Google Play Store
App Store

Sol Kültür Yayınları’nı anlatan Levent Hekim, “Sol Kültür Yayınları; siyasal, ideolojik ve kültürel sorunsallara sol-sosyalist perspektiften fikri ve ideolojik müdahalelerde bulunma ihtiyacı ve amacıyla yola çıktı” diyor.

Yayınevi emeğin pusulası olacak

Yaren ÇOLAK

Sol Kültür Yayınları, Prof. Dr. Korkut Boratav’ın “Çöküş ve Sol Çıkış” kitabıyla yayın hayatına başladı. Çoraklaşan kültür ikliminde, politikadan tarihe, sanattan felsefeye, önemli eserleri okurlara kazandırmayı amaçlayan Sol Kültür Yayınları’nı; Levent Hekim, Barış İnce, Özkan Özöney, Yasin Durak ve Hande Tuhanioğlu BirGün’e anlattı.

Sol Kültür Yayınları ilk kitabıyla birlikte yayın hayatına başladı. Sol Kültür Yayınları fikri ve ihtiyacı nasıl ortaya çıktı?
Levent Hekim:
Reel sosyalizmin çöküşünün ardından dünya ABD hegemonyası, küreselleşme ve neoliberalizmin ideolojik etkinliği altında şekillendi. Tarihin sonunun ilan edildiği, hakikatin yerine çok anlamlılığın ikame edildiği, tarihin yerine söylemin geçirildiği post-modern tezler, kitleler nezdinde etkili oldu. Bütünlüklü politikalar yerine; parçalı, zayıf düşünceye dayanan ve iktidarı içerden dönüştürmeyi hedefleyen anlayışlar neoliberal ideolojiye paralel olarak sol, sosyalist kesimlerde de ideolojik tahrifatlara yol açtı. Yayıncılık anlayışı da bu tahrifatlardan nasibini aldı. Tabii ülkemizde de dünyadaki gelişmelere paralel bir şekilde 2000’li yılların başında küresel kapitalizmin rüzgârını arkasına alan AKP, FETÖ’yü de yanına alarak, neoliberal ideolojinin sahte demokrasi ve özgürlük söylemiyle iktidara geldi. Böyle kritik bir momentte neoliberal fikirlerin etkisinde kalan liberal sol kesimler, merkez-çevre paradigması çerçevesinde sermaye sosuyla yoğrulmuş İslamcılığın sözde merkez karşısındaki demokratlığını keşfederek, bu ittifakın değirmenine su taşıdı. Bugün çözülmeye başlayan AKP-MHP ittifakının karşısında ise güçlü bir muhalefetin örgütlenememesi bu politikaların yansımalarının gerek muhalefette gerek solda devam ediyor olmasından kaynaklı. Düzen içinde iktidarı içerden dönüştürmeye dayanan, bütünlükten uzak anlayış başka bir siyasallığı tahayyül edemiyor. Bu minvalde AKP gitsin de gerisine bakarız anlayışı, solu fikri olarak düzen siyasetinin sınırlarına hapsediyor. Sol Kültür Yayınları dünyada ve ülkemizde ortaya çıkan böylesi bir tabloda, yaşamın önümüze koyduğu siyasal, ideolojik ve kültürel sorunsallara sol-sosyalist perspektiften fikri ve ideolojik müdahalelerde bulunma ihtiyacı ve amacıyla yola çıktı.

Peki, Sol Kültür Yayınları nasıl bir perspektife sahip? Neyi hedefliyor?
Barış İnce:
Sol Kültür Yayınları ülkemizdeki kültür ve siyaset alanındaki liberal ya da arkaik milliyetçi söylemlerin hegemonyasını dağıtıp, eşitlikçi, özgürlükçü bir düşün dünyasının yaratılmasını hedefliyor. Sol sosyalist akademisyenlerin, yazarların, edebiyatçıların kendilerini ifade edebilecekleri yeni bir alan, bir nefes imkânı oluşturma gayesindeyiz. Belli isimlerin dışına çıkmayan, aynı uyduruk komplo teorilerini ya da post modern safsataları temcit pilavı gibi ısıtıp önümüze koyan bir yayın dünyasına tepki de aynı zamanda. Bu ülkenin aydınlık, emekten yana insanlarının pusula olarak görebileceği bir yayınevi olma iddiası ile yola çıktık.

