Hatay Depremzede Derneği, afet riski altındaki alanlar için çıkarılan yasada ciddi sorunlar gördüklerini belirterek, rant şüphesine dikkat çekti. Dernek açıklamasında yöneltilen sorulara cevap istendi.

Yeni yasada ‘rant’ gören Hatay Depremzede Derneği, sorularına yanıt arıyor

6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 9 Kasım 2023’te değiştirildiğini hatırlatan Hatay Depremzede Derneği, bu değişiklikten sonra Hatay halkında ciddi endişeler doğduğu vurgulanarak, ‘rezerv yapı alanı’ kavramına dikkat çekildi. Dernekten yapılan açıklamada bu kavram, “Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlardır” şeklinde açıklandı.

Antakya ve Defne’de 207 Hektarlık alan rezerv yapı alanı olarak belirlendiği belirtilen açıklamada bu alanda 50 bin kişinin yaşadığı vurgulandı. Yasanın ülke geneli için büyük sakıncalar barındırdığı belirtilen dernek açıklamasında, “Özellikle kentsel dönüşüm uygulanacak yerlerde kişilerin mülksüzleştirilmesi, bulundukları yerlerden alınıp kırsal alanlara yerleştirilmesi ve değerli yerlerin ranta açılması gibi uygulamalarla karşılaşabiliriz” dendi.

Açıklamada Hatay özelinde idareye keyfilik tanındığı belirtilerek şu sorular yöneltildi:

▪️Rezerv alan ilan edilirken bölge halkına bilgi verildi mi?

▪️İlgili meslek odalarından, konunun uzmanlarından görüş alındı mı?

▪️Rezerv alan ilan edilen yerlerde nasıl bir imar planlaması yapılacak?

▪️Bu alanda yapılacak konut ve işyerleri bölgenin eski sakinlerine mi verilecek, yoksa başkalarına da tahsis edilecek mi?

▪️Bu alanda yapılacak konutlara yerleşim planlamasında toplumun demografik ve kültürel yapısı gözetilecek mi?

▪️Tüm bu süreçlerde adalet sağlanacak mı? Nasıl sağlanacak?

▪️Deprem öncesi bu alanlarda ikamet eden herkes, yeni planlamada yer bulabilecek mi?

▪️Mülkiyeti olmayıp kirada yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımıza nasıl bir güvence sağlanacak? Bu insanlar yıllar boyunca konteyner kentlerde yaşamaya mahkum mu bırakılacaklar?

▪️Bu planlama gerçek anlamda bilimsel bir yaklaşımla ele alınacak mı? Nasıl?

▪️Bu planlamanın halkın yararına olup olmadığı konusunda halka nasıl bir güvence sağlanacak?

▪️Bölge halkının mülkiyet hakları korunacak mı?

▪️Rezerv alandaki sağlam binalar korunacak mı yoksa yıkılacak mı, yıkılacaksa kamulaştırma mı yapılacak?

▪️Yapılacak konut ve işyerleri hak sahiplerine parasız mı verilecek, hangi şartlarda teslim edilecek?

▪️Bu alanlardaki planlamada kat sınırlamalarında yaşanabilecek mağduriyetler nasıl çözüme kavuşturulacak?

▪️Bu yerler ne kadar sürede teslim edilecek?

▪️ Yetkililer bu planın halkın yararına olduğunu söylüyorsa neden sadece belirli bir alanla sınırlı kalınıyor?

▪️Yeni yapılacak konutların projesini kim yada kimler yapacak?

▪️Yeni yapılacak konutların ihalesi halkın yararı doğrultusunda gerçekleştirecek mi?

“GÖÇE ZORLUYOR”

Yöneltilen sorular için yanıt beklendiği vurgulanan açıklamada şunlar da eklendi: éBelirsizlikler, hiçbir şekilde bilgi verilmemesi, açıklama olmaması ve kararların kapalı kapılar ardında yapılması nedeniyle insanların kafasında ciddi şüpheler oluşmaktadır. Tüm bu belirsizlik insanlarımızı umutsuzluğa ve göçe zorluyor.”