Yelda Karataş çok yapıtlı, çok ödüllü, çok yönlü yaşamını insanlığa adamış, ötekileştirmeye, sömürüye, emek hırsızlığına karşı bir aydın. Karataş "Sınıflı toplumun en büyük travması ailedir. Çocukluk da yalnızlıktır kapitalist toplumda. Aile içine tıkıştırılmış bir yalnızlık" diyor

Yelda Karataş: Çocukluk yalnızlıktır kapitalist toplumda

Nuray Salman-Haydar Eroğlu

Bir yanı aşk bir yanı insan Yelda Karataş, “güneşe inanan birini bulursan eğer / bulutu çıkar aradan / ellerimi koy / ve sana emanetlerimi / bir şiir mesela / cebinde dursun /bıçak gibi” sözleriyle sesleniyor dünyaya.

“Bir tek aşkın önünde diz çöker ölüm” sözleriyle aşka olan inancını kelimelere döken Karataş ile Nuray Salman ve Haydar Eroğlu konuştu.

» Yelda Karataş’ın şiir yolcuğunu, sanatsal poetikasını, çocukluğunun arka bahçesini, konuşmasını, tepkilerini, kavgalarını, sevdiklerini öğrenmek istiyoruz.
Şiir planlanarak yazılmıyor. Hatta yazdıktan sonra yazabildiğini anlıyor insan. Bütün emek işi ürünler gibi. 80 darbesinden sonra yazdım. İlk orta ve lisede yazdıklarımı saymıyorum. Karalamaydı onlar. Şiire benzer bir şeyi seksen yılında yazdım. Sonra okudum. Herkes çok beğendi. Attila İlhan, Turgut Uyar, Mehmet Fuat çok beğendi. Hilmi Yavuz az. Mehmet Fuat sen şairsin dedi. Beni kızdırmak, beni sevmek çok kolay değil. Konuşmayı iştahla severim. Saatlerce müzik dinlerim. Çocuklarsız bir dünya düşünemem. Hayvanları ve diğer canlıları aşağılayanları affedemem. Ötekileştirme ve sömürüye karşıyım. Emek hırsızlığı en büyük cinayettir. Bütün insanları sevmiyorum.

» Şiirin değişik tanımları yapılıyor, sizce şiir nedir?
Şiir insanoğlunun çıkardığı en büyük sestir, en derin, en yalın, en etkili... Şiir ruhun ve eylemin birlikteliğinin en gerçek habercisidir. Nasıl bir canlı olduğumuzun parmak izidir. Dilin en yetkin, en zorlu, en açık ve kapalı halidir şiir. Şiir ölürse sadece edebiyat değil, yaşayan ve eskiyen dil de ölür. Ardından bütün sanat dalları ölür. Kalbin boşluğunu şiir doldurur çünkü.

» Şiirin istediği estetik donanıma sahip özel bir yeriniz var. Şiirinizde toprağın, insanın, denizin kokusu var. 'Anne' ve 'Çocuk' imgesi ön planda. Nedir bu anne ve çocuk tutkusu ya da açılımı?
Anneler eşit dağıtılmıyor. Hiç bir anne beklenen istenen anne değil. Herkes bir anne seçse, kendi annesi kendisi olacak. Sınıflı toplumun en büyük travması ailedir. Başrolde ikiye ayrılır; anne ve baba diye. Babayı parçalamak zordur ama anne daha bir ele gelir. Kafa atmak kolaydır yani. Ben o yaşarken annemi çok sevemedim. Çok istedim ama olmadı. Ancak öldükten sonra, aramızda nasıl özel bir bağ olduğunu keşfettim. Coğrafya gibi, anneniz de kaderiniz. Annemle barışık yaşadım kırklı yaşlarımdan sonra. İyi ki öyle yapmışım. Bir figürü öldürmek onunla baş etmenize yetmiyor. Barışmak gerek. Çocukluğum sanılanın aksine çok yalnızdır. Çoğu okumayla geçen derin yalnızlıktır. Kimsenin beni sevmediğini hisseden çok hareketli bir çocuktum. Tuhaf ama sevildiğime zor inanırım. Bu sanırım duyarlı bir çocuk olmakla ilgili. Romantik, duygusal falan değil. Hani Turgut'un dediği 'zımpara taşı gibi acımasız'. Çocukluk yalnızlıktır kapitalist toplumda. Aile içine tıkıştırılmış bir yalnızlık.

» Aşk ve aşk şiirleri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Bir tek aşkın önünde diz çöker ölüm. Şiire ve aşka inanıyorum Ritsos gibi. Bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum yine Ritsos gibi. Aşk yalnızlıkları buluşturmak için bir imkân. Aşk olunca yani aşka düşünce insan, yalnızlığı bitmez, bir başka yalnızlıkla bulur ve bu çok hoş bir buluşma olur. Hayat anlamını derinleştirir. Bir anlam çıkarmak mümkün olur yaşamaktan. Aşkın ne olduğuna bakmak yerine, bize ne yaptığını anlamak gerek diye düşünüyorum.

» Edebiyatın diğer alanları ve sanatın diğer dallarıyla ilişkiniz nasıl?
Sinemakoliğim. Sanatın her dalı beni sarhoş ediyor. İyi bir okuyucu, dinleyici, izleyiciyim.

» “ölüme ne kadar yakın / unutulmaz çocukluğumun / ağır çiçekli ıhlamur ağacı” haiku şiirinizle Japonya’da, haiku alanında ulusal ve uluslararası çapta her yıl düzenlenen ve haikunun Nobel’i sayılan Uluslararası 10. Mainichi Haiku Yarışması’nda, büyük ödülü aldınız. O güne dair konuşalım. Lirik doğa şiiri denilebilir mi? Ya da doğayı tema alıp pek çok şey fısıldar mı?
Doğanın parçası olduğumuzu hatırlatır bize haiku, doğal olarak ölümün bir parçası olduğumuzu da. Haiku yazmak ve okumak, çok şey öğretti yüreğime, yaprağın daldan koparken ses çıkardığını duydum, rüzgârın bir müziği olduğunu bacaya uğradığında.

» Her şeyin doludizgin kirletildiği bir yaşamda yazarın sorumluluğu nedir?
Çağını anlamak ve değiştirmek. Mutlaka ama mutlaka dostluklar ve aşklar kurmak.

» Bir dönem Sezen Aksu ile Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir albümlerinde, şarkı sözü yazarı olarak çalıştınız; Kalbim Ege’de Kaldı, Aşkları da Vururlar, Davet, Son Sardunyalar, Yarası Saklım... gibi birçok şarkıya imzanızı bıraktınız. Şarkı sözü yazmaya devam ediyor musunuz?
Çok değerli bir çalışma dönemiydi. Çok öğretici bir çaba şarkı sözü yazmak. Uzun süredir yazmıyordum. Şimdi bir şarkı sözü var elimde, şaşırtıcı değil mi?

» Yeni çalışmalarınız var mı?
Bir roman yazmaya çalışıyorum.