Agâh Özgüç, kitaplarında sözü edilen filmlerin televizyonlarda gösterilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Yeni bir seyirci kuşağı geliyor. Yılmaz Güney’i hâlâ tanımayanlar var. Onun için ben de yazarak yaşatıyorum. Unutulmasınlar. Bu isimler kolay kolay gelmiyor” diyor

‘Yazarak yaşatıyorum’

KADİR İNCESU

Sinema yazarı Agâh Özgüç, sinema tarihimize çok önemli kitaplar kazandırmaya devam ediyor. Özgüç’ün Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri 2 ile Tuncan Okan’dan Haftanın Filmleri adlı kitapları Horizon International tarafından yayımlandı.

Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri 2 adlı kitapta Suat Yalaz ya da Nam- Diğer Gi Toro, Tek Filmle Tarihe Geçen Bir Macera Adamı: Ulvi Doğan, Çizginin Şövalyesi Sör Münif Fehim, İdama Mahkûm Bir Sinemacı: Ali Efendi, Bizim ‘Cinema Paradiso’muz Şükrü Avşar, Sen Yeşilçam’da Ne Seksi Bir Komşumuzdun Müjde Ar Abla, Türk Sineması’nda Gerçek Star Kimdir Diyorsanız O Ayhan Işık’tır, And Introducting Fikret Hakan, Kadirizm’ Nedir, Kadir İnanır Kimdir? ile ‘Sürü’ ve ‘Yol’la Hep Öndedir: Tarık Akan başlıklı yazılar yer alıyor. Kitapta kullanılan görsellerin kalitesi de dikkat çekici.
Tuncan Okan’dan Haftanın Filmleri kitabı da gerçek anlamıyla vefanın bir tanımı olarak adlandırılabilir. Özgüç, yıldızlı film değerlemesini ülkemizde ilk olarak yapan Tuncan Okan’ın yazılarının gazete arşivlerinde unutulmasına izin vermemiş.

57 yıldır sinemanın içinde olan Özgüç ile yeni kitapları üzerine konuştuk.

»Yeni kitabınız Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri 2 bir üçlemenin eki olarak yayımlandı. Üçlemenin diğer kitaplarını da hatırlatalım okurlarımıza.
Üçleme kapsamında Türk Sinemasında İstanbul, Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri ve Türk Sinemasında Yeşilçam Aşkları yayımlanmıştı. Yeni kitabım, Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri kitabının devam olarak yayımlandı.

Üçlemenin ilk kitabı Türk Sinemasında İstanbul”u hazırlarken oluştu bu dizi düşüncesi. Bu kitapta İstanbul’da çekilen filmlerin mekânları, İstanbul adıyla çekilen yerli ve yabancı filmlerin listesi var. Gerçek İstanbul eski siyah beyaz filmlerde var. O filmleri izleyenler de gerçek İstanbul’u görecekler.

Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri kitabımın ilkinde ise Yılmaz Güney, Metin Erksan, Türkan Şoray ve pek çok sanatçımızı derinlemesine anlattım. Ancak hangisi marjinal, hangisi orijinal, bunu da okura bıraktım. Söz okurda… Türk Sinemasında Yeşilçam Aşkları’nda ise gerçekten yaşanmış büyük aşkları anlattım. Türk sinemasında yaşanan en büyük aşk Fatma Girik ve Memduh Ün arasında yaşanan aşktır.

»Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orjinalleri’nin ikinci kitabında kimler var?
Çok iyi tanımadığım kişileri yazmıyorum. Bazı kişiler vardır, hakkında yazacak iki satır şey bulamazsın, yaşamlarında yazacak bir olay yoktur. Kişinin sinema ve özel yaşamındaki olayları kimseyi kırmadan yazmalı. Bir insanı kötülemek için yazmamalı. Bu bana ters geliyor.

Sinema oyuncuları iki kişilik taşırlar, o nedenle bazı şeyleri doğal karşılamak gerekiyor. Birinci kişilikleri, kendileridir. İkinci kişilikleri de oynadıkları rollerdir. Oynadıkları rollerin etkisi altında kalmamalarının imkânı yok. Edgar Morin’in bir sözünü hatırlatayım: “İnsanın özü, ikinci kişiliğidir. O gün bugündür ikinci kişiliğimiz bizimle böyle yaşıyor.”
Yeni kitapta önemli isimler var: Suat Yalaz, Ulvi Doğan, Münif Fehim, Ali Efendi, Şükrü Avşar, Müjde Ar, Ayhan Işık, Fikret Hakan, Kadir İnanır ve Tarık Akan.

Babasının filmlerinin dekorlarını yapan Münif Fehim, dünyada en çok kitap kapağı yapan bir ressam. 200’ün üzerinde kapağını yaptığı kitabı da topladım. Münif Fehim’in kitap kapaklarından bir sergi yapmak istiyorum.

»Sinema tarihimiz için önemli bir şey yapıyorsunuz. Kimsenin yapmayı düşünmediği işler bunlar. Bir vefa borcu gibi sanki.
Sinemayla ilgili yazan 3 kişi kaldık. Giovanni Scognamillo vardı, yitirdik, toprağı bol olsun. Şu anda Atilla Dorsay ve Burçak Evren de bu işi yapıyor.

