Baraj ve HES projesi nedeniyle sular altında kalacak olan Yusufeli ilçe merkezinin taşınma sürecine ilişkin tartışmalar sürüyor. Yeni yerleşim yerinde sorunlarının artacağını söyleyen esnaf ve yurttaşlar sürece tepkili.

Yeni yerleşim yerine taşınma süreci başlayan Yusufeli'nde bölge halkı tepkili: "Manzara hiç iç açıcı değil"
Fotoğraf: AA

HES projesi ve baraj yapımı nedeniyle su altında kalacak ilçe merkezinin yeni yerleşim yerine taşınma süreci başlayan Artvin'in Yusufeli ilçesinde, esnaf ve vatandaşlar, konut ve dükkan kiralarının çok pahalı olması, inşaatların devam etmesi ve okul sorunu nedeniyle tepkili. İlçede esnaflık yapan İbrahim Demirkıran, "Buradan yukarıya çıktığımızda bir gram toprak yok biz ne yapacağız?" diye sordu. Esnaf İlhan Şeker ise "Şu anda esnaf büyük bir belirsizlik içerisinde yukarıda ticaret olacak mı, olmayacak mı herhangi bir fikri yok. Büyük beklentileri de yok yukarıyla ilgili çünkü görünen manzara iç açıcı değil" diye konuştu.

Baraj ve HES projesi nedeniyle sular altında kalacak Artvin’in Yusufeli ilçe merkezinin yeni yerleşim yerine taşınma süreciyle ilgili tartışmalar sürüyor. Esnaf ve yurttaşlar, yeni yerleşim merkezinde sorunlarının artacağını belirtiyor.

Konuya ilişkin ilçe sakinlerinden İlhan Şeker şunları söyledi:

"Şu anda esnaf büyük bir belirsizlik içerisinde yukarıda ticaret olacak mı, olmayacak mı herhangi bir fikri yok. Büyük beklentileri de yok yukarıyla ilgili çünkü görünen manzara iç açıcı değil. O yüzden esnafı bekleyen bir karamsarlık var. Esnafın tabi kredi borçları var, milletin şu anda bağlı olduğu borçlandırmaları var. Yusufeliler yukarıda iş olmayınca nasıl olacak, nasıl ödeyecekler? Yani millet şu anda hiçbir şekilde bilmiyor ve önünü göremiyor. İkili yaşam süreci ilçeye büyük bir ihanettir. İkili yaşamda hem yukarıda yeni bölgede ve alt bölgede oluşacak yaşam büyük bir kaos doğuracaktır. Buradaki yaşamda kömürümüzü biz altta mı alacağız, üstte mi alacağız? Diyelim ki 10 dairelik bir apartmanda yaşıyoruz, beşimiz yukarı çıktı ve biz altta 5 daire kalınca burada kalınca ısınmamızı nasıl sağlayacağız? Isınmamız mümkün değil, kömür yakmamız burada mümkün değil ve bu sefer de çok büyük zorluklarla karşı karşıya geleceğiz ve ne yapacağımızı da bu noktada bilmiyoruz.”

"ŞU AN MEVCUT YUSUFELİ'NDE 500 LİRA KİRA VERİYORUM"

Yeni yerleşim yerinde hak sahibi olmadığını kaydeden esnaflık İlyas Uzun, şöyle konuştu:

"12 yıldır Yusufeli’nde aktif ticaret yapmaktayım, 43 yaşındayım. Şu anda burada eski Yusufeli’nde ticari faaliyet sürdürmekteyim. Yeni yerleşim yerinde de hak sahibi değilim, hak sahibi olamadım 12 yıldır esnaf olmama rağmen. Benim gibi 150 -160 kadar arkadaşım var mağdur olan yeni yerleşim yerinde hak sahibi olamayan arkadaş var. Şu anda taşınacak bir yer yok. Yeni yerleşim yerinde işyeri sahipleri ile görüştük. Kiralar çok yüksek maalesef 15 diyen var 10 diyen var 8 diyen var. Biz şu anda mevcut bulunduğum yerde 500 lira ile kirada oturuyorum, 3 yıldır aynı işyerindeyim. Benim buradaki mülk sahibim zam yapmadı pandemi dolayısıyla. Şimdi 500 lira nerede 10 bin lira nerede yani mümkün değil. O şartlarda tutma şansımız yok çünkü zaten yeni yerleşim yerinde ticari faaliyetimizi sürdüremeyeceğiz. O yüzden şu anda beklemedeyiz, göreceğiz ve devletimizden yardım bekliyoruz."

