamıyor, tartışma programları ilkokul münazaraları sanki; hepsi de yoktan kalaler inşa etme ustası. Ucuz Amerikan filmlerindeki gibiler; Henüz bilmediğimiz bir gezegenden gelip memleketi ele geçiren işgalci uzaylılar gibi görünüyorlar gözüme...

Hayat bu aralar bi’tuhaf akıyor zaten. Depresyon desem değil, bunalım hiç olmadım ama “memleket gibiyim” derler ya, galiba biraz o tınıda akıyor günler. Bir kasvet var havamda diyebilirim ve galiba bu nedenle istemiyorum adam içine çıkmayı. Bu aralar ne kadar az adam görüp, ne kadar az insanla konuşursam o kadar iyi olurmuş gibi geliyor fakat bunu başarmak imkansız... Ne yazık!
Bu ruh halindeyken televizyonla olan ilişkim iyiden iyiye 'nefret' üzerinden ilerlemeye başladı. Bütün muhabbetler yavşakça orada, bildiğimiz yavşak; bit gibi, bit yavrusu gibi, kan emici gibi, üstelik bütün diziler sahtekârca, hiçbir haberin inandırıcılığı yok, hiç bir film beni sarmıyor, sarsmıyor, yakalamıyor, tartışma programları ilkokul münazaraları sanki; hepsi de yoktan kalaler inşa etme ustası. Ucuz Amerikan filmlerindeki gibiler; Henüz bilmediğimiz bir gezegenden gelip memleketi ele geçiren işgalci uzaylılar gibi görünüyorlar gözüme. Hepsi yeşil benizli, hepsinin yeşil suratları yağmurdan ıslanmış da sonradan kuruyup, rengini kaybedip kaldırımın bir kenarına yapışmış gibi, hepsi o tuhaf yeşil gazetesinin, o yeşil köşe yazarlarının, o yeşil suretlileri gibi inandırıcılıktan uzak.


YEŞİL MUHABİR GAİPTEN BİLİDİRİYOR
Mevzu, en yeni ulusal kanallardan birinin öğle haberlerinde geçiyor; Adam suretine benzeyen biri elinde mikrofon, canlı yayına bağlanıyor ve “Bugün hasta olmayın” diyor. Bu yeni yetme muhabirin, “hasta olmayın” dediği de kamu çalışanlarının yaptığı bir günlük greve gönderme. Sözüm ona grevi eleştirecek... Yavşak! Hayır yani, acil servislerin çalışmadığını bilmesek bu aptal muhabbete belki inanabiliriz fakat hadi gel de televizyonla arada nefret ilişkisi gelişmesin! “Bugün hasta olmayın” derken bizi ne kadar hasta ettiğinin farkında bile değil o köle ruhlu muhabir! Allah bilir günde oniki saat iş için koşturup, üç kuruş maaşla geçinmeye çalışıyordur. Vapurun kıç tarafına bu kadar yakın duruyorsa, sarsıntıları daha az hissedip, kısa zaman sonra yağ bağlayarak yükselme ihtimali de var. Bu ülkenin taşını toprağını seven, insanını seven, yoksulluğun paylaşan, canını dişine takıp yükü sırtında taşıyan kamu çalışanlarına düşmanlığı var muhabirin. Yöneticileri gibi o da... Haliyle seyircinin nefretini o yöne pomladıkça oligarşinin has evlatlarından olacağını sanıyor bu zavallı muhabir. Halka halkı ihbar ediyor, kendi kuyruğunu yiyen bir boğa yılanı gibi cendereye daha fazla şıkışmamızı istiyor. Yavşak işte... Kan emici!


MUHABİRİN İÇ SESİ
Gelin o muhabire bir iç ses yazalım, aslında o cümleyle bize ne demek istediğini bulmaya çalışalım, ti’ye alalım, eğleniriz biraz; Muhabir aslında diyor ki; “Bugün hasta olmayın çünkü talana benzer bir özelleştirme var ülkede, hatta işgal var, bugün hasta olmayın çünkü sendikalı gazetecileri işten attık, ortam sadece hödüklere kaldı, bugün hasta olmayın memleketin bütün tersanelerinde bir işçi daha öldü, bugün hasta olmayın sokakta bir faili meçhul daha yaşandı, bugün hasta olmayın polisler memurları dövdü, bugün hasta olmayın, bugün nefes almayın, bugün huzurlu insan olmayın, vicdan sahibi olmayın, bugün siz “siz” olmayın. Bugün siz hasta olmayın çünkü insan dediğimiz mahlukatla aramızda uçurumlar oluşuyor, tersine bir evrim geçirip, kıllı atalarımızın zihin kalıplarına sahip olmak istiyoruz... Bugün alçaklığın yerel tarihini kutluyoruz!
Bugün hasta olmayın, ruh hastası olun, köle ruhlu olun, grevcilere robokop kaskının içinden bakın, şehri adım adım kuşatmış gizli kamera sisteminin ihalesine girip zengin olmuşları aklınıza getirmeyin, bugün gazbombası atılsa; gazbombasının ihalesi ne zaman ve nerede yapılacak ve bunun yasal mevzuatı nedir diye düşünmeyin, bugün siz ses çıkarmayın. Aslında kuş gribinden, domuz giribinden tırsın, pisikolojiniz bozulsun, ilaç sanayi size bir güzel faturalar döşesin, cebiniz biraz daha delinsin, paranoyanız artsın, hastalık hastası olun. Ama ne yazıkki bazı başıbozuklar grevde ve size hasta olmayın derken panik olmanızı istiyorum, hasta olmanızı istiyorum. Çünkü bir halk düşmanı insanlığından utanmaz, hayatta arlanmaz.
Bugün hasta olun çünkü efendilerimiz bunu istiyor. Bugün hasta olun ki, bu asilere günün gösterelim. Hatta içinizden biri hasta olsa ve grev yüzünden ölse şık bir haber yapar müdürümün gözüne girer, yağbağlarım.”
Belki de; ihtiyar, aksi, geçimsiz ve kendi ağırlığını taşıyamayacak kadar şişman bir muhafazakârın beynini nakletmişlerdir bu genç muhabirlere. Hasta etmeyin adamı! Hepinize iyi bayramlar, gerçi bizim televizyonlara bakarsan memlekete hergün bayram ya... Neyse artık!