Yeni bir toplumsal düzen

PROF. DR. SİNAN ADIYAMAN
TTB Merkez Konseyi Başkanı

1 Mayıs, işçi sınıfı için dayanışma, birlik olma ve birlikte mücadele etme anlamı taşır. Eşitsizliğe ve ayrımcılığa mesleğin verdiği sorumluluk gereği karşı çıkması beklenen hekimler de gerek aydın karakterleri gerekse de son yıllarda yaygınlaşan emekçi vasıflarıyla 1 Mayısla cisimleşen değerlere sahip çıkmalıdır. Sağlıklı toplumun ancak örgütlü emek ile mümkün olabileceğini savunan Türk Tabipleri Birliği ise on yıllardır 1 Mayıslarda zaten safını belli etmiş bir örgüttür.

Yaşanabilir bir dünya özlemiyle simgeleşen 1 Mayısların provokasyonlarla, kontrgerilla operasyonlarıyla katliamlara dönüştürülmesi birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tarihin kara sayfalarını oluşturur.

Bu yıl tüm dünyanın yaşadığı bir olağanüstü durum olan COVID-19 pandemisi dolayısıyla ne yazık ki 1 Mayıs’ı alanlarda kutlayamayacağız. Ama pandemi şartları bir kez daha gösterdi ki; ekonomik ve sınıfsal eşitsizlikler salgının etkisini derinleştiriyor. Dünya çapında COVID-19 için temel korunma önlemi olarak gösterilen “elleri yıkamak”, “evde kalmak” gibi önlemler -geçtiğimiz günlerde UNICEF’in açıkladığı “Dünya nüfusunun yüzde 40’ının evinde ellerini su ve sabunla yıkayabileceği lavabo bulunmadığı” ya da mülteciler, evsizler vb. gibi pek çok kesimin “barınma” imkânından yoksun olduğu düşünüldüğünde- ne yazık ki dünya nüfusunun pek çoğu için geçerli bile değil. Halen pek çok insan, hem korunma olanaklarından hem de özlük haklarından yoksun olarak çalışmak zorunda.

Biz, evrensel ve tarihsel taleplerimiz olan eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi taleplerimizi dile getirmeye devam ettiğimiz gibi salgın şartlarında daha da görünür hale gelen halkın sağlığının, işçinin ve geçiminin güvence altında olduğu yeni bir toplumsal düzen talebimiz dile getiriyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Pandemi süresince tüm çalışanların ücretli izinli sayılması gerektiğini vurguluyoruz. Yine salgın süresince tüm elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları devlet tarafından karşılanması gerektiğini söylüyoruz. Özel sektörde ücretsiz izin dayatması nedeniyle sağlık çalışanları geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Ücretsiz izin emek gaspı ve sağlık emeği israfıdır. İşsiz kalan sağlık çalışanları geçinemiyor, faturalarını ödeyemiyor, en temel gereksinimlerini karşılayamıyorlar. İşverenler ve müteahhitler için milyonluk paketler açıklanırken, AKP’nin yasa değişikliği ile “ücretsiz izin” dayatılan işçiler 1168 TL ile yaşamaya mahkûm ediliyor. Bütün bu sorunlara verdiğimiz yanıt ve sıraladığımız talepler 2020 1 Mayısında güncel taleplerimiz aynı zamanda.

Dünya Sağlık Örgütü içinde bulunduğumuz dönemi “Küresel Tehlikeler Çağı” olarak değerlendiriyor ve pandemileri 21. yüzyılın küresel sağlık tehditleri arasında sayıyor. Yine konunun uzmanları benzer salgınların bundan böyle dünyada daha fazla görüleceği uyarısında bulunuyorlar. Tüm bunlar bize, bu tehditlerle beraber ancak etkilerini en aza indirmeyi başaracak şekilde yaşamaya hazırlanmamız gerektiğini gösteriyor. Bu her zaman mücadelesini yürüttüğümüz eşitlik, özgürlük, barış, adalet, demokrasi taleplerinden bağımsız değil. Pandemi sonrasında bir risk olarak karşımızda duran totaliterleşmeye karşı yine her zaman olduğu gibi dayanışmayla ve birlikte mücadele edeceğiz. Bu eşitsizlikler, haksızlıklar ve mağduriyetler devam ettiği sürece Birlik - Mücadele ve Dayanışma günü olarak 1 Mayıs her zaman bizim de önemli bir gündemimiz olmaya devam edecek.