Bölge sakinlerinin konuya ilişkin açıklamaları şöyle:

Ayşenur Özdemir: "2017'den beri Yusufeli’nde yaşıyorum ve bir yıla yakındır da esnaflık yapıyorum. Yeni bir düzen oturtmuştum, bizi yukarıya taşıyacaklarını söylediler, kısa bir süre içerisinde. Bütün siyasiler yani şu taşınma için onayını veren tüm siyasiler ‘biz bu insanları mağdur etmeyeceğiz’ diyorlardı. Ama şuradan başlayın caddenin başından sonuna kadar herkes mağdur. Ben de bu mağdur olanların içindeyim. Yukarıda bir yıla yakın bir süre inşaat bitmeyecek ve sistem oturmayacak ve benim ticari kaybım olacak. Dükkânın var ama bekar olduğum için ev bulamıyorum. Memura vereceğiz, bekara ev vermiyoruz diyorlar. Kiralar çok fahiş fiyatta ve üzerine bir de aidatlar eklenecek. Bu konuyu bir açıklığa kimse getirmiyor ve kimse bize bir muhatap alıp düzgün bir açıklama yapmadığı için kafalarımız karışık ve gerçekten toplumsal bir travma yaşadığımızı düşünüyorum şu dönemde. Zaten biz bu yerleşim yerinin yarısı kaldırıldığı için inşaat halinde bir yerde yaşıyorduk yukarıda da aynı durum var. Yeni yerleşim yerindeki yapılandırma bu şehrin sosyal yapısına hiç uygun değil. Burada yoldan geçen herhangi biri benim müşterim olabilecekken orada dükkânı açtığın bölgedeki insanlara hizmet verebileceğim. Büyük bir ihtimalle bu da benim kazancımı düşürecek, faturalar ki zaten yaşam şartları çok düşük olduğu için geleceğim hakkında korkularım var ya şuna da yemin edebilirim. Ben burada kamyonları doldurup götürdükleri günden beri rahat bir uyku uyuyamıyorum, stres altındayım."

'MEVCUT VERİLER BU GÖÇ DALGASININ DAHA FAZLA OLACAĞINI GÖSTERİYOR'

Ayhan Sezer: "7 yıldır esnaflık yapıyorum ve Yusufeli’nde üç kuşaktır da burada hayatımı idame ettiriyorum. Yusufeli’nin taşınma süreci ilk valinin basın açıklamasını yapmasından sonra hızlandı. Şu anda biz bu taşınmayı erken görüyoruz hatta bunun erken olduğunu daha önce de dile getirdik. Toplantılar yaptık, yukarıya her hafta olağan gelen bir heyet var, heyetle görüşmelerimiz oldu. Yusufelilerinin ticari faaliyet gerçekleştiren esnaf olarak çok büyük bir ticari daralmanın içine düşeceğimizi öngörüyorduk. Bununla ilgili de belli başlı hazırlıkların yapılmasına dair doneleri kendilerine sunduk ve böyle bir düşüncemiz var, bununla ilgili herhangi bir çalışmanız var mı diye sorduğunuzda bize herhangi bir yanıt veremediler. Şimdi onların öngörmüş olduğu yüzde 30'luk bir göç dalgasının olacağı beklendiği öne sürüldü, ama ben bu göç dalgasını daha büyük olacağını tahmin ediyorum."

'İNSANLAR BU ŞEHİRDE TOPRAKLARINI, ARAZİLERİNİ SATIP KANEPE ALIYORLAR'

İbrahim Demirkıran: "Bizler çok karanlık bir süreçteyiz. Okullar ile ilgili bitmemiş ilçeye çocuklarımı orada güvenli görmüyorum yani bir araya geleceğiz bütün veliler burada ne yapabiliriz noktasında bir fikre varacağız. Çünkü ben bu şekilde güvensiz bir yere bütün ebeveynler gibi okulda sınıfına kadar öğrencisini götürürken biz burada bu taşımalı sisteme nasıl çocuklarımızı teslim edeceğiz. Bitmemiş bir inşaat bitmemiş okul büyük bir sıkıntı bekliyor ve bizim çocuklarımızın yardıma ihtiyacı var böyle bırakamayız. Olası bir kazada bunun sorumluluğunu kim alacak?

Yani neticede buradan yukarıya çıktığımızda bir gram toprak yok biz ne yapacağız? Markete ve manava dayalı bir tüketim olacak. Hiç üretimin olmadığı ilçede insanlar asgari ücretle çalışıyorlar ve kimisi emekli gerçekten çok zor. Ben ticaretin her alanında varım sosyal tesis işletiyorum ve biliyorum bayiliklerimden dolayı biliyorum. İnsanlar arazisini satarak kanepe alıyorlar, arazisini satarak çocuğunu evlendiriyorlar. Böyle bir şey olabilir mi evini satan insanın ev alabilmesi lazım, oradan artırdığı parayla da günlük ihtiyacına veya ikinci evinin ön parasını ödeyip öyle gitmesi lazım. Ama çok üzülüyorum atasından, dedesinden kalan parayla kanepe alıyor. Toplum inanın burnumun içi sızlıyor çok zor bir süreçten geçiyoruz.”

ANKA