Sinemayı seviyorum. Sinemayla ilgili yaptığım çalışmalar bana güç ve mutluluk veriyor.

»Kitabınızın sunusunda ‘Ah Yeşilçam, vah Yeşilçam’ diyorsunuz. Geçmişe bir özlem mi bu?
Nostalji geçmişe özlem duymaktır. Yazılmadığı için kaybolacak pek çok insan var. Yalnızca ünlüler değil, kenarda kalmış önemli işler başarmış ilginç insanlar da var. Bir projem vardı; Suphi Kaner, Hayri Caner, Hulusi Kentmen, Erol Taş, Kadir Savun gibi isimleri yazmayı planladığım. Bu isimler yazılmalı. Başroller kolay bulunuyor ama o tipler kolay bulunamıyor. 60’lı yıllarda sinemamız tiplere dayalı sinemaydı. Örneğin Öztürk Serengil, Feridun Karakaya… Şimdi ise öyle değil.
Kitaplarımda sözü edilen filmlerin de televizyonlarda gösterilmesi gerekiyor. Yeni bir seyirci kuşağı geliyor. Yılmaz Güney’i hâlâ tanımayanlar var. Onun için ben de yazarak yaşatıyorum. Unutulmasınlar istiyorum. Bu isimler kolay kolay gelmiyor.

»Bir filmin başarılı olması için hangi özellikleri taşımalı?
Her yapımcı yaptığı yatırımın dönmesini ister. Bu çok zor. Bir filmin sinemasal ve gişe açısından başarılı olması zor. Bizde kitle filmleri az. Kitle filmi deyince aklıma 1968’de çekilen Üç Arkadaş geliyor. Hem iyi, hem duygusal, hem de sinemasal açıdan başarılı.

Ertem Eğilmez’in Arabesk filmi. Eğilmez, çok eleştirilen, fakat çok önemli bir yönetmen. Arabesk’i Emek Sineması’nda maç izler gibi ayakta izlediler. Sinema salonlarının birahaneye dönüştürüldüğü dönemde patladı Arabesk. Ardından Amerikalı, İstanbul Kanatlarımın Altında geldi. En büyük patlamayı da Eşkıya yaptı. Yavuz Turgul’un sinemasal açıdan da, konu açısından da iyi bir filmi. Masalsı bir gerçekliği vardı. Metin Erksan da Acı Hayat ile iyi iş yaptı. Yılmaz Güney’in Baba adlı filmi de çok önemli filmlerden birisidir. Bu filmlerin her zaman yapılması mümkün değil, bir yerde birikim meselesi. Burada önemli olan yönetmen ve konudur. Her iş yapan film iyi de olmayabilir. Hem kitleye ulaşmak, hem de sinemasal başarıya ulaşmak önemli olan.

Türk sinemasında gökten zembille inen yönetmenler dönemi başladı. Yakında cep telefonuyla film çekilecek. Hatta geldi bile. Teknoloji işi ucuzlattı. Herkes film çekebilecek hale geldi. 10 bin liraya bir makine alınca film çekiyorsun. Ama o film mi? Tartışılır. Yeşilçam’ın başarısının temelinde ise yönetmelerin her kademede çalışmaları vardı. A’dan Z’ye bir yol izlediler. Stüdyolarda asistanlık yaptılar. Görerek, yaşayarak öğrendiler, başarılı oldular. Sinema tarihimizin en iyi yönetmenleri usta çırak ilişkisiyle yetişmişlerdir.

Teknolojinin Türk sinemasına en büyük yararı, filmlerin temizlenmesi konusunda olmuştur.

»Tuncan Okan’dan Haftanın Filmleri kitabı nasıl?
Sinema oyuncularımız nasıl zamanla unutuluyorsa, sinema yazarlığımızı kurumsal hale getiren isimler de unutuluyor. Bugüne kadar eleştirmenlikten sinemaya geçen Metin Erksan, Giovanni Scognamillo ve Halit Refiğ için kitaplar yapıldı. Tuncan Okan da yıldızlama değerlemesini Batı’dan ülkemize getiren isim oldu. Tarzıyla okur kitlesi oluşturdu. Tuncan Okan’ın yazılarından bir seçki oluşturduk. Bugün Ali Gevgilili, Tarık Dursun K. ve Rekin Teksoy için de bu yapılmalı. Bu tür kitaplar satılmaz ama başvuru kitabıdır. Sinemayla ilgili yazıları, belgeleri zamanında topladığım için hazırlıklar zor olmuyor. Bu işe en çok sahip çıkan kişilerden birisi de Atilla Dorsay’dır. Yazdıklarının kitaplaşması konusunda çok titiz.

»Yeni çalışmalarınız var mı?
Türk sinemasında kamera arkası diye bir şey düşünüyoruz. 1960’lı yılların filmlerinin kamera arkası fotoğraflarından oluşan bir çalışma. Arka planda yaşananları anlatan… Kameramana, “Flu çek de sanat filmi olsun” diyen yönetmen dahil pek çok olayı anlatacağım.