Yazar Sevgi Saygı, Memo’nun Macerası adlı 3 kitaplık diziden ve Şimugula ve Babaannemin İçine Uzaylı Kaçtı adlı romanlarından sonra Yasemin ve Lavanta Dizisi’yle çocuk okurlarının karşısında. Sevgi Saygı ile yeni diziyi konuştuk

Yeni masallar yazmanın zamanı geldi

ÇİLEM HÖKELEK

Sevgi Saygı’yı çocuklar kitaplarıyla tanıdı. Bugüne kadar yazdığı romanlar çocuklar tarafından ilgiyle karşılandı. Memo’nun Macerası adlı üç kitaplık dizidan sonra Sevgi Saygı şimdi de Yasemin ve Lavanta Dizisi ile karşımızda. Sevgi Saygı ile bu yeni diziyi ve çocuk dizilerini konuştuk.

“Memo’nun Macerası” adlı üç kitaplık diziniz, Şimugula ve Babaannemin İçine Uzaylı Kaçtı! gibi romanlarınızı çocuklar çok sevmişti. Şimdiyse dopdolu bir ‘Yasemin ve Lavanta Dizisi’ var. Yeni bir dizi fikri nasıl doğdu, önceki kitaplarınıza bakıldığında nasıl konumlandırıyorsunuz bu diziyi?
İlk kez bu kadar küçük okuyucu için yazmaya başladığımda endişeliydim. Sözcük seçiminden cümle yapısına kadar dikkat edilmesi gereken çok şey var. Ama elimden kaçanlar sevgili editörüm Müren Beykan’ın gözünden kaçmadı tabii ki. Hayal ettiklerimin çocuklara ulaşacağını umuyorum. Ben yazarken çok keyif aldım, umarım küçük okuyucularım için de eğlenceli bir yolculuk olur.

Yasemin ve Lavanta Dizisi’nin kitapları rengârenk desenlerle bezeli. İllüstratör Merve Atılgan’ın desenleri hikâyenize eşlik ediyor. Bir yazar ve senarist olarak, bu birlikteliği ve çocuklara anlatılan hikâyelerde görselliğin önemini nasıl yorumlarsınız?
Görsellik, bir sinemacı ve çizgi roman tutkunu olarak benim için çok önemli. Hayal gücünü besleyen en önemli unsur. Baktığını görebilme ve yorumlama yeteneğini geliştirir. İstanbul’da yaşarken, okuma yazma oranının en yüksek olabileceğini varsaydığım semtlerden birinde oturuyordum. Caddeden, biri Avrupa yakasına, diğeri Kadıköy’e giden iki dolmuş geçer. O dolmuşlara binmek için el kaldıranlar, binmeden önce şoföre nereye gittiğini sorardı. Dolmuşun önünde yazdığı halde… İşitsel zekâlı bir toplumda yaşıyoruz. Bunun nedenleri, görsel sanatların halktan çok uzak olması. Eğitim, aile ve aklıma gelmeyen bir sürü nedenden ötürü. Belki artık birileri de bunun farkına varmıştır. Nihayet bir kütüphanede çizgi roman bölümü açıldı. Çocuklara hem hareketi, gördüğünü yorumlamayı hem okumayı sevdirecek bir girişim. Hayal gücü çok önemli diyoruz, peki gözünüzde canlandırmadan nasıl hayal edebilirsiniz? Çizgi, kelime kadar önemli bir ifade biçimidir. Hatta bazen öyle yoğundur ki, kelimelerin önüne geçer.

Çocukların en büyük sıkıntılarından biri, parmak sallayan yetişkinler... Dizinin başkahramanı Yasemin’in çevresinde de bunlardan var.
Olmak zorunda. Çünkü onlar anne baba. Ebeveyn, çocuğa yol gösterir, doğruyu-yanlışı öğretir. Önemli olan, o parmağın doğru yer ve zamanda sallanması. Yani çocuğun ne söylediğini, ne istediğini “dinledikten” ve “anladıktan” sonra… Sadece ebeveyn oldukları için sert davranmak gerektiğine inanarak sallanan parmak, eminim hepimizin içini yaralamıştır zamanında. Anne baba rolü önemlidir. Sığınaktır, güvendir, dürüstlüğümüzün mimarıdır. Arkadaşımız olmak zorunda değiller. En azından amigdalamız gelişene kadar.