Yakın zamanda hangi kitapları yayınlamayı planlanıyorsunuz?
Özkan Özöney:
Ağustos ayı içerisinde antiemperyalizm ve bağımsızlık mücadelesini tarihsel süreç içerisinde ele alan dünden bugüne bağımsızlık mücadelesinin önemini ortaya koyan, emperyalizmin güncel işleyişini, ekolojiden ekonomiye ve daha pek çok alanda memleketin bağımsızlığının neden acil bir ihtiyaç olduğunu tüm yönleriyle tartıştığımız Bağımsızlık Fikri ve Mücadelesi kitabımızı yayınlayacağız. Bağımsızlık Fikri ve Mücadelesi kitabımıza yazılarıyla katkı koyanlar; Taner Timur, Oğuz Türkyılmaz, Serpil Güvenç, Seyhan Erdoğdu, İbrahim Varlı, İlhan Uzgel, Anıl Aba, Aziz Konukman, Ozan Gündoğdu, Fevzi Özlüer, Özge Güneş, Barış İnce, Merdan Yanardağ, Bülent Forta, Hayri Kozanoğlu.

Eylül ayı içerisinde Yasin Durak’ın AKP dönemi kültür politikalarıyla ilgili çalışmasını yayımlayacağız. Eylül ayında Veronica Gago’nun Latin Amerika’nın kürtaj hakkı direnişlerinin ve feminist grev çağrılarıyla büyüyen küresel kadın hareketinin hem sol hem de feminist hareket için doğurduğu yeni imkânları tartıştığı kitabını Türkçe olarak okurlarımıza ulaştıracağız. Ekim ayında Barış İnce’nin hazırladığı Gülten Akın kitabı raflarda yerini alacak. Yine ekim ayında McKenzie Wark’ın, bilginin mülkiyeti ve denetiminin birkaç şirketin elinde toplandığı –Amazon, Google vb. gibi- kapitalizmin bu yeni düzeninde emekçiler ve toplumsal hareketler için nasıl bir çıkış yolu sorusuna yanıt aradığı kitabını Türkçe olarak okurlara kazandıracağız. En yakın tarihli kitaplarımız bunlar. 2022 yılına kadar 10 kitabımız yayın takvimimizde yerini aldı.

