Maden Mühendisleri’nin raporu, deprem bölgesinde yapılan hataları gözler önüne serdi. Raporda hataların ve eksikliklerin ölüm sayısını artırdığına dikkat çekildi. Ayrıca acilen yapılması gerekenler sıralandı.

Yeni bir afet modeli gerekiyor
Fotoğraf: GMİS

Öncü DURMUŞ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler ile ilgili hazırladığı ikinci raporunu yayımladı. Arama-kurtarma çalışmalarının ve sonrasında yapılan eksikliklere dikkat çekilen raporda, hatalardan ders çıkarılması gerektiği belirtildi.

Depremde 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, 160 bin yapının yıkıldığı ve 13 milyon kişinin etkilendiğine dikkat çekilen raporda, AFAD’ın süreci yönetemediği ifade edildi. AFAD’ın AKP’nin personel deposu haline geldiği belirtilen raporda, “Bu durumun önemli nedenlerinden biri geçmişin Sivil Savunma organizasyonunun deneyimli kadrolarının etkisiz görevlere getirilmiş olması, yerine yandaş kadroların göreve başlatılmış olmasıdır” ifadeleri yer aldı.

EKİPLER GEÇ ULAŞTI

Depremin ardından ilk sorunun bölgeye ulaşım olduğu ifade edilen raporda, kış şartlarının hesaba katılmadığı ve ağırlıklı olarak karayolu tercih edildiği belirtildi. Ulaşımdaki aksaklıkların kurtarma ekiplerinin 15-20 saat gecikmeyle deprem bölgelerine ulaştığı hatırlatılan raporda, “Ulaşımda yaşanan bu durum arama-kurtarma çalışmalarını çok olumsuz etkilemiş, çok daha fazla sayıda insanımızın sağ olarak kurtarılmasının önüne geçmiştir” dendi.

Raporda dikkat çeken bir diğer bölüm ise iletişim faaliyetlerindeki aksaklıklar oldu. Raporda yapılması gerekenlere ilişkin, “İletişimin kesintisiz devam ettirilmesi için yedek mobil baz istasyonlarının tedbiren stoklanmış olması, depremde hızlıca devreye alınması gerekirdi. Bunun ihmal edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda acilen mobil baz istasyonlarının temin edilerek bölgeye gönderilmesi, aktif hale getirilmesi böylece sağlıklı bir iletişimin sağlanması gerekirdi” ifadeleri yer aldı.

SORUNLAR SÜRÜYOR

Depremin ardından hasar tespiti ve enkaz kaldırma faaliyetlerinin de sağlık yürütülmediğine dikkat çekilen raporda, “İktidarın enkaz kaldırma çalışmalarında bu denli acele etmesi, hasar tespit çalışmalarını, binalardan karot numunesi alımı, moloz depolama alanlarının belirlenmesi ve hazırlanması konusunda da ciddi sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Bu acele nedeniyle yıkılan bütün binalardan yargı sürecinde kullanılacak sağlıklı numune alınması mümkün olmamış, hasar tespit çalışmaları son derece yüzeysel yapılabilmiştir. Enkaz kaldırma çalışmaları yapılırken sulama yapılamaması sonucu yoğun tozlanma olduğu görülmüş, bu tozlardaki zararlı maddelerin özellikle asbest havaya karıştığından şüphe edilmektedir” tespitleri yer aldı.

EKİPMAN EKSİĞİ

Depremin başında en az 640 madencinin bölgeye gittiğini daha sonra bu sayının 10 bini aştığı belirtilen raporda, ekipman ve iş makinesi eksikliğine dikkat çekildi: Raporda, “Kimi ekipler demir kesme makası, hilti, tilki kuyruğu gibi basit ekipmanlarla yola çıkmışken, birçok ekip bu basit ekipmanlardan bile yoksun bir biçimde çalışmak zorunda kalmışlardır. İş makinaları ise uzun süre temin edilememiştir. Bu durum kurtarma çalışmalarının etkinliğini, özellikle canlı çıkarma şansını büyük oranda azaltmıştır” denildi.

Raporda eksiklik özetle şöyle sıralandı.

•AFAD görevlileri, alana tam hakim olmadıklarından, kurtarma ekiplerini enkazlara yönlendirmede, enkaz sorumluluğu vermede yetersiz kaldı.

•Bazı durumlarda enkazın sorumluluğu bir ekibe verilmesine rağmen, ikinci bir ekibe de aynı enkazın sorumluluğu verilmiş, bu durumda zaten çok geniş bir alana yayılan enkazların bazılarında çalışma yapılamamıştır.

•Güvenlik görevlilerinin sayıca eksik olmaları sonucu, kurtarma ekipleri, korku içinde panik ve şaşkınlık içinde olan halkın aşırı talepleri ile karşılaşmışlardır.

•Raporun sonuç ve öneriler kısmında şu ifadeler yer aldı: “Bir deprem coğrafyasında konumlanan ülkemizde depremler hep olacaktır. Bu nedenle, afetlerin tüm aşamalarının planlandığı, görev ve sorumlulukların net olarak belirtildiği, yeni bir afet üst örgütlenmesine ihtiyaç olduğu aşikardır. Merkezi idarenin, mahalli idarelerin, TSK’nin, madencilerin, Kızılay’ın, sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin yer alacağı; görevlendirilen meslek gruplarının açık net olarak belirtileceği kağıt üstünde kalmayan uygulamalara sahip olacak yeni bir Afet Üst Örgütlenme Modeli’nin hayata geçirilmesi zorunludur.”