Öte yandan, çocuklar, babaanne, anneanne ve dedelerle daha yakın olabiliyorlar, daha gerçek bir iletişim kurabiliyorlar. Yasemin’in de Gümüş Hanım ve Osman Dede’yle ilişkisi nesillerarası iletişime en iyi örneklerden. Nasıl olabiliyor bu?
Minik bir bireyi yetiştirme sorumluluğunu anne babaya devrettikleri ve kendilerine sonsuz sevme yetkisi verdikleri için. Doğanın dengesi diyebiliriz.

Kahramanın erkek olduğu prenses masallarının çocuklar üzerindeki etkisini nasıl yorumlarsınız?
Erkek egemen toplumun, kızları görmek istediği yere yerleştirme çabası olarak değerlendiriyorum tabii ki. Erkekler savaşçı, güçlü; kızlar güzel ve kırılgan. Roller, toplum tarafından dayatılmasaydı nasıl seçilirdi diye merak ediyorum. Belki cinsiyet ayrımına aldırmadan herkes kendini daha saf, daha dürüst ifade edebilirdi. Bazı anneler ve kızlar prenses olmak isteyebilir. Ve hayat onları fena halde şaşırtacaktır. Bazı babaların da oğullarını güçlü olma konusunda yanlış yönlendirdiğini biliyoruz. Artık yeni masallar yazmanın zamanı geldi.

Senaristlik veriminizin çocuk romanlarınıza, özellikle dizi kitaplar oluşturmanıza bir etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Türkiye’de diziler henüz çalışma koşulları ve sinema diline uygunluk açısından dünya ölçeğinde olduğu dönemde dizi yazmaya başlamıştım… O dönemler, eğitimini aldığımız biçimde, sinema ya da televizyon kurallarına uygun, keyifli çalışmalar yapılıyordu. Bildiğiniz gibi, sonunda zıvanadan çıktı. Ben de, hikâyenin gerektirdiği ölçekte yazma ihtiyacımı kitapla gidermeye başladım. Tek etkisi budur. Türkiye’de pek çok kurumda taşlar yerinden oynadı. Tekrar yerine konamaz. Günü atlatmaya ve sadece kazanılan paraya odaklı zihniyetin yıkılıp yeni bir dünyanın oluşturulması gerekiyor. Her kurum için olduğu gibi, sinema ve TV için de geçerli bu.

Son olarak, “Bir çocuğun en iyi arkadaşı .....” desek?
Görünen: Cep telefonu… Umudum: Elektriklerin kesilmesi. Hayalim: Merakla araştıran, öğrenen ve keşfeden çocukların kitaba, doğaya, bilime, sanata yönelmesi. Tabii kedi ve köpeği de unutmamalı.

yeni-masallar-yazmanin-zamani-geldi-306234-1.

YASEMİN VE LAVANTA

Yazar: Sevgi Saygı
Resimleyen: Merve Atılgan
Günışığı Kitaplığı, 2017

yeni-masallar-yazmanin-zamani-geldi-306238-1.

ÇİZMELİ GICIR

Yazar: Sevgi Saygı
Resimleyen: Merve Atılgan
Günışığı Kitaplığı, 2017

yeni-masallar-yazmanin-zamani-geldi-306239-1.

AMAZON KAPTAN

Yazar: Sevgi Saygı
Resimleyen: Merve Atılgan
Günışığı Kitaplığı, 2017

yeni-masallar-yazmanin-zamani-geldi-306240-1.

CANKURTARAN KİBELE

Yazar: Sevgi Saygı
Resimleyen: Merve Atılgan
Günışığı Kitaplığı, 2017