Mehmet Özçataloğlu Çocuk ve gençlik edebiyatı var mıydı, yok muydu tartışa tartışa bugünlere geldik. Ve bugünlerde kabul gören gerçeklik çocuk ve gençlik edebiyatının var olduğu. Hatta öyle ki her geçen gün büyüyerek ve gelişerek yoluna devam ediyor. Bu dünyanın içerisindeki yazar sayısı da yayınevi sayısı da artıyor. Yetişkinlere yönelik yazarak edebiyat dünyasının içinde var olanlar […]

‘Yeni bir yüz,  bugüne bakıyor mu?’

Mehmet Özçataloğlu

Çocuk ve gençlik edebiyatı var mıydı, yok muydu tartışa tartışa bugünlere geldik. Ve bugünlerde kabul gören gerçeklik çocuk ve gençlik edebiyatının var olduğu. Hatta öyle ki her geçen gün büyüyerek ve gelişerek yoluna devam ediyor. Bu dünyanın içerisindeki yazar sayısı da yayınevi sayısı da artıyor. Yetişkinlere yönelik yazarak edebiyat dünyasının içinde var olanlar bile çocuklar için yazmaya başladılar. Bunda bir engel olmamasına rağmen, kişisel düşüncem yetişkin edebiyatının içerisinde var olmuş isimlerin çocuklar için yazmamaları. Her ne kadar güzel örnekler var olsa da genel anlamda bakışım bu. Çünkü günümüz çocuklarına yazmak özel bir beceri gerektiriyor. Onların dilini önce anlayabilmek sonra da onlara yazabilmek herkes tarafından becerilemiyor. Çünkü sadece onların sözcüklerini kullanmak da yeterli olamayabiliyor yazmak için. Anlamsız metinlerle çocukların zamanını çalmak doğru değil. Bir de onlara sunulacak kitapların bir derinliği olmalı günümüzde. Bizim çocukluğumuzdaki gibi basit tümcelerle eğlenceli bir hikâye anlatmak yeterli gelmez onlara. Pedagojik açıdan bir gelişim sağlamalı. Yoksa kitabı bitirip de kapağını kapatınca sabun köpüğü gibi uçar gider okunulan metin. Tabi ki edebiyat öğretici olsun da demiyorum ama Adnan Binyazar’ın sözünü de gözardı edemiyorum:

Edebiyat öğretmez ama edebiyatın öğrettiğini de hiçbir şey öğretmez.”

Sözünü etmek istediğim kitaba gelirsek; yazarını yetişkinlere yönelik yazdığı öykülerden tanıyoruz. Kerem Işık. Kerem Işık da az önce değindiğim yazarlar arasına katıldı. Tudem etiketiyle ikinci kitabı yayımlandı yakın bir zamanda. Özgür Çocuklar-2/ Yeni Bir Yüz. Dizinin ilk kitabı Davetsiz Misafir de yine Tudem tarafından yayımlanmıştı. Açıkçası bu kitap ilk deneme olduğu için olabilir demiştim. Fakat ikinci kitapla birlikte artık bir şeyler demek gerek diye düşündüm. Öncelikle kitapta kullanılan dil ve anlatımla ilgili bir eksik var diyemem. Yazar kendini kanıtlamış bir öykücü nihayetinde. Fakat ele alınan konu ve konunun kurgulanması açısından bir zayıflık söz konusu. Çocuk edebiyatı özelinde öyle kitaplar okuyoruz ki günlerce etkisinden kurtulmak olanaklı olmuyor. Bunu derken sadece dram yüklü kitaplardan söz ettiğim anlaşılmasın. Çok eğlenceli kitapları da günlerce anımsayıp gülümsediğim olabiliyor. ‘Yeni Bir Yüz’ü okurken de keyif aldım fakat kitabı bitirip kapağını kapatınca “ben şimdi ne okudum, bu kitaptan bana kalan ne oldu?” diye sormaktan kendimi alamadım. Anımsadığım sadece keyifli, iki saatlik bir okuma süreci. Işık, bir serüvenin içine çekmeye çalışsa da okurunu yeterli bulmadım. Bu serüvene dahil ettiği Kaptan Kobarde ve kırmızı pardösülü ve her an her yerden çıkabilecek Rubarbaile fantastik bir hava katmaya çalışmış olabilir mi, emin değilim. Şayet böyle bir amaç güttüyse de yeterli olmamış. Çan Çan Çiğdem ve babaannesi ise kitabın sevimli karakterleriydi.

Arka kapakta diyor ki; “Özgür Çocuklar, hayalleri gerçekleştirmek için mucizeleri beklemez, mucizeleri gerçekleştirirler. Buna da katılmamak olanaklı değil.

Son söz olarak söylemek isterim ki Kerem Işık’tan ‘Toplum Böceği’ adlı kitabındaki öyküler gibi öyküleri okumayı tercih ederim.