Yayınevlerinin ayakta kalması giderek zorlaşıyor. Hem Sol Kültür Yayınları için hem de diğer yayınevleri için geleceği nasıl görüyorsunuz?
Yasin Durak:
Türkiye’de yayınevlerinin içerisinde bulunduğu daimi kriz hali, mevcut gidişat gözlemlendiğinde sona erecek gibi görünmüyor. En başta günaşırı yükselen baskı ve bandrol masraflarıyla kol kola giren dağıtım sıkıntıları pek çok yayınevi için zaten işin başından itibaren düşük kâr marjını hedeflemeyi neredeyse zorunlu kılıyor. Haliyle büyük kitap satış zincirlerini tekeline alan birkaç büyük sermaye ağı dışında kalanlar için yayıncılık ekonomik bir girişim olmaktan öte romantik bir motivasyona benziyor… Açıkçası yazar ve çevirmen teliflerinin komik yüzdesi, hatta düşük ücretlerle çalışan tüm yayın emekçilerinin hali göz önüne alındığında, yayıncılığın tüm kademelerinde tam anlamıyla bir aşk işi olduğu dahi söylenebilir. Üstelik küçük yayınevleri yine bu büyük satış zincirlerinin dağıtım ağlarına merbut kılınmış durumda. Son yıllarda bu gibi sıkıntıları aşabilmek için kooperatifleşme faaliyetleri gibi çabalar ortaya çıkmışsa da problem halen devam ediyor. Buna karşın eğer Sol Kültür Yayınevi olarak bu sıkıntıları bilmenize rağmen siz neden bu işe giriştiniz diye soracak olursanız, yine ekonomik bir girişimden öte kamusal bir sorumluluğu üslenmeye dair bir hedefimiz olduğunu söyleyebiliriz. Sol Kültür Yayınları için bir abonelik çalışmamız var, bunu bir dayanışma faaliyeti olarak örgütlüyoruz. Buradan da tüm okurlara söylemiş olalım, “solkultur.com” üzerinden abone olarak, bizlere destek olabilirler. Biliyorsunuz ki Türkiye’de sosyalist solun yayıncılık faaliyetleri sürekli olarak devlet baskısıyla sekteye uğratılmasına rağmen, kültür üretiminin her alanında olduğu gibi yayıncılıkta da sol üretimler sağcı üşengeçliğe baskın çıktı. Bunu ben söylemiyorum, 2017’de yayınlanan bir SETA raporunda açıkça sorun edilen bir durum bu. Kamu fonlarını kullanarak belediyelere basım-yayım faaliyeti yapan sağcı rantiyerlerin ya da büyük sermaye zincirine eklemlenerek basitçe kâr amacıyla çoksatar ürünleri raflara koyanların bu ülkenin kültür tarihine hiçbir katkısı olmadı. Üzerindeki tüm baskıya rağmen bu kültürü bugüne kadar büyük ölçüde sosyalist sol omuzlamıştı, bundan sonra da böyle olacağı aşikâr. İşte bu nedenle biz de sorumluluk aldık.

Sol Kültür Yayınları’nın bastığı ilk kitap Korkut Boratav’ın Çöküş ve Sol Çıkış’ı. Neden bu kitabı seçtiniz? Bu kitabı sizin için özel kılan nedir?
Hande Tuhanioğlu:
ABD merkezli emperyalizm, küreselleşme ve neoliberalizm ekseninde şekillenen kapitalist sistemin uzun bir süredir bir kriz içerisinde olduğu tartışılıyor. Ticaret savaşlarının geldiği son noktada yaşanan emperyalist hegemonya krizi; sermayenin sınırsız dolaşımı adına ortadan kalkan sınırların emek alanında yarattığı tahribat; küreselleşen neoliberal dünya ideolojisinin vadettiği özgür, çok kültürlü ve barış içindeki sözde demokrasinin maskesinin düşmesi ve mevcut sistemin yaşamsal ölçüde insanlık dışı olduğunu gözler önüne seren pandemi ile birlikte kapitalizmin bildiğimiz haliyle var olmaya devam edemeyeceği fikri doğuyor. Tüm bu koşullar altında krizi değerlendirmenin ve dönüştürücü bir çıkış yolu aramanın yöntemi belli ki tarihsel bir değere sahip. “Çöküş ve Sol Çıkış”ta Korkut Boratav, tam da bu temel soruya tarihsel ve sol-sosyalist bir perspektifle cevap aramanın çerçevesini çiziyor. Siyasal, ideolojik ve kültürel sorunlara sol bir perspektifle müdahale etmeyi amaçlayan Sol Kültür Yayınları için, faşizm, emperyalizm ve ekonomik kriz gibi temel tartışmaları Korkut Boratav’ın çizdiği çizgi ile açmış olmak çok değerli ve anlamlı. “Kapitalizmin sonu mu?” sorusuna bugünü tarihsel bağlamıyla ele alarak cevap veren, mevcut krizin en temel meselelerinden biri olan faşizm tartışmaları için güncel bir çerçeve sunan ve dünyada yükselen direniş potansiyellerini sınıfsal bir bakışla görüp gerçekçi imkânlarını tartışan bu kitabın hem bundan sonraki yayıncılık yolculuğumuza hem de bugünün karanlığından çıkışa ışık tutmasını umuyoruz.