Uğur Biryol Memlekette, son 20 yılda, ekolojik açıdan en önemli bölgelerin başına neler geldiğini hep birlikte gördük. Doğaya bu kötülüğü yapanların, televizyona çıkıp, “ Evet, bunu biz yaptık” demeleri de tarihin ironisi olsa gerek. Oysa o kötülükleri yapmadan evvel, bu zararları vermenin geri dönüşü olmayan zararlar verebileceğini görmüş olmalılardı. Madenler, taş ocakları, barajlar, HES’ler derken; […]

Yenice Ormanları’na HES belası musallat oldu

Uğur Biryol

Memlekette, son 20 yılda, ekolojik açıdan en önemli bölgelerin başına neler geldiğini hep birlikte gördük. Doğaya bu kötülüğü yapanların, televizyona çıkıp, “ Evet, bunu biz yaptık” demeleri de tarihin ironisi olsa gerek.

Oysa o kötülükleri yapmadan evvel, bu zararları vermenin geri dönüşü olmayan zararlar verebileceğini görmüş olmalılardı. Madenler, taş ocakları, barajlar, HES’ler derken; ne kadar önemli alanların kaybedildiğini ve maalesef telafisi olmadığını da görüyoruz.

Şimdi, ziyaretçileri tarafından da çok sevilen ve İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerin yanı başındaki bu oksijen deposunun neden yok edilmek istendiğini anlamaya çalışalım. Uzun yıllar bölgede çalışmalar yapmış isimlerden biri doğa bilimci Yıldıray Lise. Lise, Yenice ormanları bölgesinin Türkiye’nin en bakir ve kesintisiz ormanlarından biri olduğunu belirterek, “ Doğal yaşlı ormanları, derin vadileri, akarsu ekosistemleri ve barındırdığı yaban hayat çeşitliliğiyle Türkiye’nin en iyi korunmuş ormanlık bölgelerinden” diyor.

100 sıcak orman noktasından biri

Türkiye’nin odunsu bitki tür çeşitliliği en yüksek alanlarının başında gelen Yenice Ormanları, anıt niteliğindeki ağaçları, derin vadileri, akarsuları ve barındırdığı yaban hayatı çeşitliliğiyle Avrupa’nın 100 orman sıcak noktasından biri kabul ediliyor. Doğa Derneği’nin Türkiye’de belirlediği 305 Önemli Doğa Alanı’ndan da biri aynı zamanda.

Lise, devam ediyor: “ Bolu Dağları’nın kuzeybatısında İncedere, Şimşirdere, Çitdere su toplama havzalarını ve Safranbolu ilçesinin batısında yer alan Yenice Ormanları’nı içeren bölge, 100 metreden başlayarak yaklaşık 2000 metreye kadar yükselen engebeli yeryüzü şekillerine sahip. Ve bu topografya sayesinde bakirliğini ve biyolojik çeşitliliğini koruyabilmiş. Alanda, Yenice Nehri’nin ve kollarının çevresindeki arazilerde kurulmuş birkaç köy dışında yerleşim alanı bulunmuyor. Yenice Ormanları, geniş ve iğne yapraklı karışık doğal yaşlı orman yapısına sahip. 1000-1200 metre yükseklikte doğu kayınının baskın olduğu geniş yapraklı ormanlar hâkim. 1200 metreden sonra Uludağ Göknarı ve Sarıçam gibi iğne yapraklı ağaçlar sıklıkla görülmeye başlıyor ve 1400 metrenin üzerinde saf ormanlar oluşturuyorlar. Bölgenin en yüksek yeri olan Keltepe Zirvesi’nde ise açık kireç taşlı alanlarda Alpin kuşak bitkileri görülüyor. Yenice Nehri’nin güneyindeki kesimlerde nemli çalı türleri yetişiyor. Denizin etkisiyle İncedere ve Şimşirdere’nin nehre karıştıkları aşağı kesimlerde ise, Akdeniz Bölgesi’nde görmeye alışık olduğumuz odunsu türler karşımıza çıkıyor: Sandal, funda, beyaz çiçekli laden, akçakesme, menengiç, erguvan ve sumak. Yenice Ormanları’nın her köşesinde başka bir dünya ile karşılaşırsınız. Çitdere çevresinde porsuk, fındık, karaçam, çınar yapraklı akçaağaç, kayın gövdeli akçaağaç, sapsız meşe ve dağ karaağacı anıt ağaçları sizi selamlar. Kavaklı bölgesinde ise anıt porsuk ve fındık ağaçları… Yenice Ormanları, Onosma bozakmanii gibi, nesli tehlike altındaki dokuz endemik bitkiye de ev sahipliği yapıyor.”

Farklı türlerin yaşam alanı

Yapılan çalışmalar neticesinde, bölgede boz ayı, vaşak, yaban kedisi, kurt, çakal, tilki, karaca, ulu geyik, yaban domuzu, porsuk ve ağaç sansarı gibi türlerin yaşam alanı olduğu; aksırtlı ağaçkakan, ortanca ağaçkakan, alaca sinekkapan, küçük yeşil ağaçkakan ve çizgili ötleğen gibi ılıman kuşak orman biyomu türlerinin büyük popülasyonlarını da barındırdığı tespit edilmiş. Yenice Ormanları’nın bir kısmı Kavaklı Tabiatı Koruma Alanı, Çitdere Tabiatı Koruma Alanı ve Yenice Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak koruma altına alınmış ancak bir ekosistemin birbirine bağlı olduğunu düşünürsek, bugün Şeker Kanyonu bölgesine HES yapılmasının nasıl bir tahribat yaratacağını görmemiz olası.

Bölgede HES’e karşı mücadele edenlerden Mustafa Akay, “Toplam uzunluğu 7 kilometre olan kanyonun 3.5 kilometresini tünelle geçerek Hidroelektrik Santral yapmak için başvuran TM Enerji, 2013 yılında ÇED raporunu aldı. Bölgede araştırmalarını 2009 yılında başlatan ve ÇED raporunu almadan önce, ‘suların süresiz kullanım hakkını’ elde eden firma, 17 üyeli Karabük İl Genel Meclisi’nden de 6 Şubat 2018 tarihli oturumda inşaat iznini çıkardı. Bunun üzerine 12 kişiden oluşan Yenice Platformu HES’e karşı mücadeleyi başlattı. Yenice Platformu’nun öncülüğünde Kastamonu İdare Mahkemesi’nde Yazıköy ve Tir köyleri adına iki dava açıldı” sözleriyle mücadelelerinin başlangıcını anlatıyor. Mahkeme, yapılan itirazlar sonucu keşif kararı verdikten sonra, dava için Pamukkale ve Kastamonu Üniversite’sinden öğretim görevlilerinin de olduğu 9 kişilik heyet keşif için Şeker kanyonuna geliyor ancak, halk kanyondan uzak tutuluyor.

Kaya, “Keşif sırasında Yenice Platformu’nun avukatı Hüseyin Aksoy ile davalara müdahil olarak giren Türkiye Ormancılar Derneği’nin avukatı Kemal Aybek tezlerini anlattı. Ayrıca, bizler de kanyona dair görüşlerimizi ilettik. Şimdi, bilirkişi heyeti bir ay içinde raporunu mahkemeye sunacak. Onu bekliyoruz” diyor. Yenice’de HES yapmak, yukarıda yazdığımız bütün ekolojik zenginliğin yok edilmesinin başlangıcıdır, her yere HES yapılmak zorunda değil, bırakalım da çocuklarımız bir doğanın içinde yaşam alanı bulsun kendisine efendiler!